Arkadaşlar etkileşim az olduğu için biraz geç geldi bölüm. Hem etkileşimin hemde hevesimin tekrar artmasını bekledim. Bundan sonra bölümlere sınır koyacağım öpüyorum sizi iyi okumalar.💗
Sınır: 15 vote - 15 yorum
Ortalık sessizdi, karşımda akan sudan yansıyan ışıkla yüzümü ısırıyordu. Ağaçların hışırtısı ninni gibi gelirken ılık ılık esen rüzgar saçlarımı okşuyordu. Sanki bir masalın içindeydim. Yemyeşil ağaçlar, şırıl şırıl akan güzel su, mis gibi kokan doğa...
İçeriden gelen kahkaha sesleri dikkatimi o yöne çekmişti. Pencereyi kapatıp ağır adımlarla yukarı çıktım. Her adımımı attığımda gülüşmeler daha da artıyordu. En son adımlarım beni kapısı kapalı bir odaya getirmişti. Neden bilmiyorum ama gerilmiştim ve kalbim küt küt atıyordu. Elimi kapının koluna attığımda içeriden konuşma sesleri gelmeye başladı, durdum ve dinledim.
"Seni çok seviyorum biliyorsun değil mi?"
"Bende seni çok seviyorum güzelim benim."
Alican'ın sesiydi.... Yutkunamadım, kalbim göğsümü döverken uzuvlarım bedenimi terk etmiş gibiydi. Nefes alamıyordum, bütün vücudum karıncalanmaya başlamıştı. Sanki vertigo atağı geçiriyormuş gibi bütün dünya etrafımda dönüyordu. Dayanamadım ve yavaşça kapıyı açtım. Karşımda ki manzara herşeyi daha kötü yapmıştı.
İçeri girmemle Alican'ın kucağında oturan çağlayı gördüm, Alican ise saçlarıyla oynuyordu. Kapıyı açtıktan bir kaç saniye sonra bakışları bana dönen Alican ve Çağlaya sadece bakabilmiştim. Vücudum tepki vermiyordu. Çağla panikle Alican'ın kucağından zıplarken Alican hiçbir şey olmamış gibi buz gibi suratıyla sakince oturduğu yerden kalktı.
Vücudumu sanki ateşe vermişler gibi içten içe alev alev yanıyordum. Başıma şakaklarımdan giren ağrı ise beynimi yerinden oynatıyordu sanki. Güçlükle solumda duran konsola dayandım çünkü artık bedenim beni taşımıyor gibiydi, vücudum sanki jöle gibi oradan oraya sallanıyordu. Hala nefesimi kontrol edemezken güçlükle konuştum.
"Sen... Sen bana bunu nasıl yaparsın?"
"Sen böyle olmasını istedin Gizem. Beni olduğum gibi kabul etmedin."
"Beni olduğum gibi kabul etmeyen sensin Ali. Beni değiştirmek isteyen sensin."
"Tamam işte değişmedin bende seni değiştim."
Söylediği sözler içimde sanki bir volkan patlıyormuş gibi hissettirdi. Bu sefer içimde biriken adrenalinle beraber yerimden yerimden fırlayıp üstüne yürüdüm. Yumruklarım göğsünü döverken dişlerimin arasından konuştum.
" Sen bana söz verdin, sözler verdin. Hani asla üzülmeyecektim ha? Bana güven dedin inan dedin. Niye dedin niye niye niye."
Sesimin volümü gittikçe artarken en son artık boğazım patlarcasına çığlık atıyordum. Hayatımda bu denli sinir krizi ilk defa geçiriyordum. Bir adım geri çekildikten sonra suratına baktım. Vücudumdan hızlıca boşalan adrenalin başımı döndürüyordu, gözlerim kararırken son gördüğüm şey Alican'ın ifadesiz suratıydı. Bedenimse daha fazla dayanamadı tamamen kararan gözlerimle beraber dizkapaklarım yere doğru kendini bırakmıştı...
Aniden düşme hissiyle gözlerimi açtım. Hızla yatakta doğrulurken etrafıma bakındım. Nefes nefesydim ve kan ter içinde kalmıştım. Ne yani rüya mıydı diye düşünürken telefonum çaldı, arayan Ezgiydi.
"Efendim Ezgi?"
"Kanka iyi misin niye nefes nefesesin sen?"
"İyiyim iyiyim rüya gördüm, daha doğrusu kabus da neyse, iyiyim ama. Bir şey mi oldu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şans İşi | Alican SABUNSOY
Fanficİnsanın başına ne geliyorsa hiç beklemediği anda geliyormuş. Bunu hem en güzel hemde en acı deneyimlerle öğrendim. Daha kötü ne olabilir ki dediğimiz her anda daha kötüsü oluyormuş. Artık düzelmez dediğimiz anlarda da mucizeler saklıymış. Geç olsa d...