Dışarıda, kar fırtınası acımasız bir hiddetle köyü işgal ediyordu. Beyaz örtü, rüzgarın şiddetiyle havada dans ediyordu. Kar taneleri, sanki gökyüzünden yeryüzüne inen buzlu bir yağmur gibiydi. Rüzgarın uğultusu, evleri sarsıyor, ağaçları eğiyordu. Görüş mesafesi neredeyse sıfırdı; kar fırtınasının etkisiyle her şey bembeyaz bir sis içinde kayboluyordu.Tarık'ın evinde ise sobanın dansı, dışarıdaki kar fırtınasına karşı bir direniş gibiydi. Sobanın içindeki ateş, titreyen alevleriyle odanın içini ısıtıyor, ışığı ve sıcaklığıyla içeridekileri saran bir sığınak yaratıyordu.
Ceyhun, ıslak ve üşümüş bir halde eve girdiğinde, Tarık hemen yanına gelip sıcak ve temiz kıyafetler uzattı. Ceyhun'un elbiseleri, kar fırtınasının izlerini taşıyordu; ıslak ve soğuktan ürperiyordu. Tarık, Ceyhun'a kendisine bol gelen kuru kıyafetlerden vererek "Bu senin için abi ıslak ıslak oturma." dedi.
Üzerini değiştirmişti lakin Tarık, hemen yanına gelerek "Bu çoraplar senin için biraz ıslak görünüyor." demişti telaşla.
Ceyhun sobanın başında otururken Tarık yine onun önünde eğilmişti. Ceyhun'un çoraplarını bileklerinden sıyırmış ve çıkarmıştı.Tarık, bir leğene su doldurup kaynar suya biraz soğuk ekleyerek suyu ılıklaştırdı. Ardından, Ceyhun'un ayaklarına nazikçe dokunarak, "Biraz dinlen, bu seni biraz rahatlatacaktır,üşüme" dedi.
Tarık, su dolu leğeni hazırlarken, yanına aldığı bir miktar doğal sabunu elleri arasında köpürttü. Ceyhun'un ayaklarını leğene yerleştirdi ve nazikçe sabunlu köpükleri ayağına yaydı. Ceyhun, sıcak su ve köpüklerin bir araya gelmesiyle birlikte, yavaşça rahatlamaya başladı.
Tarık, suyun içindeki ılık suda Ceyhun'un ayaklarına masaj yaparak, kaslarını rahatlatmaya çalıştı. Ayaklarına nazikçe dokunarak, ona rahatlamış bir hissiyat veriyordu. Ceyhun oğlanın pamuk tanelerini andıran elleriyle birlikte dudaklarını dişledi. Bu kadar güzel ve yumuşak başlı bir oğlan nasıl oluyordu da gözlerinden bu kadar uzaklarda bir yerlerde olabiliyordu.
Oğlanın ayaklarını yıkaması hoşuna gitmişti. Dahası bunu gülümseyerek nazikçe ve utangaç bir tebessümle yapması daha da hoşuna gitmişti.Son olarak, Tarık, sıcak bir havluyu su içinde ısıttı ve onu Ceyhun'un ayaklarına sararak yavaşça ovaladı. Sıcak havlu, Ceyhun'un ayaklarından yukarı doğru yükseldikçe, kaslarını rahatlattı ve ılıklık, bedeninde yayılan bir huzur hissi bıraktı.
Ceyhun leğene kaldıran oğlana iç geçirerek bir bakış yolladı.
"Sen ne tatlı şeysin öyle."diye mırıldandı göz kırparak. Elleri kendini ufaktan belli eden kirli sakalları ve bıyığı arasında gidip gelirken dudaklarını yalamıştı.
"Yemek getireyim mi?"diye mırıldandı oğlan tebessümle. "Çay?"
"Elinden bir bardak güzel olurdu."
Oğlan söyleneni iki etmiyordu. Doğukan'dan bir bardak su istese "Kötürüm müsün siktir git kendin al."cevabını duymaya o denli alışıktı ki sözünü emir sayıp ona çay doldurmaya pıtı pıtı adımlarla ilerleyen oğlanın ayaklarını süzmeden edememişti. Zarifçe ,ufak adımlarla yürüyordu ama ağır ve yavaş değildi.
Oğlan elinde çay bardağıyla geldiğinde Ceyhun oğlanı dizinin dibine doğru çekmiş tebessüm etmişti. "Yanakların kızarmış sobadan."diye mırıldandı usulca.
"Çabuk üşüyorum yoksa."diye mırıldandı Tarık şirince. "Evdeyken uyurken özellike. Dışarıda bile böyle çok üşümüyorum."
"Çıkma yarın zaten güzelim,donarsın."diye mırıldandı Ceyhun sobanın sıcaklığında hafifçe yattığı yerde doğrulmuştu.
"Süt sağmam gerek."diye mırıldandı oğlan dudak büzerek. "Pazara tereyağ yetiştirmem lazım. En çok benimkinden alıyormuş şehirdekiler."
Ceyhun oğlanın büzülen dudaklarına bakarak iç geçirirken kendi kendine mırıldandı.
Süt sağan elleri hayal ediyordu. Süt sağarken işlevlenen avuçlarını,parmaklarının kavrayışını. Ceyhun derin bir iç çekip kendine küfür savurmuştu.
"Lafa tuttum seni de salak gibi."dedi oğlan telaşla. "Uykun gelmiştir tabi,sereyim mi yatak?"
"Madem üşüyormuşsun."diye mırıldandı Ceyhun oğlanın pembe dudaklarına bakınarak. "Gel bu gece ısıtayım ben seni."
"Doğru."dedi Tarık kıkırtıyla. "Ablamlar,abimler,kardeşlerim yattığımızda hiç üşümezdim. Sence üşüme nedenim yalnız uyumaya alışmak mı abi? Sen uyur muydun abinlerle ablalarınla?"
Ceyhun göz kırpmıştı. "Hayır."
"Tamam ayaklı başlı yatarız,yerini kısıtlamam."diye mırıldandı oğlan sevinçle.
"Yok."dedi Ceyhun bastıramadığı boğuk sesiyle. "Sırtını yasla bana hiç üşümezsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yadlar Vilayeti
RomanceGece yarısı köy kabristanında hayvanlarıyla kaybolan Tarık ana sütü kadar temiz bir oğlandı. Köy kabristanında uygunsuz işler kovalayan iki delikanlı onun gözünü korkutmak ve alaya almak konusunda eğleniyor gibi duruyordu. Üstelik Tarık köyün ağab...