"Sen...Senin burada ne işin var?" derken bir yandan sesimin titrememesi için uğraşıyordum. Karşımdaki adam içimdeki bütün nefreti harlayacak kadar şerefsiz, beni içten içe korkutacak kadar da psikopattı. Yok saymaya çalıştığım, unutmak için çabaladığım travmalarımın sebebiydi.
"Ne zamandır görüşmüyoruz? Sahi kaç yıl oldu? Beni özlediğini düşündüm." dediğinde yüzünde yine o iğrenç gülümsemesi vardı.
"Evimi nereden buldun bilmiyorum ama defol git. Gitmezsen polisi arayacağım."
"Açelya...Açelya...Beni kışkırtmak istemezsin. En son kışkırttığında neler olduğunu hatırlıyorsun değil mi?" midemin iyice bulandığını hissederken, ellerimin de titremeye başladığını biliyordum. "Senin yüzünden ailemi kaybettim lan ben! Bunu senin yanına bırakır mıyım sanıyorsun?" diye gürledikten sonra atılıp bana doğru bir hamle yapacakken, aramıza girip onu iteleyen bedenle rahatladığımı hissettim. Arslan buradaydı, benimleydi.
"Senin karıma bağıran o ses tellerini sökerim lan! Kim oluyorsun da evimize gelip, ona ahkam kesebiliyorsun!" Sesi kendinden fazlasıyla emin ve sert çıkmıştı. Karşımdaki adamı göremesem de onun da içten içe korktuğunu biliyordum. Bu sesi ve korkutucu görüntüsüne şahit olan herkes korkardı.
"Senin o karın olacak kadın benim ailemi dağıttı!" diye bir kez daha bağıran adamla sakin kalamayıp sesimi yükselttim. "Aileni benim yüzümden değil, senin yaptığın şerefsizlikler yüzünden kaybettin karaktersiz herif!"
Arslan gelip belime kolunu attığında karşımdaki adamın surat ifadesi iyice midemi bulandırmıştı. Yine de ikimizin de sakin kalması gerekiyordu. İkizler için. "Ben seni pişman etmeden evimizden siktir ol git."
Karşımda, o delici kahverengi gözlerini bana sabitleyip konuştu. "Hiçbir zaman mutlu olamayacaksın. Bunun için her şeyi yapacağım."
Bütün bedenimden bir ürperti geçmişti. "Ulan senin belanı si.." deyip yumruk atmak için harekete geçen Arslan'ın önüne geçip beline sarıldım. "Dur! Lütfen."
Beklediğimin aksine sözümü dinleyip yerinde durduğunda o korkunç bakışlarını adamda tutup konuştu. "Siktir git!" Arkamı dönmek istemiyordum. Hissettiğim duygu karmaşası bedenime fazla geliyordu. Başımı, önümde durup bana yuva olan adama yasladığımda tek istediğim hiçbir şey düşünmeden burada kalmaktı. Ruhumdaki kırgınlıkların, göğsümdeki daralmaların son bulacağını hissettiğim tek yer burasıydı.
"Görüşeceğiz." diyerek uzaklaştığına dair sesler duymuştum. Arslan'ın onu durdurup dövmek istediğini adım gibi biliyordum. Yine de hem kollarında durup titrediğim için hem de çocukları için sakin kalmaya çalışıyordu.
"Kim bu sikik herif?" derken sesindeki sinir elle tutulacak cinstendi. Kafamı göğsünden kaldırmadan boğuk bir nefes verdim. "Bunu akşam konuşsak, olur mu?" sesim fazlasıyla cansız çıkmıştı. Elleri saçlarımı ve belimi bulduğunda iyice göğsüne gömüldüm. Kendimi berbat hissediyordum.
"Ah Açelya, şu an o adamı bulup neler yapmak istediğimi duysan koşarak uzaklaşırsın."
"Ben senden uzaklaşamam Arslan. Artık çok geç." dediğimde sesim titriyordu.
"Seni bu hale getirdiği için o adamı perişan etmeliyim."
"Onu düşünmesek, çocukları almaya gitsek, olur mu? Söz veriyorum her şeyi akşam anlatacağım sana." Derin bir nefes verdiğinde dudaklarını saçlarımda hissetmemle, kalbim hissettiğim bütün kötü duygulara rağmen yine hızlanmıştı. "Sen nasıl istersen güzelim ama akşam kaçışın olmadığını bil. Sakin adamı oynamaya çalışıyorum ama hiçte öyle bir adam değil. Bu sadece sana, çocuklarımıza özel." Çocuklarımız. Bu kelimenin üstümdeki etkisini derinden hissettiğimde iyice karmaşıklaşmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Açelya
ChickLitBakıcılığını yapacağım ikizlerin ve babalarının, hayatımı bu denli değiştirebileceğini asla düşünmemiştim. ARA VERİLDİ.