Bölüm 23

26 9 0
                                    

"Gitme zamanı, efendim!" 

Leon seslendiğinde Arthur atını hazırlıyordu. Karanlık büyücüyle yüzleşmeye hazır değildi ama cesur olması gerekiyordu. Merlin'ini kurtarmak zorundaydı. Başka bir seçeneği yoktu. Arkasında birinin olduğunu hissettiğinde istemsizce geri çekildi. 

"Hey, hey, benim. Veda etmek için geldim." 

Bu Merlin'di. Güven verici bir gülümsemeyle ona bakıyordu. Hala endişeli görünüyordu ama eskisi gibi değildi. Sağ elinde bir şey tutuyordu. 

"İzin verirsen?" Arthur sevgilisinin neden izne ihtiyacı olduğunu anlamadı ama yine de başını salladı. Merlin boynuna uzandığında Arthur gözlerini kapattı ve ona doğru eğildi. Merlin'in dokunuşları onun için şifa iksirleri gibiydi. Kendisini daha iyi hissetmesini sağlıyorlardı. Tenine soğuk bir şey değdiğinde tısladı ve gözlerini açtı. Merlin ona bir kolye vermişti. Camda bir çiçekti. Sanki çimlerden koparılmamış gibi taze duruyordu. 

"Papatya mı?" 

"Sıcaklığı simgeliyor."

Arthur aşkına sorgulayıcı gözlerle baktığında Merlin gülümsedi ve şakağını öptü. 

"Büyüyle yapıldı. Büyümle seni soğuktan korumak için yaptım. Benden uzakta olduğunda titremeni ve üşümeni engelleyecek. Lütfen onu çıkarma. Seninle gelememe belki ama en azından küçük bir parçam seninle birlikte olabilir." 

Kalbi aşka dolu olduğundan patlamak üzereydi. Arthur buna alışık değildi, hiçbir zaman bu kadar sevilmemişti ama bunun bağımlısı da olabilirdi, bu konuda hiçbir şikayeti olmazdı. Elleri Merlin'in yüzünü nazikçe sardı. 

"Seni hak etmiyorum." 

"Kapa çeneni aptal, sen her şeyi hak ediyorsun." 

Arthur güldü ve aşkını öptü. 

"Yalnızca sen Merlin, yalnızca sen bana aynı anda hem iltifat hem de hakaret edebilirsin. Benim aptalım." 

"Ama bu aptalı seviyorsun." 

Prens, Merlin'in öpücüklerinin arasından gülümsedi. 

"Gerçekten de seviyorum." 

"Tanrım, birbirinize kızdığınızı biliyorum ama bu benim duygularımı incitiyor! Arthur, ben seni Merlin'den çalmaya çalışmadan önce git." 

Bu, elbette  ki Harlan'dı. Arthur her zaman Gwaine'in dünyadaki en utanmaz insan olduğunu düşünürdü ama Harlan bu konuda ondan çok ama çok daha kötüydü. 

"Peki ya dilini koparırsam?" Merlin terslediğinde Harlan sırıttı. 

"Buna cesaret edemezsin?" 

"Edemez miyim?" 

Merlin'in elinde bir ateş topu belirdiğinde Harlan da korkmuş görünen şövalyelerin arkasına geçti. Bu oldukça komik bir manzaraydı. 

"Hadi efendim, gidelim." 

Arthur, aşkını bir kez daha öptü ve Hunith'e sarıldı. 

"Oğlumun yanına sağ salim geri dön, seni çok seviyor." Hunith kulağına doğru fısıldadığında Arthur titrek bir gülümsemeyle karşılık verdi ve başını salladı. Onlara sarılmak istese de şövalyelerine ve Harlan'a veda ederek başını salladı. Bir daha dönemeyecekmiş gibi vedasını uzatmak istemedi. 

Ealdor'dan ayrıldılar. 

"Oradan ayrılmak zor geldi, değil mi?" 

"Hiçbir fikrin yok." 

Rahat bir sessizlik içinde atlarına bindiler. Büyücünün yaşadığı mağara Ealdor'dan pek uzakta değildi. Arthur ona yaklaşmaktan korkuyordu ama cesur olmaya çalıştı. Merlin için. Kendisi için. Krallığı için. Camelot'u özlemişti. 

"Efendim." 

Arthur Leon'a baktı. 

"Her şey düzelecek." 

Arthur titrek bir kahkaha attı. 

"Duymak istediğim şeyleri her zaman nasıl anlatabiliyorsun." 

"Birlikte büyüdük efendim, elbette sizi tanıyorum."

Leon'un yüzü üzgün ve ciddileşti. Arthur nedenini bilmiyordu. 

"Özür dilerim Arthur." 

Leon ona asla adıyla hitap etmemişti ve asla özür dilememişti çünkü özür dilemeye gerek yoktu. Arthur ona şaşkın bakışlar attı. 

"Ne için?" 

"Babanı durdurmuyorum. Biliyordum ama onu durduramadım. Denedim, yemine derim denedim ama-" 

"Leon. Biliyorum. Ne zaman babamla yalnız kalsam, hep sözünü kesiyordun. Bunun için teşekkür ederim." 

"Ama bu yeterli değildi-" Arthur onun cümlesini tamamlamasına izin vermedi. 

"Yeterliydi. Daha fazla ne yapabilirsin? İhanet suçundan idam edilirdin. Elinden gelenin en iyisini yaptın. Arkadaşım olduğun için şanslıydım." 

Leon'un gözleri doldu. Arthur onu daha önce hiç böyle görmemişti. Her zaman sakindi. Prens omzunu okşadı. 

"Hadi, geldik." 

Yere indi. 

"Beni dışarıda bekle."

"Seni onunla yalnız bırakmayacağım." 

"Sen yanımdayken konuşmayacak Dışarıda bekle, Leon. Kötü bir şey olursa gelebilirsin.  Lütfen." 

Leon isteksizce başını salladığında Arthur mağaradan içeriye doğru bir adım attı. Mağara beklenmedik derecede büyüktü. Hava da sıcaktı ama Arthur bu sıcaklığın kolyeden kaynaklanıp kaynaklanmadığından şüpheleniyordu. 

"Arthur Pendragon. Ben de seni bekliyordum." 

Enchanted To Meet You /MerthurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin