Beyaz gül

24.3K 550 168
                                        

KİTAP ASIL OLARAK DÖRDÜNCÜ BÖLÜMDEN İTİBAREN BAŞLIYOR. İLK ÜÇ BÖLÜM SİZE SIKICI GELEBİLİR.

İYİ OKUMALAR. OKURKEN YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN.

BAŞLANGIÇ TARİHİNİZİ YAZABİLİRSİNİZ

Beyaz güller masumdu, ama onları getiren eller değildi.

Camdan sızan ışık, vazodaki suyun üstünde kırılırken bir anlığına her şey düzelmiş gibi görünüyordu. Sanki her şey yerli yerindeymiş, hiçbir şey kırılmamış gibi...

O an anladım ki;bazı masumiyetler, en büyük günahların örtüsüdür.

Delilik bir hastalık mıydı?

Fısıldadım, duymadığım birine. Ya da belki kendi içimde ki diğer "ben"e.

"Yoksa sadece hayatta kalmanın daha zararsız bir yolu mu?"
Belki de her hala yerli yerindeydi.
Sadece benim için kayıyordu yerinden.

Hemşire dün bana "iyi görünüyorsun"dedi.

Bende gülümsedim. Oysa içimde bir bağırma arzusu vardı, camları titretecek bir çığlık.

Ama sustum. Çünkü çığlık atarsam, daha fazla ilaç verirler.

Bugün klinikte yedinci ayımdı.

Yedi ay.

210 gün.

Kimine göre hastaydım, kimine göre ise deli.

Hangisi doğru olandı?

Hasta mıydım ben ?

Yoksa deli mi?

Gözlerimi İzmir'in manzarasından zor bela çektim. Odaya göz atarken gözüme takılan beyaz güllere hafifçe gülümsedim.

"Sen beyaz gülleri seversin bende seni"

Yine eskisi gibi sever misin?

Kolların beni yine sarar mı?

Bana acıyarak değil de aşkla bakar mısın?

Ben Anka Su Aykan.

Düğünüme üç ay kala nişanlım beni annemle aldattığı için kendimi tüm evrenden soyutladım.İzmir'de bulunan Atay adlı klinikte tedavi görüyorum. Burada benim gibi yaklaşık seksen üç hasta var.Hatta seksen üç deli var demek daha mantıklı.Hastalığıma henüz bir teşhis konulamadı. Yapılan kan testleri, çekilen mrlar , aldığım antidepresanlar, ve bugüne kadar yapılan seanslar.

Bir süre boyunca depresyon tanısı konuldu. Daha sonra şizofreni denildi. Daha sonra bu şıkkı da ellediler. Ben sanrılar görmüyordum veya kafamda bir şeyler kurmuyordum.Yatağıma doğru uzandım. Odaya gelen hemşireyle birlikte tekrardan ayağa kalktım.

Sevecenlikle" on dakika sonra seansın başlıyor" dedi.

Olumlu anlamda başımı salladım ve odadan çıktı. Elbise dolabından rastgele siyah bir hırka aldım. Odanın içeresinden çıktım. Koridorda kimse gözükmüyordu. Saat on üçü kırk geçiyordu. Bu saatlerde genelde herkesin seansı oluyordu ya da katılmaları gerekirken seminerler.

Koridorun duvarları yeşil renkti. Bu yüzden koridordan her geçtiğimde ormanda yürüyüş yapıyormuş gibi hissediyorum.Koridorun sonundaki merdivenlerden aşağıya indim. Merdivenlerin sonunda Barkın iki elini cebine koymuş duvarı seyrediyordu. Onun yanından geçip doktorun kapısının önüne geldim.

AMARİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin