6. Alâ Sağlanılmak

58 5 28
                                    

Uzun zaman oldu. Yazacak zaman yoktu.

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayınn!

İyi okumalarr :)

Yanan bir mumu södürmek için uğraşır mıydı insan?

Uğraşmalıydı bazen söndürmeye. Unutmak olabilirdi aslında amacı. Ama unutamazdı.

Ya bedeni ya da aklı, hatırlatırdı o eriyip damlayan mumu, alevin büyüyüp küçüldüğünü.

Uğraşıyorsa, o sis kokusunu mu isterdi bedeninde?

İstemezdi, mecbur kalırdı. Bazı şeyleri yapmak gerekirdi, arkasında getireceği şeyler bilinmezdi.

Ben yakıldım mı demek isterdi?

En çokta bunu istemezdi. Unutturmak için söndürüyorsa o mumu hiçbir şekilde istemezdi duyulmasını.

Peki ya ben.

Ben yanıyor muyum hâlâ?

Ya da hiç yandım mı hayatımda?

Silik olan şeyler karıştı aklımda.

Anılar sanki döndü aklımda, karıştırdı beni.

Kendimi, kişiliğimi.

Ondan mı değişmiştim ben?

Daha da sessizleşmiştim?

Sorular aklımı deliyordu. Gerçekten. Sanki bir çivi çakılıyordu başımın üstünde, ağrıtıyordu başımı.

Karanlık sarmıştı çokça beni ve etrafı, karanlık yine ve yine götürmüştü iyi düşüncelerimi, pembe dünüşüncelerimi.

Sabaha saklamıştı beni, iyiliğimi.

Adımlarım yavaştı dakikalardır, sokak lambalarının altında yürüyordum nereye gittiğimi bilmeden.

Etrafım oldukça suskundu. Bütün evlerde ışıklar kapanmıştı. Soğuk rüzgar her yerime yavaştan dokunuyor beni ürkütüyordu. Ona rağmen oldukça sakindim, kalbim hariç.

Susmak bilmiyordu, öyle sesli öyle hızlı atıyordu ki sanki avuçlarımın içinde hissediyor, etraftaki sesleri duymamı engelliyordu. Tabiri caizse kalbim çıkacak gibiydi.

Adımlarım kaldırımda tok sesler çıkarıyorken durdum nedenini bilmeden. Gözlerimi kapatıp dinledim hayatımda ilk kez geldiğim bu yeri. Arkadan, çok arkalardan bir yerden çocuk sesleri geliyordu, ne yaptıklarını anlamak mümkün değildi. Belki de yoktu da sesler ben duyuyordum.

Bu sefer tam arkamdan adım sesleri duyduğumda arkama bakamadım, korkudan. Fazlaca karanlıktı ve ben arkama baksam daha da korkacaktım, bir histi işte.

Bazen, bazen değil! Çoğu zaman hisler engelliyordu iyileri, kötüleri. Kalbine saplanacak bir bıçak vardı sanki. İstediğini hislerine rağmen yapsan sanki saniyesinde saplanacaktı kalbine. Acıtacak, öğretecekti yapıp yapmaman gerekeni.

Bir nasihatta değildi her şey, bazen hislerdeydi bazense bir çift gözde. Bunlar değiştirebilirdi he şeyi, hislerin yaptığı gibi.

Hoşlantı neydi?

Hoş hissetmek miydi?

Hoş hissetmekse, öyle hissediyordum ancak bir bakışına dünyaları yakacak kadar değili bu.

NEFESİ AVLAMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin