(Herkese yeniden selam! Umarım iyisinizdir, hep mutlu olun... Bölüme başlamadan önce oy vermeyi unutmayın lütfen. Fikirlerinizi yorumlarda belirtirseniz sevinirim. Umarım beğenirsiniz. Hatırlatmadan edemeyeceğim, final bölümü yaklaşıyor! Keyifli okumalar dilerim...)
_
☆Bölüm Şarkısı☆
-Mabel Matiz / Aşk Yok Olmaktır
-Murat Boz / Aşklarım Büyük Benden
-Murat Boz / Geri Dönüş Olsa
☆Medya: Rüya Işık☆
__
Mutluluk nedir? Duygusal olarak kendimizi çok iyi hissetmek mi? Hayır! Mutluluk bu kadarı ile sınırlı değildi. Mutluluk herkese göre farklıydı elbette.
Kimisini dostları, kimisini ailesi, kimisini sevdiği kişi, kimisini kendisi mutlu ederdi. Birşeye karşı çok sevinçli olmak mıydı? Memnun olmaktı belkide...
Belirli bir tanımı yoktu gözümde. Cümlelere sığmayacak bir kelimeydi benim için. Ailem bunca zaman beni fazla sıksada çok sevdikleri için koruma iç güdüsü olduğunu biliyordum. Onlar beni mutlu ediyordu. Aysu beni hep gülümsetirdi, onunla uzun süredir konuşmadığımı fark ettim. Ama her ne olursa olsun beni hep mutlu etmişti. Ve ben özellikle şuan çok mutluydum, garip duygular yaşıyordum. Şuan tam olarak ne olmuştu öyle?!
Rüzgâr beni öpmüştü gerçekten! Şaka mi gerçek mi? Şaka ise asla komik değil ama gerçek ise hayal denecek kadar güzeldi.
Ellerim göğüslerinin üstünde öylece kalmıştı, onunda bir eli belime dolanmıştı. Diğer eli ise ensemdeydi. Parmak uçları ile hafifçe saçlarımı okşuyordu. Uzun uzun öptükten sonra yavaşça geriye doğru çekildi. Nefes alış verişlerimiz normalin üstüne çıkmıştı. Rüzgâr öyle bir bakıyorduki...
Öyle güzel bakıyordu ki kalbim tekledi ve ufak bir ağrı hissettim. Geri çekilmişti ama hala bir eli belimde bir eli ensemde saçlarımın arasındaydı.
"Şuan ne yaptığımı sorgulama Rüya. Bende bilmiyorum ve inan çok heyecanlıyım."
Konuşurken nefesi kesiliyordu. Onu ilk kez böyle görmüştüm, bu benide şaşkına uğratmıştı. Gözleri tekrar dudaklarıma doğru kaydı. İçten içe kendime gülerken bir yandan da acayip bir heyecan içinde çok mutluydum.
Anlık gelen cesaretle ben ona doğru yaklaştım. Artık bundan sonra yaptığım hiç birşey normal olmayacaktı, biliyordum. Hayatım zaten berbattı bundan sonrası güzel geçmeliydi.
Yavaş yavaş yaklaşarak hafifçe dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Sanırım çıldırmıştık.
Bir elim ile yanağına uzanıp avuç içimi yanağına yasladım ve hafif hafif okşamaya başladım.
Kalp atışlarım resmen zirve yapmıştı! Yaptığım hiç birşey yanlış gelmiyordu bana. Ben hayatını doğru düzgün yaşayamayacak bir genç kızdım. Bundan sonrası güzel olmalıydı.
Düşüncelere daldığım sırada aklıma gelen şey ile hemen geri çekildim. Rüzgâr şaşkın bir şekilde ne olduğunu anlamak istercesine yüzüme bakıyordu. Nefes alışverişi epey bi hızlanmıştı, göğsü hararetle inip kalkıyordu. Kendine çeki düzen verdikten sonra konuştu:
"Rüya ne oluyor? Bir sorun mu var?"
Yaptığım hata ile gözlerim dolmaya ve hatta yanmaya başladı. Ben bunu bunca zaman nasıl düşünmeden hareket etmiştim?! Bunu ona nasıl yapabilirdim? Neden bunca zaman fark etmedim?
Kendime olan kızgınlığım git gide büyürken gözümden bir damla yaş aktı. Ben onu da iğrenç dünyamın oyununa sokmuştum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaralı Nefes
Teen Fiction"Her geldiğinde ağacın bir dalına fulâr bağla. Bende geldiğini anlayayım. Haber alamazsam iyi olduğunu anlayayım." ... Ve ben ilk fulârımı ağaca bağladım... _ (KITAP KAPAK TASARIMI: @efiahopia Çok teşekkür ederim kendisine. Ellerine sağlık.)