25

200 12 121
                                    

Tam 1 ay geçmişti mutlu aile tablosu yaşıyalı.

Seungmin annesi ve babasıyla o kadar mutluydu ki. Hiç bırakmak istemese de babası Yeonjun ile beraber tekrar Türkiye'ye dönecekti.

Seungmin hava alanında göz yaşı dökmekten kendini alı koyamıyordu.

Yıllar sonra kavuştuğu babası ve abisi şimdi yine uzaklara gidiyordu.

"Oğlum ağlama artık.. Seneye tekrar geleceğiz hem sen gelirsin bizim yanımıza. Avşar soda içeriz karşılıklı. Kız kulesine gideriz Bada'yı denize atma şakası yaparız."

Yaşlı adam biricik oğluna sarılırken moralini de düzeltmeye çalışıyordu.

Kulağına eğilip konuştu.

"Babasının biriciği. Bada senin ağlamanı görünce daha çok üzülüyor yapma böyle."

Seungmin son hıçkırığını bırakıp gözlerini hızlı bir şekilde sildi. Bada kırmızı çizgisiydi. Bir kaç adım arkasında babasının elini tutan küçük kız sabahtan beri huysuz ve mutsuzdu. Ağlamamak için kendini sıktığı çok belliydi.

Seungmin babasından uzaklaşıp Bada'nın yanına gitti.

"Anneciğim dedenle vedalaşın hadi."

Bada kafa sallayıp eğilmiş dedesine sarıldı.

"Seni çok özleyeceğim Seojun dede. Hıphızlı bitir işini olur mu?"

"Olur tabi torunların en güzeli. Sen iste ben Fatih Sultan Mehmet olup İstanbul'u fethederim. Yaşım biraz geç kalmış olabilir fakat unutma güzellik meleği sevgi her şeyin anahtarıdır."

Yaşlı adam torununa bu bir ay boyunca hep güzellik meleği demişti. Hem babasına hem de annesine benzeyen bu dünyalar güzeli kız yaşlı adamın güzellik meleğiydi.

Bada dedesinin yeni tıraş olmuş yanaklarından öptü ve dedesi de onu öptükten sonra annesinin yanına gitti.

Yaşlı adam vedalaşırken kimseye batmasın diye sakallarını kesmişti.

Seungmin kızının elini tutup eşinin koluna girdi. Annesi ve babasının sarılmasını izliyordu tebessümle.

Yeonjun ile çoktan vedalaşmışlardı.

Yaşlı adam ve Yeonjun beraber yürüyüp gözden kaybolduğunda geri kalanlar arabaya binip eve dönmüştü.

Saat akşam 9du. Seungmin ve Minho Bada'yı anneannesinin yanında bırakıp bahçeye çıkmışlardı.

Hava ısınıyordu bu yüzden ikili üzerlerine şal ya da hırka almamıştı.

Geniş salıncakta oturup siyah gökyüzünü izliyorlardı.

Adeta huzur kokan ortam Seungmin'in aklına gelen fikirle sarsılmıştı.

"Monopoly oynayalım!"

"Bebeğim saat çok geç değil mi?"

"Hadi lütfen! Annem de çok iyi oynar hem."

Minho eşinin gözlerine gelen uzun saçlarını çekip gülümsedi.

"Yenilirsen ağlamak yok?"

"Ağlayan sensin!" Deyip içeri koşmuştu küçük olan.

her şeyim/2MİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin