Fırtına Dolusu

2.8K 241 10
                                    

"Sikeyim götünü Doğu!"diye gürlemişti telefonun  ucundan.

Ceyhun, muhtarı  evine bıraktıktan sonra, köylük yerde arabayla yol almaya devam etti. Ancak bir süre sonra, yolun ortasında beklenmedik bir şekilde kar fırtınası başlamıştıı. Rüzgar, beyaz tanelerle dolu bulutları hızla sürükleyerek etrafı sisle kapladı. Kar taneleri, Ceyhun'un arabasının ön camına vurarak görüş mesafesini kısa sürede azalttı.Ceyhun, direksiyonu sıkıca kavrarken, arabayı güvenli bir şekilde ilerletmeye çalıştı. Ancak fırtına o kadar şiddetliydi ki, yol işaretleri ve çevredeki ayrıntılar neredeyse tamamen kayboldu. Arabanın farları, beyaz örtüyle kaplı yolu aydınlatmaya çalıştıkça, kar fırtınasının şiddeti arttı.

Gittikçe zorlaşan şartlar altında Ceyhun, arabayı kontrol etmeye çalıştı, ancak kar taneleri ve rüzgarın etkisiyle görüşü giderek azaldı. Nihayet, arabayı durdurmak zorunda kaldı. Arabanın içinde sessizlik hakim oldu, sadece rüzgarın uğultusu ve kar tanelerinin camlara vurması duyuluyordu.Ceyhun, cep telefonunu çıkararak Doğukan'ı aramaya karar verdi, ancak telefon çekmiyordu. Arabanın içinde kalmak zorunda olan Ceyhun, kar fırtınası geçene kadar beklemeye karar verdi. İçerideki ısı, zamanla azalırken, Ceyhun, soğuktan korunmak için arabada bulunan battaniyeyi sarındı.

Kar fırtınasıyla mücadele eden Ceyhun, telefonun diğer ucundan yükselen çığlıklar ve kızgın sözlerle dolu bir atmosferle karşılaştı.

"Baş başa tek bir gecemiz var!"diye gürlemişti Doğukan. "Ahır kenarlarında kabristanlarda düşüp kalkmadan yatakta geçireceğimiz tek bir gece! Amına koduğumun piçi,neden gelmiyorsun!"

"Sikerim ağzını amcık."

"Orospun muyum lan ben senin! Anam babam dünür evinde kalsın diye kıçımı yırttım sabah beridir,amcık!"diye tıslamıştı Doğukan. "Nerede içtin kaldın kim bilir! Nefret ediyorum senden."

"Karının yanıdadır ananla baban,siktirme soyunu sopunu!"diye gürlemişti Ceyhun. "Araba kaldı fırtına var,koca burnunu çıkar da bak bir kar yağıyor köye embesil herif."

Doğukan ile aralarındaki kavga, derinlemesine bir çatışma haline dönüştü. Her iki taraf da sözlerini sert bir şekilde fırlatıyor, öfke ve hayal kırıklığı ifade eden cümlelerle birbirlerine yükleniyordu. Ceyhun'un arabası, kar fırtınası dışında da bir fırtına içindeymiş gibi sallanıyordu.Ceyhun, aracını kontrol etmeye çalışırken, telefondaki kavga daha da şiddetleniyordu. Soğuk hava, arabada artan tansiyonla birleşerek, içinde bulunduğu ortamı daha da gerilimli hale getiriyordu. Gözleri karlı yola dikkatlice odaklanmış olsa da, kavga sesleri, aracın içinde yankılanıyordu.

Nihayet, Ceyhun telefonu kapatmaya karar vermişti. Kavga ve kar fırtınası arasında kalmış gibi hissediyordu.Yarım saat boyunca evine süremeyeceği için Tarık'ın tepedeki tenhadaki evine doğru direksiyonu çevirmişti. Bir kaç dakika içinde dumanlı dağlar arasında kalan ıssız patika yol üzerindeki fakirhane görünür hale gelmişti.

Doğukan'ın sonsuz mesajları için Ceyhun bir küfür savurmuştu.Kar fırtınasından dolayı endişeden delirmek üzere olan Doğukan üst üste arasa da Ceyhun kendi kendine bir küfür mırıldanmıştı.Onun saçmalıklarından yorgun hissediyordu. Tam anlamıyla bedenini de ruhunu da ele geçirmişti. Sigara gibiydi. Ağzından da koynundan da çıkaramıyordu ama onu zorluyordu. İlk ayrılıklarında koşup nispet yapar gibi akraba kızına yüzük takmasıyla bir hayli gözünden düşmüştü. Artık ona ne hissettiğini bilmiyordu ancak ona geri dönülemez şekilde bağımlıydı.

Herifin teni tütsülüydü,çekiyordu.

Kapıyı çaldığında endişeyle kapıyı açan Tarık'ın kızarık gözlerine bakındı.

"Bu gece bu kaçıncı oldu kapında dolanmam ya ?"dedi Ceyhun göz kırpıp. 

Baştan aşağı bembeyaz karla kaplanmıştı. Tarık hüzün ve sevinç eş zamanlı yüzünde belirirken iç çekti.

"Kar fırtınası başladı eve varamadın diye aklım kalmıştı."diye mırıldandı Tarık sulanan gözleriyle. "Benim yüzümden yolda kalırsın sandım,aptal şeyi şarj ediyordum seni aramak için."

"İyiyim de."diye mırıldandı Ceyhun dudak dişleyip. "Bu gece burada kalsam senin moruklar şeytan diye kovalamaz değil mi ?"

"Ruhları bile duymaz. Yemeklerini odalarına verdim mi görmezler bile seni."diye yanıtladı Tarık onu içeri buyur ederek. "Üşümüşsündür,gel içeri sobayı söndürmedim."


Yadlar VilayetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin