Diğerleri de saatlerce hayal ettikleri şeylerin oluşması için beklediler ama sonuç hüsran oldu. Asya ve Ayfer'in başarısından başka kimse yeni bir heyecan yaratamadı. Üstelik bütün çocuklar yorgun düşmüşlerdi ve karınları da giderek acıkıyordu. Apartmandaki evlerde bulabildikleri her şeyi yemeyi denemelerine rağmen, hiçbir besini midelerinde tutamıyorlardı.
"Uyumak zorundayız." dedi Bora, diğerlerindeki hayal kırıklığı nedeniyle oluşan ümitsizliği fark edince. Eğer dinlenebilirlerse, yapmaya çalıştıkları şeyi denemeye devam edebilirlerdi. Belki de zinde bir kafa ile daha başarılı olurlardı. Bu dünyanın saçmalıklarına ayak uydurabilmek için ellerinden geldiği kadar konsantre olmaları lazımdı. Bu yüzden de mutlaka uyumalılardı.
"Ben dev peluş ayımın üstünde uyumak istiyorum o zaman." dedi Asya abisine yalvaran gözlerle bakarak. "Sen de benimle beraber yatar mısın?"
Bora kendisinin uyumayacağını, onları ve sokağı gözleyeceğini söyledi. Diğerleri onun da dinlenmesi gerektiğini defalarca söylese de, birinin nöbet tutmasının önemli olduğunda diretti. İlk nöbeti de kendisi tutacaktı. Eğer çok yorgun düşerse, gün içerisinde onlar ayaktayken uyuyabilirdi. Özellikle Sîma bu fikri hiç beğenmemesine rağmen, daha fazla üstelemedi ve diğerleri ile beraber uyumak için hazırlanmaya başldı.
Düşünmeye ihtiyacı vardı Bora'nın. Kulaklıklarını tekrar ait oldukları yerlere yerleştirmeden önce, dev peluş ayının üzerine çıkan Asya ve Sîma'yı gülümseyerek izledi. Kocaman ama sevimli bir canavarın tam karnının üstüne yatmışlardı. Sîma, eliyle ayıcığın karnındaki pamukları kabartarak başını koyabileceği bir alan yarattı ve aynı şeyi Asya için de tekrarlamaya başladı.
Meryem ve Ayfer de birbirlerine ufak bir bakış attıktan sonra, ayıcığın bacakları arasına yerleştiler. Yiğit ve Eren ise kendilerine uyumak için daha erkeksi bir alan arama telaşına düştüler. Başka odaya gitmeyi ikisi de istemediği için, ayıcığın birkaç metre karşısında duran koltuklara serildiler. Bora herkesin sakinleşmesini ve gözlerini kapamasını bekledikten sonra, müziğini tekrar kulağına yerleştirdi ve düşünmeye başladı.
🎵 Tepki, Ceza - Yak 🎵
Sokak hâlâ aynıydı. Dört yaratık da apartmanlarından sadece birkaç metre uzaklaşacak kadar ilerledikten sonra, aniden geri dönüyor ve tam ters istikamette aynı mesafede ilerliyorlardı. Bekledikleri biri vardı sanki. Bora kendilerini gördükleri için böyle davrandıklarını düşündü önce ama o şeyler, Eymen ve Filiz'i de görmüşlerdi. Onların bulunduğu apartmana yaklaşsalar bile asıl amaçlarının kendi binaları olduğuna emindi Bora. Kendi binalarının önünden adla uzaklaşmıyorlardı. Tüm dikkatlerini apartman kapısına vermiş gibi görünüyorlardı. Bu da içlerinden birini bekledikleri anlamına geliyordu. Muhtemelen, onların atası olan o ilk yaratığı ortadan kaldıran Eren'di hedefleri. Eren'i yakalamak, belki de ondan öç almak istiyorlardı.
Çaresiz kalmıştı Bora. Ne yapacağını, herkesi bu çılgınlıktan kurtarmanın yolunu nasıl bulacağını bilmiyordu. İlk amacı yemek yemek olmalıydı. Herkesi doyurmaya yetmese bile en azından açlıklarını bastırabilecek bir şeyler bulmak zorundaydı. Ama nasıl?
Dikkatle sokağı izlerken, belki de ev içinde olan şeyleri yiyemedikleri aklına geldi. Dışarıda olan yiyecekler belki bu çılgınlığa dahil değildi. "Nazif..." diye mırıldandı kendi kendine. Onların mahallesine gitmelilerdi. Orada bir sürü müstakil ev vardı ve bir çoğununun bahçesinde bir şeyler yetiştiriliyordu. Marul, lahana, soğan... Ne olduğu umurunda bile değildi. Bunu denemek zorundaydı ama nasıl? Dışarıdaki yaratıklar, evlerinin önünde her saniye volta atarken, bunu nasıl başaracaklardı? Nasıl?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
- 18
FantasyAniden değişti her şey! Dünya büyükler için durdu ve çocukların kendi başlarının çaresine bakmaları gerekti! Tehlike ise içlerindeydi! Korkularında! Korktukları ne varsa... Başlarına gelecekti!