Yaşların gözlerimden akmasına engel olamadığımda hala Alp'in sorduğu soru zihnimde dönüp duruyordu. "Ben seni üzdüm mü? Özür dilerim Açelya abla. Lütfen ağlama." dediğinde ağlamamı azaltmaya çalıştım. "Hayır, hayır bebeğim üzülmedim! Sadece duygulandım. Gerçekten."
"Ağlama lütfen." diyen Melek'te yanağımdaki yaşları silmeye çalışıyordu. Beynim durmuş, ne diyeceğimi bilmiyordum. Yardım ister gibi Arslan'a döndüğümde ne demek istediğimi anlamış olacak ki kollarını biraz açtı. "Gelin bakalım."
İkizler babalarına itiraz etmeden kucağına geçtiklerinde, tedirgin bir şekilde bakan gözleri hala benim üstümdeydi. Arslan dikkatlerini çekmek için boğazını temizlediğinde, başarılı olmuştu. Bakışları babalarına dönen ikizler merakla konuşmasını bekliyorlardı. "Evleneceğimiz için evet, anne sıfatına en yakın kişi Açelya ablanız olacak."
Anne kelimesini her duyduğumda bütün vücudum uyuşuyor, ellerim daha da titriyor gibiydi. "Anne demek istiyorsanız bunu Açelya ablanızla konuşmalısınız ama bence bunun için daha zamana ihtiyacınız var." dediğinde ise ciddi anlamda şoka girmiştim.
Çocuklarının bana anne demesinden rahatsız olmayacağını belli ediyordu. Nedenini sorgulayacakken aslında bildiğim gerçekler zihnimde canlanmıştı. Arslan bana karşı duygularını daha doğrusu hoşlantısını gizlemiyordu ki!
"Haklısın babacığım. Ben evlenmenize çok sevindim." diyerek konuyu biraz daha dağıtan Melek'le kendime gelmeye çalıştım.
Odaya çıktığımda rahat rahat ağlayabilirdim. Şimdi, ikizlerimi korkutmamalıydım.
***
Şık olduğunu düşündüğüm elbise içinde kendime baktığımda kötü görünmediğimi fark ettim. Hızlıca aşağı inip son kez masaya baktığımda her şeyin hazır olduğuna bir kez daha emin oldum. Biraz Nazlılar ve Çetin amca gelecekti. İçimdeki heyecanı kontrol edemiyordum. Üstelik çokta gergindim.
Dün gece hem çocukların gitme ihtimalinden korktuğumdan, hem de hiçbir zaman anne olamayacağım gerçeğiyle yüzleşip o gece sabaha kadar ağlamıştım. Bugün kalktığımda ise hiçbir şey olmamış gibi ikizlerle oynamaya, ev işeriyle uğraşmaya devam etmiştim. Böylesi daha iyiydi.
Arkamda kocaman bir bedenin varlığını hissettiğimde Arslan'ın geldiğini anladım. "Açelya sakin olur musun ? Sabahtan beri oradan oraya koşturup duruyorsun." Gergince ona döndüğümde beni incelediğini fark edip kızardım. "Her şeyin güzel olmasını istiyorum sadece."
Elini uzatıp yanağımı okşadığında hem heyecanlandığımı hem de gerginliğimin azaldığını hissettim. "Her şey mükemmel zaten. Senin yaptığın bir şeyin kötü olma ihtimali var mı ?"
"Teşekkür ederim." diye fısıldadığımda gülümsedi. Gülümsemesi kalbimi daha da hızlandırdığında duygularımı kontrol etmede fazlasıyla zorlandığımı biliyordum. Arslan benim duygularımı, mantığımı alt üst ediyordu.
Çalan kapıyla girdiğim transtan çıkmıştım. Arslan belimden tutarak beni kapıya götürdüğünde gerçekçi durması adına böyle davranması gerektiğini konuştuğumuz aklıma geldi. Temaslarına alışsam iyi olacaktı.
Kapıyı açtığımızda Çetin amcayı ve arkasında el ele bekleyen Nazlıları gördüm. "Hoş geldiniz!" dediğimde Çetin amca oğlunun kollarından beni sıyırıp hemen sarıldı. "Hoş buldum kızım. Çok özlemişim seni !" dediğinde içim sıcacık olurken sarılmasına karşılık verdim. "Ben de seni çok özledim Çetin amca." Ayrılıp saçlarımdan öptüğünde onun ne kadar harika bir baba olduğunu bir kez daha düşündüm. Benim yabancı olduğum bu duygular, onun bana davranışlarıyla anlam kazanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Açelya
ChickLitBakıcılığını yapacağım ikizlerin ve babalarının, hayatımı bu denli değiştirebileceğini asla düşünmemiştim. ARA VERİLDİ.