Kafamı balkondan uzattığımda Alican ve Kıvanç'ı gördüm. Şimdi anlamıştım Ezginin neden beni öldürme dediğini. Meraklı olduğu için hemen yanıma damlamıştı.
"Sevgilinle bir olup arkamdan iş çevirmeye mi başladın Ezgi?"
"Saçmalama kızım ya biraz önce söyledi bana da napayım. Ayrıca sevgilim de değil, yani henüz."
Aşağıda bağıran Alican ve onu tutmaya çalışan bir Kıvanç vardı. Beni bütün mahalleye rezil edecekti bu çocuk.
"Kıvanç sustur şunu saat kaç haberiniz var mı?"
"Yani deniyorum ama pek susacağı yok gibi."
Hala aşağıda bağırıp Kıvançla boğuşan Alican'ı görünce oflayarak elimi alnıma koydum.
"Tamam kahretsin tamam ya içeri getir açıyorum kapıyı."
Hızlıca gidip otomatiğe bastım. Apartmandan çıkarken hala adımı bağırdığı için panikle çıplak ayak aşağı koştum.
"Sen susacak mısın artık yoksa kafanı mı kopartayım?"
Beni görünce Kıvanç'tan kurtulup yüzümü ellerinin arasına aldı. Leş gibi alkol kokuyordu, gerçekten içip içip kapıma mı dayandın Alican? Ne bu pembe dizi mi? Bayık bayık bakan gözlerini benimkilere kitleyip yarımağız konuştu.
" Öpeyim mi seni bir kere?"
"Öpme beni yürü yukarı."
Bir kolunun altına Kıvanç diğer kolunun altına ben girip yukarı çıkardık bir yandan da elimle ağzını kapatıyordum bağırmasın diye. İçeri girip Alican'ı koltuğa savursuktan sonra nefes nefese karşımda ki üçlüye baktım.
" Siz arkadaş mısınız düşman mı anlamadım ben yaa."
"Ya benim ne suçum var kanka on kadika önce öğrendim bende."
"Valla benim de suçum yok kendini parçaladı."
Alican koltuktan ayağa kalkmaya çalışırken geri olduğu yere düşerken konuşmaya çalışıyordu bir yandan.
"Ya gülüm valla kimsenin suçu yok ben istedim."
"Sen hiç konuşma gülüm de deme bana rezil rüsva ettin bütün mahalleye de apartmana da. Yirmi yıldır bu mahallede yaşıyorum herkes tanıyor beni."
"Özür dilerim valla bir daha olmaz."
"Olmayacak zaten. İçip içip kapıma dayanmak ne Ali? Hem suçlusun hem güçlü, sarhoş gelince seni affedeceğimi mi zannettin? Ne bekliyorsun ki aman benim yüzümden derbeder olmuş diyip boynuna mı atlayayım?"
Sesim yüksek ve son derece sinirli çıkıyordu. Tek nefeste konuştuktan sonra bir elimi belime diğerini alnıma koyup nefes verdim. Başıma ağrılar girmişti artık. Biraz sakinleştikten sonra Alican'a dönüp parmağımı sallayarak konuştum.
" Şimdi sana kahve yapacağım içeceksin ve sonra defolup gideceksin tamam mı?"
Cevap vermesini beklemeden hızlıca mutfağa geçtim. Hala ellerim titrerken kahve makinasını çalıştırıp kahveyi yapmasını bekledim. Beklerken Kıvanç yanıma geldi.
"Gizem gerçekten kusura bakma ama ne yaptıysam tutamadım. Sadece şunu söylemek istiyorum çok üzgün ve pişman, yanına gelmeden öncesi de var kışkırtmışlar çocuğu."
"Kim kışkırtmış, ayrıca herkesin söylediğine böyle kışkıracaksa işimiz var Kıvanç."
"Sende haklısın söylediklerini hafifletmez hiçbir şey ama bir dinlesen iyi olur ikiniz için de."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şans İşi | Alican SABUNSOY
Fanfictionİnsanın başına ne geliyorsa hiç beklemediği anda geliyormuş. Bunu hem en güzel hemde en acı deneyimlerle öğrendim. Daha kötü ne olabilir ki dediğimiz her anda daha kötüsü oluyormuş. Artık düzelmez dediğimiz anlarda da mucizeler saklıymış. Geç olsa d...