18 'Çukurdan ayrılış

209 19 68
                                    

{Bölüm smut içerir}

16. Bölümdeki şiirin devamı ~

--------------------------------------------------------------------------

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Me yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun

--------------------------------------------------------------------------

Cumali abi o gece bizde kalmayı tercih etti. Çünkü gidecek yeri yoktu. Anladığım kadarıyla Koçovalıların henüz Cumali abinin çıktığından haberleri yoktu. Medet misafir odasını ayarlayıp yanımıza geldi. Cumali abi Salih karşı karşıya oturmuş kahvelerini yudumlarken bende tekli koltuğa cenin pozisyonunda oturmuş şömineyi izliyordum. Ateşi izlerken uykum geldiği için gözlerim kapanmak üzereydi. Daha fazla şömineye bakmayıp Cumali ve Salihe döndüm. Oturuşumu düzeltip masanın üzerindeki portakal suyumu alıp içtim.

"Gizem sen Emmi'nin kızı mısın gerçekten" deyince Cumali abiye baktım. Bardağı masaya bırakırken başımı olumlu anlamda salladım.

"Aranız iyi mi bari"

"Yani.. şu sıralar pek görüşemiyoruz onunla, arada gitmek istesemde gidemiyorum maalesef, mahalle güvenli değil şimdilik"

Salihe baktığımda başını hafif salladı ve Cumaliye baktı.
"Karakuzular mahallede fink atıyor, en son Yamaç plan kuruyordu onlara karşı, yoksa çukur elden gidecek"

"Çukur gitmez oğlum, çukur kalır biz gideriz"

"E abi bizde gitmeyelim, çukur bizim- yani sizin değil mi nereye gidiyorsunuz çukuru bırakıp durup çukuru, çukurun insanını korumak varken neden gidesiniz" boguk çıkan sesiyle konuşmuştu ona baktığımda gözlerinin hafif dolduğunu görmüştüm.

"O öyle olmuyo işte Salih, bak şimdi " elindeki kahveyi masaya bıraktı ve tespihini avcunun içine alıp oturuşunu düzeltti.

"Çukuru bazen korumak öyle elinde silahı düşmana doğrultmayla olmuyor aslan parçası, bazen korumak için gitmek gerekir, gerekirse çukurun insanı bile çeker gider bizi yanlız bırakır ama sırf korumak için canı pahasına herşeyi yaparlar"

İç çekip yüzümü avcumun içine aldım. Daha sonra boş gözlerle Cumaliye baktım.
"Abi gerekirse gidilir diyosun da, bı şeyi atlıyorsun"

"Neymiş o?"
Tek kaşını kaldırıp bana bakmaya başladı.

"Gittiğinizde çukurun başına bir iş gelirse? Kim ne yapabilir?"

Sorduğum soruyla donup kalmıştı. Yüz ifadesi değişmiş boş bi bakış atmaya başlamıştı. Başını kaldırıp Salihe baktı.

"Bu kız gazeteciydi demi?"

Salih gülümseyip başını olumlu anlamda salladı.

"Allah sana sabır versin, ben bu sorulara dayanamıyorsam sen napacan çok merak ediyorum doğrusu" hepimiz gülünce Cumali abi birden ayağa kalktı.

"Erken kalkan yol alırmış, Salih sende yat uyu erkenden kalk sabah unutma bak bi yere uğrıycaz"

"Tamam abi sen merak etme "

İçimizden Biri // ÇUKUR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin