Tarık neler olduğunu anlamamıştı lakin mayhoş,uykulu hali kar soğuğu yüzüne vururken biraz dağılmıştı. Hala savruk adımlar atıyor olsa da tam etki edecekken şifasını bozan adamlara ters bir bakış yollamıştı. Normalde hiç huyu olmamasına rağmen birilerine surat asmayı tercih etmişti.
"Bak ablam hamile."dedi esmer sıkıntıyla. "Orada her ne yapıyosan,onu yapabilirsin. Bana süt reçelinden lazım."
"Ne?"
Ufak tefek sarışın oğlan eliyle yüzünü kapatmıştı.
"Bilader bak eniştem asker,gelirken yol üzerinde pazarınızdan senin süt reçelini almış. Ablam evde dibini gördü kavanozun. Aşerdi."dedi esmer sinirle. "Bak gecenin yarısından beri Adana'dan çıktım yola ta on iki saatir uyumadım o sikik reçeli alacam senden diye,gözünün yağını yiyim sar iki paket amını reçelini siktiğimin şeyini de gidiyim..."
"Marketten aldık aynısı değil diyo. İlla seninkini istedi."diye mırıldandı sarışın oğlan. "Yiğenimiz eksik doğacak."
"Ama hoca efendi hazretleri bana muska yazıyordu."dedi Tarık sitemle. "Bekleseydiniz ya."
"Ne,ne?"
Tarık üzgün bir şekilde omuz silkti. "Tezgahta hiç yok ki süt reçellerinden. Evdeler hepsi,paketlememiştim hiç."
"Tamam git getir."dedi esmer kabaca. "Beklerim ben."
"Benim köyüm uzakta,kabristanın ilerisinde."diye yanıtladı Tarık. "Gidip gelene dek akşam çöker."
"Yav ben götürürüm seni."dedi esmer hırsla. "Ben Ateş aha bu da Deniz. Deniz tezgaha baksın ben seni götürür gelirim."
"Olmaz öyle."dedi Tarık sitemle. "Akşamı bekleyin ben size bol bol koyarım hem,en işlek saat. Beni değil onu görürlerse müşteriler başkası geldi sanır,almazlar bişi."
"Lan tezgahının hepsini ben satın alacam tamam diyorum."dedi Ateş denen esmer sinirle arabasına tekme savurup. "Sikik reçellerin imalatına kadar ben satın alacam,parası neyse hepsini sayayım eline şimdi,kalk eve götür bizi."
"Gebe ablan olmasaydı."dedi Tarık kırgınca. "Senin parana kalmazdım da ,bebeye yazık. Yoksa dağ adamı gibi bağırıp duruyorsun,sağır ettin beni."
"Uykusuz kalınca böyle oluyo da..."
"Tövbestafurullah."dedi Tarık yüz ekşitip.
Üstleri başları leş gibi alkol kokuyordu. Hele esmer olanın buram buram kendini belli eden tatlı bir kokusu vardı ve alkol kokusu onu bile gölgelemeye yetmemişti. Esmer telaşla sağa sola bakınıyor saatleri hesap edercesine mırıldanıp duruyordu.
"Ulan ne reçelmiş be..."
"Alkol mü aldınız."dedi Tarık kaş çatıp. "Araba kullanırken hem de?"
"Ha,redbulla vodkayı cilaladım üstüne de buzlu mocha çaktım."dedi Ateş denen esmer sıkıntıyla. "Adana'dan bura on iki saat,nasıl geldim sanıyorsun çocuk."
Tarık istemsizce hayatında gördüğü en lüks otomobile göz gezdirmişti. Hayatında ilk defa böylesini görüyordu. Muhtemelen çok paraydı. Köyün balçıklı,çamurlu taşra yollarında bir yıldız gibi parlayan jantlarına bakındı.
Herkes ama herkes arabaya bakıyordu.Köydeki herkes şehre gelen "kaba saba şehirli oğlanlar"ve onların arabasına binen Tarık'ı süzüyor,fısıldaşıp duruyordu.Zira Tarık araba yüksek geldiği için binmek konusunda yalpaladığı için Ateş denen oğlan onu "paketlercesine" tek eliyle kavrayıp arkaya ittirmiş,saniyeler içinde de ön koltuğa atlayıp gaza abanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yadlar Vilayeti
RomanceGece yarısı köy kabristanında hayvanlarıyla kaybolan Tarık ana sütü kadar temiz bir oğlandı. Köy kabristanında uygunsuz işler kovalayan iki delikanlı onun gözünü korkutmak ve alaya almak konusunda eğleniyor gibi duruyordu. Üstelik Tarık köyün ağab...