"Sessiz olur musun Melek ? Açelya abla uyanacak şimdi."
"Ya ama Alp! Sesimi ayarlayamıyorum, napayım." dedikten sonra tatlı tatlı homurdanmasını duysamda, algım tam olarak açılmamıştı.
"Alp, Açelya abla ile uyumak; babamla uyuyormuşum gibi hissettirdi." diyen Melek, algım açılmamasına rağmen kalbimi hızlandırmayı başarmıştı. Merakla Alp'in konuşmasını dinlediğimde daha da hızlandığını biliyordum. "Bana da öyle hissettirdi."
Gözlerimi yavaşça açarken konuştum. "Burada çok yenilesi duran iki tane çocuk varmış sanırım." Bellerindeki ellerimi hareket ettirdiğimde ikiside çoktan gıdıklanıp gülmeye başlamıştı bile. "Ya Açelya abla!" Kahkahalarının arasında konuşan Melek her zamanki gibi çok tatlıydı. En sonunda gıdıklamayı kestiğimde ikisinide kocaman öpmüştüm. "Günaydın bebeklerim."
Alp "Günaydın Açelya abla." derken, Melek "Bebek miyiz ki biz ?" demişti. Kıkırdadıktan sonra boynundan öpüp konuştum. "Benim bebeğimsiniz." Huylandığı için kahkaha attığında, günümün ne kadar mükemmel başladığını düşünüyordum.
Kapı çalındığında Meryem teyzenin geldiğini düşünsemde, açılan kapıdan giren kocaman beden yanıldığımın kanıtıydı. "Kahkahalarınız aşağıya kadar geliyor, Açelya ablanızı benden daha çok sevdiğinize emin oldum artık." diyen Arslan beyle utanmıştım. Çocuklar hemen babalarına sarılıp, günaydın demişlerdi. Ben ise yeni uyandığımda ne halde olduğumu bilmediğimden tipimi düşünüyordum.
"Günaydın Açelya. Dün çok geç geldim, çocukları odasında göremeyince senin odana bakmak zorunda kaldım. Kusura bakma lütfen." Kim bilir ne haldeyken bizi görmüştü ama ona kızamazdım. Çocukları ortalıkta olmadığı için ilk geleceği insan tabii ki bendim. "Günaydın Arslan bey. Sorun değil."
Odadan çıkmadan önce "Kahvaltı hazır. Birde misafirlerimiz var. Sen giyin, ben çocuklarla ilgilenirim." dediğinde misafirlerin kim olduğunu merak etsemde hemen odada bulunan lavaboya girip işlerimi hallettim. Çokta çirkin sayılmazdım. Rezil olmamıştım, sanırım. Bu adam birde misafirlerimiz demişti değil mi ? Bizim ?
Giyindikten sonra aşağıdan gelen seslerle çocukların çoktan indiğini anladım. "Günaydın güzelliğim!" diyerek coşkuyla bana sarılan Nazlı'yla misafirlerimizin kim olduğunu öğrenmiştim. Sarılışına karşılık verirken "Günaydın canımın içi." dedim. "Karım, uyandığımızdan beri seni sayıklıyor Açelya. Senin ismini duymaktan bıktım!" diyen Serkan'la kahkaha attım. "Sana da günaydın Serkancım."
Melek babasına sarılı haldeyken, Alp amcasına sarılmıştı. Bu görüntü benim hoşuma gittiği kadar Nazlı'nın da hoşuna gitmiş olmalıydı. En azından derin bir nefes aldığından bunu düşünmüştüm. "Babacım, ben çok kötü bir rüya gördüm biliyor musun ? Ağlayarak kalktım, Açelya abla hemen geldi. Bizimle uyudu." Melek'in dün ki hali aklıma geldiğinde yine ellerim buz kesmişti. Çok korkmuştum.
Nazlı, ne kadar etkilendiğimi anlamış olmalı ki kollarını belime sararak yandan bana sarılmıştı. "Siz işe gitmeyecek misin ?" dediğimde hemen cevap verdi. "Bugün kendi kendimize tatil verdik. Arslan arayıp beraber bir şey yapmayı teklif etti. O da gitmeyecekmiş."
Arslan beyin, kızına dediği şeyleri kaçırsamda son cümlesini duymuştum. "Açelya ablan iyi ki buradaymış o zaman değil mi ?" Melek, "Evet babacım. İyi ki Açelya abla bizimle." dediğinde yüzümdeki gülümsemeye engel olamadım. "Kanmayın şu cadıya artık!" diyen Serkan'ın kucağında duran Alp, kaşlarını çatarak amcasına döndü. "Açelya ablaya cadı demesene amca!"
Yüzümdeki şaşkın ifadeye engel olamamıştım. Alp, amcasına kendince beni korumak için kızmıştı. Hemen kalkarak Serkan'a nispet yapar gibi baktım. Yaklaştığımda kollarındaki Alp'i aldığımda, yüzündeki memnun ifadeyi görmüştüm. "Aynen öyle amcası."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Açelya
ChickLitBakıcılığını yapacağım ikizlerin ve babalarının, hayatımı bu denli değiştirebileceğini asla düşünmemiştim. ARA VERİLDİ.