"Nasıl uyandıracağız ki ?"
"Bence öperek uyandıralım!"
"Ya kızarsa ?"
"Açelya abla bize ne zaman kızdı akıllım!" İkizlerimin odaya girdiği an uyanmıştım ama ne yapacaklarını merak ettiğimden onları dinliyordum. Serkan erkenden onları bırakmış olmalıydı. Ah, 24 saat bile geçmeden çok özlemiştim. Kalkıp ikisine de kocaman sarılıp öpmek istiyordum ama ilk olarak onların ne yapacağını görmeliydim. Sağ yanağımda minik bir öpücük hissettiğimde kalbime sıcacık bir şeylerin aktığını biliyordum. "Hadi sıra sende!" diyen Melekle, Alp'i bekledim. Hissettiğim bir diğer öpücükle, bugünün mükemmel olacağı kesinleşmişti.
Kulağıma, "Günaydın Açelya ablacığım." diye fısıldayan Melek'le gözlerimi açıp, hemen ikisinide yatağa çektim. Ani hareketimle önce şaşırsalar da sonradan yüzlerinde kocaman gülümseme oluşmuştu. "Günaydın bebeklerim. Sizi çok özledim." derken ikisine de sıkıca sarılıyordum.
"Bizde seni çok özledik Açelya abla!" dedikten sonra bana sıkıca sarılan Melek'i, aynı şekilde sarılarak takip eden Alp'e baktım. "Sen de özledin mi yakışıklım ?"
"Özledim." dediğinde hemen saçlarına öpücük kondurup Meleğimi de öptüm. "Kahvaltı yaptınız mı ?"
Beni şaşırtarak, Alp cevap verdi. "Nazlı abla yapalım dedi ama biz seninle kahvaltı hazırlamak, yemek istedik." Kalbim...
"O zaman hadi kalkıp güzelce karnımızı doyuralım !" dememle ikisi de kalkıp, ellerini tutmamı beklediler. Kalbimin eridiğini söylemiş miydim ?
***
"...amcam da bizim için abur-cubur almış. Çok yemedik ama gerçekten. Babam izin vermediğinden biz oraya gittiğimizde gizli gizli yiyoruz. Bu amcamızla aramızda bir sır."
"Sırlar söylenmez Melek." diyen Alp, heyecanlı heyecanlı anlatan Melek'in kaşlarının çatılmasına sebep olmuştu. Bu büyümüşte küçülmüş tavırları o kadar tatlıydı ki. "Açelya abla bizi ispiyonlamaz Alp !" Bana bu kadar güveniyor olması, kendimi tutmasam gözlerimi doldururdu. Regl dönemi sorunsalı...
"Sırrınız benimle güvende merak etmeyin." dediğimde Melek, bak gördün mü der gibi Alp'e bir bakış atmıştı. Çocukların odalarına çıkmış, birlikte oyun oynuyorduk. En başından beri merak ettiğim konuyu artık sormak istiyordum. En doğru cevabı çocuklardan alabilirdim.
"Size bir şey sorabilir miyim ?" dediğimde ikisi de meraklı bakışlarla bana döndüler. "Bana söylemek istemezseniz anlarım."
"Bir şey mi oldu Açelya abla?" diyen Melek sabırsızlıkla ne diyeceğimi bekliyordu. "Bakıcı kelimesinden neden hoşlanmıyorsunuz ? Daha doğrusu, neden bakıcı istemiyorsunuz ? Önceki bakıcılarla bir sorun mu yaşadınız ?" Sorum ikisini de huzursuz etmiş, bakışlarına hüzün inmesine sebep olmuştu. Kesinlikle bir sorun vardı!
Birbiriyle bakışan ikizler, sözsüz bir şekilde anlaşıyorlardı. Onların tarzı buydu, alışmıştım. Sonunda titrek bir nefes veren Alp'le onun anlatacağını anladım. "Önceki bakıcımız senin gibi değildi." Bakıcı kelimesini tiksinir gibi söylemişti. Meraklı bakışlarımla Alp'i izliyordum.
"Bizi...sevmiyordu."
"Nasıl yani, bunu nereden çıkardınız, size söyledi mi ?" İçimdeki huzursuzluk giderek büyüyordu. "Başkasının yanında bize iyi davranıyordu ama yalnız kaldığımızda bizi sevmediğini, tek amacının babama yakınlaşmak olduğunu..." derken gözleri dolmuştu. Her cümlesinde göğsümdeki ağrı artıyor, sinirim katlanarak büyüyordu. "Annemizin bizi sevmediği için gittiğini, babamızın da bizi gerçekten sevmediğini, zorunluluktan baktığını söylüyordu." Ben bu kadını gebertirdim! İkizlerim gözleri dolmuş bir şekilde bana bakarken, hıçkıra hıçkıra ağlamak istedim. "Başka bir şey yaptı mı ? Bunları niye babanıza söylemediniz ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Açelya
ChickLitBakıcılığını yapacağım ikizlerin ve babalarının, hayatımı bu denli değiştirebileceğini asla düşünmemiştim. ARA VERİLDİ.