SELAM!
Kadınlar günü yaklaşmışken hepiniz gidin annenize sımsıkı sarılın. Sizi bu hayatta en çok seven kişi anneniz. Çocukların kahramanların anneleridir.Babanız sizi sevmekten vazgeçebilir ama anneniz sizi sevmekten asla vazgeçmez.
Sanki geçmişine bakıyor gibiydi
" Gözlerinize sahip çıkar mısınız!" diye bağırmamla dibime kadar gitti.
Elini göğüslerime doğru attı. Ani bir refleksle dizimi kırıp erkekliğe tekme atmamla okkalı bir küfür savurdu.
" Anka Hanım manyak mısınız siz?" diye sormasıyla sesimi daha çok yükselterek "sapık mısınız Poyraz Bey?" dedim.
" Değilim"
" O zaman neden göğüslerime dokunuyorsunuz " dememle elini hızlıca geri çekti.
Elinde tuttuğu şeyi havaya doğru kaldırdı.
Hayır.
Üstümde böcek dolaşıyordu!
Aldınız mı?" diye bağırmamla kulağını kapattı.
Birkaç saniyenin ardından ellerini kulaklarında çekti." bağıran kadınlardan hoşlanmam" dedim.
" Beyefendi aldınız mı ?" diye sormamla başını olumlu anlamda aşağı yukarı salladı.
Yaklaşık yarım saat boyunca Poyraz'ın böcekler hakkında anlattıklarını dinledim!
Üstelik ayakta!
Bütün böcek türleri hakkında bir fikri vardı. Bağırmamak için kendimi zor tutuyordum. Hayatımızda böceklere neden ihtiyaç duyalım?
Yanımıza gelen korumayla kocaman gülüsedim. Sonunda bitiyordu eziyet. Poyraz'ın kulağına doğru eğilip bir şeyler söyledi.
" Eşyalarınız alınmış ve evinize bırakılmış Anka Hanım " dedi.
" Teşekkür ederim "
" Rica ederim "
Parayı almayacağını anladığım için tekrardan teklifte bulunmamıştım. Ürkek adımlarla dış kapıya gelip çıktım.
Evimin önüne geldiğimde derin bir nefes alıp verdim. Kapımı tamir etmişlerdi. Kapıyı açıp adımlarımı salona doğru yönelttim.
Yaklaşık on beşe yakın poşet vardı. Burası nerden baksam on bin hatta daha fazla tutmuştur.
Cimri adamları sevmezdim fakat bugüne kadar bu kadar bonkör bir adamda görmemiştim.
Poşetlerin içersinden bulduğum çikolatayı alarak salona geçtim.
Birilerine borçlu kalmayı sevmiyordum. Parayı almamıştı fakat tatlıyı geri çeviremezdi.Ayağa kalkıp mutfaktaki malzemelere bakındım. Yerde duran poşetin içerisinden sütü çıkarıp diğer beş poşetin içerisindeki tek tek boşaltıp pirinci buldum.
En sevdiğim tatlı her zaman sütlaç olmuştu. Pirinci yıkayıp, tencereye koyduktan sonra ocağın altını açarak üstüne koydum. On beş dakikanın ardından yavaş yavaş sütü ekledim. Karıştırdıktan bir süre sonra şeker ilave ettim.
Pişen sütlacı kenara aldıktan sonra salona geldim. Koltuğun üzerinde duran telefonumu elime aldım.
Elimi cebime atarak hattı çıkardım. Takip takmamak konusunda büyük tereddüt yaşıyordum.
Türkiye de merak ettiğim kimse yoktu. Bir kişi hariç. O da Barkın'dı. Klinikte anlattıklarını hala unutamamıştım. Küçük bir çocuğun bunu yaşamış olması çok acıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMARİS
Ficção Geral" Teninde yandığım ilk kadın sen değilsin" dedi. Ona karşılık" Teninde yandığım ilk adam değilsin " dedim. " Son adam olacağıma yemin edebilirim" dedi. İnlemelerimin arasında" iddialısın " dedim. "İnleme seslerin gördüğüm en güzel melodi " dedi.