"Kendini sıkma,sikim acıyor orospu çocuğu !"
Solukları birbirine karışıyor,soğuk havada buğu olarak dalgalanıyordu.
Soğuktan buhara dönüşen nefesleri beyaz bir iz olarak havada asılıydı. Bedeninin altında kıvrılan beden acıyla inliyordu. Oğlanın belini biraz daha kırıp,arkasında gelgitler yapmayı sürdürdü.
Zevk iniltileri çınlayarak yankılanıyordu.
Ellerini oğlanın ağzına kapatıp "Doğukan sus !"diye tısladı iri yarı olan.Mezarlığın ortasındaydılar.
Etrafta toprağın iki metre altında çürüyen cesetler olması bir şeyi değiştirmezdi. Beyaz mezar taşlarının soğuğu arasında ağaç dibinde zevklerine odaklanmaya devam ediyorlardı.
Ceyhun , Doğukan'ın üstüne sıcaklığını akıtırken hazla inlemişti.
Oğlanın sıyrılan belini ve montunu örtüp kenara çekilirken zevkten hassaslamış erkekliğini fermuarın içine geri yolladı.Doğukan dudaklarını ısırıp mezar taşlarından birine tutunarak sırıtmıştı.
"Bir gün yakalanacaz..." diye mırıldandı. Derin bir nefes vermiş ve inip çarpan göğüs kafesine batan sancıyla iki büklüm olmuştu.
Evleri asla müsait değildi zira ikisi de kalabalık ailelere mensuptu.
Ayrıca Doğukan çiçeği burnunda nişanlıydı.
Düğününe bir kaç hafta vardı.Bu yine de Ceyhun'un altına yatmayacağı anlamı taşımıyordu zira istediği tek şey içindeki sertliğin sınırlarını zorlamasıydı.
Bununla birlikte geceler soğuktan buza keser olmuştu. Pek yakında kara kış köylerine gelecekti.
Karlar inecek ve kurtlar da dağdan inecekti.
Yiyecek bulamayan kurtların hedefi olmak istemezlerdi."Ev mev bulmak lazım."dedi Doğukan alayla.
"Böyle olmaz bu iş.""Karın uyuyunca beni alırsın eve fena mı?"diye yanıtladı Ceyhun bir sigara ateşleyerek.
Lakin uzaktan bir yerden gelen hıçkırıklı ses git gide yayılıyor ve ikisinin de telaşla bocalamasına neden oluyordu.
Üstleri giyinikti utanmalarını gerektiren bir durum söz konusu değildi ancak şu vardı ki ya giyinmeden önce birileri onu görmüşse?
Ceyhun ,o kişiyi gerekirse sağ bile bırakmamaları gerektiğine emindi.
Köyün iki delikanlısının mezarlık başında birbirine geçirmesi olacak iş miydi?Uzaktan gelen ses yakınlaşmıştı.
Küçük düğme burnu,kızarık gözleri ve korkudan beti benzi gitmiş sarımtırak teniyle bir oğlan onlara bakıyordu.
Sulu sulu kahveleri şaşkın ve korkmuştu,dudakları titriyor ve birbirine çarpıyordu.
Oğlanın diş tıkırtısı sesi devam ediyordu.
Korkuyla iki adama bakıp derin nefes vermiş ve burnunu çekmişti."Hayırlı geceler, hayırdır bilader?"dedi Ceyhun. Yaşı taş patlasın on beş gibi duran oğlana dik bir bakış yollamıştı.
"Sesler duydum."dedi çocuk korkuyla.
"Bağıran ,nefes nefese sesler. Birbirine vuran bir şeylerin sesleri vardı ve çığlık atıyordu. Anlamsız mırıldanmalar...Ben çok korktum.""Kimlerdensin ?"dedi Doğukan sertçe.
"Terzi Ziya'nın yeğeniyim."diye yanıtladı çocuk göz kırpıştırıp.
"Öte köyden geldim emminin yanına.""Niye geldin ne işin var hele bu saate?"
Ceyhun oğlanın ürkek gözlerine bakıp yeniden Doğukan'a döndü.
Çocuk bir şey görmemişti lakin duymuştu"Koyunlarını otlatmaya,evi bulamadık kaybolduk öyle."dedi çocuk acıyla.
"Korkuyorum.""Bu köy kabristanı perilidir inlidir cinlidir."dedi Ceyhun alayla.
"Biz de onları duyduk da geldik."Çocuk korkuyla iki adım gerileyip,hıçkırmıştı.
Dudak arasından dualar mırıldanırken Doğukan alayla oğlanı süzmüştü.
"Aman diyeyim ha ! Sakın bahsetme başkalarına ,musallat olurlar. Hocalar derman olamaz muskacılar muska yazamaz.""B-b-ben..."
"Korkma."dedi Ceyhun oğlanı süzüp.
"Kimse bir şey görmedi , duymadı. Bu gece buraya hiç gelmedik,hiç birimiz.""Ben Tarık."diye konuştu oğlan.
"A-ağabeyler,beni eve bıraksanız? Hem kayboldum hem korkuyorum.""Koca oğlansın hele Tarık,gidersin gider."dedi Ceyhun keyifle sigarasından bir nefes çekip.
"G-gidemem ki ağabey."dedi oğlan endişeyle.
"Bizle konuşuyorsun da baksaydın ya ayaklarımıza,ters mi ayaklarımız?"
Cinlerin ters ayakları olduğuna inanan Tarık korkuyla adamların ayaklarına baktığında titriyor,gözünden de sere serpe yaşlar akıyordu.
Oğlan neredeyse rüzgarda kalmış bir kağıt gibi titrerken Ceyhun kahkaha atmıştı.
"La oğlum yok, ayaklarımız düz ! Gece gece ne tırsık çıktın...Hadi bırakalım seni evine."diye yanıtlamıştı."Ağabey aranızdan yürüsem?"dedi korkuyla Tarık.
"Kurt var buralarda dediler,kurtlardan fena korkarım.""Kurtlar."dedi Doğukan imayla.
"Var ama iki bacaklı.""Daha kurtun inmesine çok var."diye yanıtladı Ceyhun.
"Tarif et bakalım evini."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yadlar Vilayeti
RomanceGece yarısı köy kabristanında hayvanlarıyla kaybolan Tarık ana sütü kadar temiz bir oğlandı. Köy kabristanında uygunsuz işler kovalayan iki delikanlı onun gözünü korkutmak ve alaya almak konusunda eğleniyor gibi duruyordu. Üstelik Tarık köyün ağab...