Soğuk. Arthur, çok soğuk olduğunu düşündü. Vücudu ağrıyordu, gözlerini zorlukla açtı. Odasındaydı ama nasıl geldiğini hatırlamıyordu. Hatırladığı son şey yere düştüğüydü.
"M-Merlin." Tiz sesiyle sevgilisine seslenmeye çalıştı. kendini çok üşüyormuş gibi hissediyordu. Battaniyeye sarılmaya çalıştı ama hala çok üşüyordu. kapı açıldığında umut dolu gözlerle başını kaldırdı. Gelen Merlin olmalıydı.
"Prenses? Tanrıya şükür ki uyandın."
Bu Gwaine'di. Arthur hayal kırıklığına uğramamaya çalışarak gülümsemeye çalıştı. Arkadaşı prense nazikçe sarıldı. Yaraları hala taze olduğunda Arthur canının yandığını hissetti. Gwaine bunu fark etti ve geri adım attı.
"bizi korkuttun. Gaius yaralarını tedavi etti ama bu oldukça zordu. Haftalarca yataktan çıkmaman gerekiyor. Kusura bakma ama bir süre bastonla yürümek zorunda da kalabilirsin. Ama endişelenme, eninde sonunda yine eskisi kadar iyi olacaksın. Ben seninle ilgileneceğim. Ah, Percival ve Leon onları davet etmeni bekliyorlar. Ben kaba olanım ve senin en iyi arkadaşınım, bu yüzden odana girmek için davet beklemek zorunda değilim."
Arthur, Gwaine'in gergin olduğunu görebiliyordu. Prens, arkadaşının ne zaman kaygılansa çok konuştuğunu biliyordu. Ama yine de gülümsedi ve hafifçe başını salladı. Gwaine'in çağrısı üzerine en iyi şövalyeleri odasına girdi.
"Efendim, uyanmışsınız." korkusuz olarak adlandırılan Leon bile gergin görünüyordu. Neler oluyordu böyle?
"Merlin nerede?"
Şövalyeleri panik dolu gözlerle birbirlerine baktılar. Ama tanrım kesin o baygınken Merlin'e bir şey olmuştu. Arthur ayağa kalkmaya çalıştı ama fena halde başarısız oldu.
"Hey, hey. Yataktan çıkmayacaksın, prenses. Dinlenmelisin."
"Merlin nerede, Gwaine? O iyi mi? Ona bir şey mi oldu?"
Gwaine ona cevap vermeyince Percival prensin yatağına yaklaştı.
"Efendim, Merlin gitti."
Arthur bir anlığına kalbinin durduğunu hissetti. Percival ne demek istiyordu? Nefes almaya çalıştı ama başaramadı. Titreyen elleriyle çarşafı tuttu.
"Seni aptal! Arthur, hayır. Öyle değil, ölmedi. Ealdor'a annesinin yanına geri döndü."
Leon onu sakinleştirmek için Arthur'un ellerini tuttu. Ama yine de Arthur'a bir anlam ifade etmiyordu. Merlin onu bu şekilde bırakmazdı. Merlin'in sevgilisinin o uyuyana kadar burada olacağını biliyordu. Ama en azından hala hayatta olduğunu öğrenmişti. Daha iyi nefes almaya başladı ama titremesi hala aynıydı.
"A-ama neden? Annesi iyi mi, bir şey mi oldu?"
"Hayır, prenses, hiçbir şey olmadı. Bize artık daha fazla dayanamayacağını söyledi ve gitti."
Arthur inanamayarak bir kahkaha attı. Gwaine şaka yapıyor olmalıydı. Ama arkadaşına baktığında ciddi görünüyordu. Leon ve Pericval'de gülmüyorlardı.
"Ciddi olamazsın. Merlin öyle biri değil. Veda etmeden bir bırakmazdı. O-o..." Hain gözleri yaşlarla doldu. "O bana aşık olduğunu söylemişti."
Şövalyelerin gözleri fal taşı gibi açıldı. Ancak Gwaine'in bakışları yumuşadı ve prensin yanına oturup kollarını ona doladı.
"Özür dilerim, Arthur. Ne olduğunu bilmiyorum, hiçbir şey söylemedi. Ama geri dönmeyecek."
Bu acıtmıştı. Arthur hiçbir zaman duygusal yaraların daha çok acıttığını düşünmemişti. Ama artık fiziksel acıyı hissedemiyordu. bunun yerine kalbi o kadar çok acıyordu ki Arthur ölüyormuş gibi hissetmişti.
"Arthur, oğlum. Sonunda uyandın." Gaius iksir şişeleriyle içeri girdi. Arthur, Gwaine'e daha çok yaslandı. O kadar çok üşümüştü ki sanki karda çırılçıplak uzanıyormuş gibi hissediyordu. Neden bu kadar soğuktu ki? Yorgun bir sesle mırıldandı.
"Merlin beni terk etti, Gaius. Uyanık olmamayı tercih ederim."
"Arthur!"
"Efendim, hayır."
Şövalyeleri ve Gaius endişe ve öfkeyle onun adını seslendiler ancak Arthur en yakın arkadaşından uzaklaşarak gözlerini kapattı.
"Dinlenmek istiyorum. Gidebilir misiniz? Şişeleri burada bırakabilirsin, Gaius."
Gaius bunu yapmadı. Gitmeden önce şişeleri Arthur'a içirdi. Gwaine onun alnını öptü ve fısıldadı.
Bir senin için buradayız. Ben her zaman senin yanındayım".
Merlin de ona aynı şeyi söylemişti ama bu onu gitmekten alıkoymamıştı. Ancak Arthur bunları yüksek sesle söylemedi. Sadece gözyaşlarını tutmaya çalıştı ve Merlin'i düşünmemeye çalıştı. Merlin'in sıcak sarılmalarını. Merlin'in güzel öpüşlerini. Titremeleri daha da kötüleşti ama Arthur, her rüyasında sevgilisi ölse bile yine de uyumayı başardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enchanted To Meet You /Merthur
Fanfic*Çeviridir *Tamamlandıd *** Peki ya Arthur da sihir yapabilme yeteneğine sahip olsaydı? Ya bunu saklaması gerekiyorsa ve sanki bu da yetmezmiş gibi diğer bütün sihir kullanabilme yeteneği olan insanlarla arasında tuhaf bir büyü bağına sahip olsaydı...