Asya'yı kolundan tutarak dışarı sürükledi Bora. Evin kapısını açtığı anda karşı komşunun çocukları ile karşılaştı. Bu sene altıncı sınıfa geçen Eren ve ondan iki yaş büyük abisi Kerim... İkisinin de yüzü bembeyazdı. Evde onlardan başka dört kişi daha vardı ve hepsi donup kalmıştı. Neye uğradıklarını şaşırmıştı çocuklar. Yardım istemek için dışarı çıkmışlardı ama komşu çocuklarını da aynı dertten muzdarip görünce donakalmışlardı.
"Sakin olun." dedi Bora apartman merdivenlerinden yukarı doğru bakarken. Üst katlardan çığlıklar ve ağlama sesleri geliyordu. Sîma'nın iyi olup olmadığını kontrol etmek istiyordu ama yaşadıkları şok yüzünden bembeyaz olmuş zemin kat kardeşlerini yalnız bırakmaya çekiniyordu. Üstelik Asya da yanındaydı ve üst katların onun için ne kadar güvenli olduğunu kestiremiyordu. Korkudan amaçsızca koşuşturan diğer çocuklar yüzünden yaralanabilirdi.
"Babamı çağırmalıyım." dedi Kerim sesi titreyerek. Ağlamak üzereydi ama yaşadıkları şok nedeniyle göz yaşları henüz akmıyordu. Kardeşini bileğinden tutuyordu ama bunu, onu korumak için mi yoksa ondan cesaret almak için mi yaptığını bilmiyordu. Babaları o sırada evde değildi. Karşı binada oturan amcasına bir konuda yardım etmek için gitmişti. Amacası ve o, her şeyi düzeltebilirlerdi. Onları bulup her şeyi anlatmak zorundaydı.
"Bekle." dedi Bora yavaşça. Üst kattan gelen sesler azalmaya başlamıştı. Merdivenlere yakınlaştı ve yukarı doğru bakmaya başladı. "Oradakiler! Sizler iyi misiniz?"
"Bora!" diye bir çığlık geldi yukarıdan. Sîma'nın sesiydi. Genç kız ağlayarak merdivenlerden aşağı koşuyordu. "Bora neler oluyor böyle?"
Bora hiç düşünmeden Asya'yı kucağına aldı ve merdivenleri ikişer ikişer çıkmaya başladı. Herkesin, özellikle Sîma'nın iyi olduğundan emin olması gerekiyordu.
"Babanlar!" diye sordu merakla Sîma. "Onlar iyi mi?" Birinci kata geldiğinde arkadaşını gördü ve nefes nefese kalarak olduğu yerde durdu.
Bora başını olumsuz anlamda salladı. Hızla etrafını kontrol etti. Birinci katın koridorundaydılar. O kattaki iki evin kapısı da kapalıydı ama diğer katlardan birkaç çocuk ağlaya ağlaya aşağı iniyordu. "Bütün evlerde durum aynı mı?" diye sordu Bora tüm çocuklara sırayla bakarken.
Üçüncü kat sakinlerinden Eymen, kız kardeşinin elini tutarak aşağı iniyordu. Meryem korkudan bembeyaz olmuştu. Eymen ise sürekli ağlıyordu. Onlarla aynı katta yaşayan ikizler, Yeliz ve Filiz'in gözleri de kıpkırmızıydı. O kadar korkmuşlardı ki diğerleri ne yapıyorsa aynı şeyi yapıyorlardı. Hiçbir şey düşünemez hale gelmişlerdi.
"Bizim evdekilerin hepsi taş gibi Bora abi." diye ortaya çıktı dördüncü katta oturan Yiğit. "Dedem tuvaletini yaparken donmuş hem de." Elini ağzına götürerek gülmesini bastırmaya çalışıyordu. Diğer çocuklar ona eleştiren gözlerle bakınca kendisine çekidüzen verdi. Herkesin neden o kadar korktuğunu anlayamıyordu. Aileleri değişik bir hastalığa yakalanmış olmalıydı. Hiçbiri ölmüş değildi sonuçta. Yoksa öyle miydi? Ölseler yere düşerlerdi ama öyle değil mi? Düşmediklerine göre ölmemişlerdi.
"Saçmalama Yiğit!" diye çıkıştı Eren. Yiğit'e oldu olası katlanamazdı. İkisi de on iki yaşındaydı ve bir süre aynı okula gitmişlerdi ama hiçbir zaman anlaşamamışlardı. Yiğit'in saflığı Eren'i çok sinirlendiriyordu. "Böyle bir hastalık biliyor musun sen?" diye sordu öfkeyle.
"Koronayı da bilmiyorduk ama oldu!" diye hırlayarak karşılık verdi Yiğit. Bora tek eliyle tutmasa, Eren ile kavgaya tutuşacaktı ama neyse ki engel olmuştu. Çünkü her kavgalarında Eren'den dayak yiyordu Yiğit. Yine de ona kafa tutmadan yapamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
- 18
FantasyAniden değişti her şey! Dünya büyükler için durdu ve çocukların kendi başlarının çaresine bakmaları gerekti! Tehlike ise içlerindeydi! Korkularında! Korktukları ne varsa... Başlarına gelecekti!