Gülmek, gülmek her insana yakışmazmış
Onun gülüşü o akşam daha farklıydı, yedi yaşındaydım, içimde şu an hatırlamadığım bir yas vardı.
On bir yıl önce:
Saat uyku saatimi çoktan geçmişti, ben yataktaydım ama uyuyamamıştım yanımda en yakın arkadaşım, koca beyaz ayım olmasına rağmen.
Üzerimdeki yorgan çok ağırdı, babam üzerimi örterdi ben bir daha ellemezdim. Oldukça da terlemiştim. Tüm gücümü kullanarak yorganı belime kadar indirdikten sonra ayaklarımla yorganı yatağın ucuna kadar itip fazlasıyla uzun olan yataktan bir nevi atlayıp üstümdeki beyaz elbisemi düzelttim.
Sadece annem evde olmadığında istediğimi giyebiliyordum o olduğunda asla böyle seyler giymeme izin vermiyordu.
Ben beyaz elbisemle mutluydum.
Yatağa doğru dönüp koca beyaz ayımı yatırdım üstünü ise yorgan çok ağır olduğundan örtemedim. Koca ayımdan özür dileyerek odamdan çıktım.
Karanlık hava beni korkuturken mutfağa parmak uçlarımda, ses çıkarmamaya çalışarak gittim. Boyum dolaplara yetmediği için bir sandalyeyi zorlukla çekerek üstüne çıktım, küçük bir bardak aldım, tezgaha koydum, sandalyeye oturup sandalyeden indiğimde suyu koymayı unuttuğumu farkettim ve tekrardan sandalyeye tırmanırken yorulmuştum. Sürahiden bardağa su doldururken bir şimşek çaktı, dışardaki çocuklar ise çığlık attılar.
Ben bu zamana kadar hiçbir çocukla oyun oynamamıştım, okulda hep benden kaçıyorlardı, yüzümdeki iz yüzünden.
Çığlık atan çocuklar daha sonra gülüşmeye başladılar. Yanlarına gitmek istiyordum. Elimdeki su dolu bardağı tezgaha koyup sandalyeden zorla indikten sonra dış kapıya sessizce gittim, en sevdiğim terliklerimi giyip kapıyı kapattım. Annem evde değildi, olsaydı kapı kilitli olurdu, yani öyle oluyordu.
Asansörden korktuğum için o yüksek merdiven basamaklarından inmek zorundaydım. İlk basamak zor gelsede sonrası geldi, karanlık katlar beni korkuturken inmeye devam ediyordum. Boyum yüzünden her katta ışığı açabilmek için zıplıyordum.
Son basamağa geldiğimde dışarıdaki sokak lambasının ışığını görebiliyordum. Apartman kapısına doğru yaklaştığımda büyük çocukların sesi geldi, kapıyı zorlukla açıp çıktığımda çok üşümüştüm, hava aşırı soğuktu.
Titreyerek dışarıya ilk adımımı attığımda tüm çocuklar susmuş bana bakmıştı. Cocuklar evin yanındaki parkta taşlarla bir şeyler yapıyorlardı, çok eğleniyorlardı. Oyunları eğlenceli olduğu kesindi.
Yanlarına gitmek istedim. İçimdeki heyecanı içime sığdıramayıp gülümsedim ve parka doğru ilerledim. Ayaklarım donsa bile onların gülüşmeleri benim içimi ısıtıyordu, bu benim için yeterliydi.
Parka girdiğimde zaten bana çoktandır bakan çocuklar daha da dikkatli baktılar, beni tanıdılar.
Bir çocuk oturduğu banktan kalkıp başıma dikildi, uzun boyundan dolayı kafamı kaldırdım diyeceği şeyi bekledim heyecanla.
"Ne istiyorsun?" Dedi çocuk hava kadar soğuk sesiyle.
"Ben de sizinle oynayabilir miyim?" Dedim çocuğa rağmen sevecen bir sesle."Sen mi?" Diyerek arkadaşlarına dönüp güldü, ağzından soğuktan dolayı duman çıktı. Benim konuşmama izin vermeden tekrar konuştu "Duydunuz mu bu katil bizimle oynamak istiyormuş" dedi anlamadıramadığım bir duyguyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFESİ AVLAMAK
AcakKaranlık tutuyor yakamdan çekmeye çalışıyor beni, direnmek istiyorum ama mecalim yok, bırakıyorum kendimi dibe doğru. Karanlık istediğini almış. Deniz ise bir beden daha saklamış derinliklerine