"Arthur odaklan." Saatlerdir sihir yapıyorlardı. Arthur hala buna inanamıyordu. Çünkü kalede antrenman yapıyorlardı ve bu bir ihanetti. Eğer babası onları yakalarsa... Arthur yakalanırsa ne olacağını düşünmek bile istemiyordu. Ama Merlin ısrar etti. Arthur'un büyüsünü kontrol etmesini ve böylece incinmesini önlemek istiyordu. Bu yüzden Arthur'un odasını sihirle kilitlemişti ve Arthur'un sihrini kontrol etmesine izin vermeye çalışıyordu. Ancak bu konuda başarısız oluyorlardı.
Aslında Arthur büyüsünü her zaman hissediyordu, sorun bu değildi. Büyüsü her zaman Arthur'un içinden patlamaya çalışıyordu ve bu hiç hoş değildi.
"Deniyorum." Yanlarındaki masa çatladı. Merlin homurdandı. "Eğer deneyen buysa, büyün her an odaları yok edebilir." Arthur hayal kırıklığı dolu bir ses çıkardı. Neden bu kadar zordu ki bu? Merlin, Arthur'un ellerini tuttu ve gülümsedi. "Gözlerini kapat ve nefes al." Arthur sevgilisinin dediğini yaptı. Ama hala kusacakmış gibi hissediyordu. "Arthur. Aşkım, panikliyorsun bu yüzden büyün de paniklemiş gibi geliyor."
Arthur kaşlarını çattı. "Sanki büyümün duyguları varmış gibi konuşuyorsun."
"Çünkü var. Büyün endişeni, korkunu hissedebilir. Büyü senin içinde Arthur. Duyguların onu etkiliyor. Şimdi gözlerini kapat ve rahatlamaya çalış."
"Ama nasıl? B u o kadar da kolay bir şey değil, Merlin." Merlin gülümsedi ve dudaklarını Arthur'un dudaklarına sürttü.
"Bizi düşün. Güzel anları düşünmeye çalış."
Prens gözlerini kapattı ve nefes aldı. Merlin ilk kez saçlarını okşadı. Arthur, Merlin bunu yaptığında kendini çok huzurlu hissetmişti. babasının azarlarından kaçmak için ormana gittikleri dönemi hatırladı. İlk kez sarılmalarını. İlk öpüştüklerini günü.
Arthur büyünün onu kucakladığını hissediyordu. Sanki hafif bir rüzgar vücudunu sarıyordu.
"Ah, Arthur. Başardın." Arthur gözlerini açtı. Merlin ona bakıyordu. "Ellerimize bak."
O başarmıştı. Sanki ellerinde sihir karıncalanıyordu. Arthur yeni bir duygu hissetti. Bu öncekinden daha vahşiydi.
"Senin hissettiğin şey benim büyüm. O seninkinden daha güçlü. Büyülerimiz birbirini kucaklıyor."
Arthur sevgilisine parlak gözlerle gülümsedi.
"Bu güzelmiş."
Merlin onu tekrar öptü. Tanrım, bu mutluluk muydu? Arthur her zaman mutluluğun sadece peri masallarında olduğunu düşünürdü. Bu mucizevi duyguyu hak ettiğini hiç düşünmemişti. Ama işte buradaydı. Dudakları büyücünün dudaklarıyla buluştuğunda üzüntüsü bir anda kayboldu.
"Hadi aşkım. Seni akşam yemeği için hazırlamamız gerekiyor."
Arthur yüzünü buruşturdu. Babası her ay soylulara akşam yemeği veriyordu ve bugün ne yazık ki bu yemeklerden birini veriyorlardı.
Arthur onlardan nefret ediyordu. Soylular Camelot halkını asla umursamayan bir avuç aptaldı sadece. Tek öncelikleri kendileriydi. Prens bu akşam yemeklerine gitmekten ve bu aptalları dinlemekten nefret ediyorlardı. Ama ne yazık ki başka bir seçeneği yoktu. Aksi halde babası onu döverdi.
"Tamam, aşkım."
Merlin onun acısını anlıyordu. Saçlarına bir öpücük kondurdu. "Orada seninle olacağım."
"Daha iyisin. Çünkü aklımı başında tutan tek kişi sensin." Her kelimeyi kastetmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/357739683-288-k949775.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enchanted To Meet You /Merthur
Фанфик*Çeviridir *Tamamlandıd *** Peki ya Arthur da sihir yapabilme yeteneğine sahip olsaydı? Ya bunu saklaması gerekiyorsa ve sanki bu da yetmezmiş gibi diğer bütün sihir kullanabilme yeteneği olan insanlarla arasında tuhaf bir büyü bağına sahip olsaydı...