Günaydın

176 15 5
                                    

Yaa bu hafta alican eleniyor diye bir söylenti var arkadaşlar içime sıkıntı düştü valla çok üzülürüm elenirse ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında ya da bir bilginiz var mı umarım sadece söylentidir yaa vallahi daraltı geldi daha izlemem yarışmayı Alican giderse



Sabah uyanıp sağıma döndüğümde yanımda uyuyan Alican'ı görmek yüzümü gülümsetmişti. Hiç anı bozmak istememiştim, çok tatlı görünüyordu uyurken. Telefonumu açıp saate baktım, sabah sekiz'e geliyordu. Çekimler kaçtaydı bu sabah acaba. Yavaşça Alican'ı uyandırmamaya çalışarak yataktan kalktım daha iyiydim ama hala boğazım çok ağrıyordu vücudum da. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım, dişlerimi de fırçaladıktan sonra tuvalet masama oturup yüzüme baktım. Ben hastayım diye bağırıyordu suratım, bir kaç bakım malzemesi sürerek kendimi motive etmeye çalıştım.

Arkamdan gelen sese kafamı çevirdim, Alican'ın alarmı çalıyordu. Söylenerek telefonu alıp alarmı kapattı ve geri yattı. Kıkırdayarak yanına gittim.

"Kalk hadi uykucu geç kalacaksın."

Gözlerini ovuşturarak bana dündü sonra kısık gözleriyle gülümsedi.

"Günaydın minik portakal."

"Sana da günaydın Adananın gülü."

Söylediğim şeye ufak bir kahkaha atıp doğruldu. Banyoya doğru giderken bende mutfağa gidip ona kahve kendime de yeşil çay yaptım, kahve tercihimdi tabi ama bir an önce iyileşmek istiyordum.

Alican karışık saçları ve şiş yüzüyle içeri girdi, çok ama çok tatlı görünüyordu. Tişörtü ise kırış kırış olmuştu.

"Pantolon için bir şey yapamam ama tişört verebilirim üstüne."

Ardından kahveyi uzattım. Gülümseyerek aldı.

"Teşekkür ederim eline sağlık. Sesin mi kısılmış senin?"

"Kısılmış tabi ya kısılmasa şaşırırdım zaten."

"Daha iyisin ama demi?"

"İyiyim iyiyim. Alican gerçekten teşekkür ederim sen olmasan ben biraz zor toparlardım. Gerçekten sağol."

"Ne demek gülüm her zaman. Hem ne mutlu bana sana iyi hissettirebildiysem. Çekimler bitsin akşam gelicem geri kontrole."

"Gerek yok desem de geliceksin demi?"

"E yani. Hem zaten konuşamadık daha seninle."

Sıkıntılı bir nefes verdim. Bir şey demedim, ne diyeceğimi de bilmiyordum açıkçası. Konuyu değiştirmek için başka bir konu açtım.

"Bu günden sonra bir hafta tatil vermişler size hadi yine iyisiniz."

"Evet iyi oldu ya gerçekten yoruldum biraz dinlenmeye ihtiyacım var."

"İyi misin peki sen? Yani sağlığın yerinde mi, çok solgun görünüyorsun bir kaç gündür gözüme."

"Yani ağrılarım biraz arttı ama daha iyiyim."

"Alican lütfen dikkat et. Bu yarışma sağlığını etkiliyorsa çık, senden önemli değil ya."

"Yok yaa iyiyim gerçekten hallediyorum. Gerçekten sorun yok yemin ederim."

"Peki madem sen öyle diyorsan eğer. Ama kararın ne olursa olsun seni desteklerim bunu bil."

"Teşekkür ederim, iyi ki varsın."

Bana buruk bir gülümseme atınca bende ona gülümsedim. Onun gerçekten iyi olmasını istiyordum bu hali beni çok üzüyordu. Kendi sezonunda ki halinden eser kalmamıştı. Şefler de bu sene taraf tutuyor gibime geliyordu ama hayırlısı bakalım.

Biraz daha sohbet ettikten sonra Alican'a oversize tişörtlerimden birini verdim bana elbise gibi olan tişört ona tam olmuştu. Neyse en azından olmuştu.

"Bunu sana geri vermiycem biliyorsun değil mi?"

"Beğendiysen kalsın sorun yok."

"Sen gibi kokuyor, umarım yemek kokusu sinmez bu gün üstüne, gitmesin kokun."

"Yenisini veririm o zaman, ya da sen istediğin zaman gelir beni koklarsın? Bence bu daha iyi bir fikir."

"Canıma minnet."

Biraz daha şakalaştıktan sonra Alican'ı kapıda yolcu ediyordum.

"Bu akşam da geliceksen kendine bir kaç parça kıyafet ve pijama getir bari rahat otur."

"Sende iyi alıştın bakıyorum beni eve atmaya."

"E canım severiz eve oğlan atmayı."

Alaycı bir şekilde gülerken birden ifadesi değişti.

"Bak sen kaç oğlan attın da eve?"

"Offf sıfır oğlan Ali. Tamam hadi acele et geç kalacaksın."

"Tamam tamam, o çorbayı geldiğimde bitmiş görücem ona göre."

Merdivenlerden inerken hala bana laf yetiştirme derdindeydi. Bu çocuğa nasıl ve ne ara bu kadar kapıldım bilmiyorum ama artık önceki gibi şüphe, korku veya endişe duymuyorum. An'ı yaşamak istiyorum sadece. Bana verdiği huzur, gösterdiği ilgi, dünyada ki tek kadınmışım gibi hissettirmesi... Bunlar Alperenden asla görmediğim şeylerdi. O hep kendi istediği olsun, hep ilgiyi ben ona vereyim onun canı nasıl isterse öyle olalım şeklinde davranmıştı. Alican ise benim için kendinden ödün veremiyordu ve bu bana çok değerli hissettiriyordu. Ne olacak ilerde bilmiyorum ama umurumda da değil. Sadece çok güzel olacağını biliyorum. Ee ne demişler en güzel manzara en zor tırmanışın ardından gelir....

       ( Arkadaşlar bu biraz kısa bir bölüm oldu evet ama bu gün ki ikinci bölümü biraz dertleşme yapalım istedim bölüm bahane biraz çerezlik olsun dite attım. Alican'ın elenme haberlerine çok moralim bozuldu umarım asılsızdır yaa. Nolur bana asılsız diyin valla pazarı bekleyemem. Sinirimden de televizyonu kemiririm elenirse. Şefler de vallahi Allahın dan bulsunlar yaa hep adaletli olduklarını düşünmüştüm taa ki bu yıla kadar resmen rezalet bir sene hele o güveç faciası... Neyse daha çok şey söylemek istiyorum ama susuyorum.)

Şans İşi | Alican SABUNSOYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin