5

168 14 80
                                    

Eymen dış kapıyı tutarak Bora'yı izliyordu. Genç adam sürekli Kerim'e sesleniyordu ama sokakta hiçbir hareketlilik yoktu. Kafası karışmıştı Eymen'in. Onu apartmana girerken görmüştü ama belki de kendisi aşağı bakmıyorken tekrar dışarı çıkmıştı çocuk. Bora da aynı şekilde düşünüyordu ve fazla uzaklaşmasa da sokağın her ucuna doğru sürekli bağırıyordu.

"Bizim binaya dönmüş olamaz mı?" diye sordu Filiz, Eymen'in arkasından sokağa bakarken. İkisi beraber dışarı çıktılar ve kendi binalarındaki pencerelere dikkatle baktılar. Sîma ya da Ayfer'den hiçbir iz yoktu. İkisi de içeride başka şeylerle uğraşıyor olmalıydı. Belki de Kerim oraya geri dönmüştü. Başına yine garip bir olay gelmişti ve hızla kaçmıştı. Diğerleri de onu sakinleştirmeye çalışıyor olmalıydı. Bu olasılığı kontrol etmek için kendi apartmanlarına doğru koştular ama aniden kapı açılıp Yiğit ile Eren yaka paça dışarı fırlayınca şaşırıp kaldılar.

Eren önce, yiğit de onun arkasından kaldırıma düştü ve birbirlerine yine vurmaya başladılar. Evin içinde başlayan kavga, sokakta da devam ediyordu. Üzerlerindeki kıyafetler yırtılmıştı ama çocuklar hâlâ sakinleşmemişlerdi. Yiğit sürekli küfür ederek Eren'i tutmaya çalışıyordu, o ise diğerini yerlerde sürükleyerek ilerliyordu. "Bırak beni beyinsiz! Ağzını burnunu kırdırtacaksın bana!" Eren tüm gücüyle Yiğit'i savurdu. Cılız yapılı çocuk, Eymen ve Filiz'in ayaklarının önüne kadar yerde sürüklendi ama pes etmeye niyeti yoktu. Ayağa kalkıp tekrar Eren'e saldıracağı sırada, Eymen'in güçlü kolları tarafından sarmalandı.

"N'oluyor lan orda?" diye bağırdı Bora, olup biteni fark ettiği anda. Bildiği tüm küfürleri sıralayarak koşmaya başladı ve önce Yiğit'e sonra da Eren'e tokat attı. Eymen ve Filiz onu engellemeye çalıştılar ama başaramadılar. Bora öfkeden çıldırmak üzereydi. Önce Kerim sonra da o ikisi, onlardan istediği gibi apartmanda Sîmaların yanında kalmamışlardı. Üstelik Kerim denen gerizekalının nerede olduğunu dahi bilmiyorlardı. Küçük çocuklara avazı çıktığı kadar bağırarak, Kerim'in bir umut kendi binalarına geri dönüp dönmediğini sordu.

"Hayır gelmedi! Sizin olduğunuz binaya gitti ve bu andavallar, beni abimin peşinden göndermedi!" diye karşılık verdi Eren. Sinirden gözleri dolmuştu ama yine de ağlamamak için kendisini tutuyordu. Bora'nın attığı tokat umurunda bile değildi. Sadece abisinin peşinden gitmek istemişti ama kendi binalarındaki büyük kızlar yüzünden bunu yapamamıştı. Üstelik abisi de ortalıklarda yoktu.

Eymen sağ kolunu çocuğun boynuna dolayarak ondan sakinleşmesini istedi. Abisi dışarıda bir yerde olmalıydı. Belki de yardım istemek için yolun aşağısına doğru gitmişti. Tüm sokağı aramadan, yakındaki ve uzaktaki tüm binaları kontrol etmeden endişelenmeye gerek yoktu.

"Eymen haklı." Yeliz'in sesiydi bu. Karşı binanın kapısından endişeyle onlara doğru bakıyordu. "Ufaklıkları çıkardık o evden. Ben Ayça'nın yanında kalıp ona yardım edeyim. Sizler de Kerim'i arayın."

"Nasıl çıkardınız?" diye sordu Filiz ikiz kardeşinin gözlerine merakla bakarak.

Yeliz dudaklarını ısırdı ve "Daha önce olduğu gibi." dedi. "Çocuklardan evin içinde anahtarı aramalarını istedik ve birkaç saniye sonra kapının önündeki anahtarı fark ettik" Birkaç saniye sessizce bekledikten sonra devam etti. "Orda öylece duruyordu ve hiçbirimiz onu daha önce göremedik."

"Neyse ne..." diye kestirip attı Bora ve sokağın ortasında hızla yürümeye başladı. "Yiğit! Sen benimle bu tarafa gel! Eymen, Filiz ve Eren de sokağın diğer tarafına doğru ilerlerler. Sesiniz kısılana kadar bağırın ama hiçbir binaya girmeye kalkmayın sakın."

Filiz ikiz kardeşine baktı ve Bora'nın emir veren konuşmasından ne kadar nefret ettiğini ona göstermek için gözlerini yavaşça devirerek derin bir nefes aldı. Yeliz ona elleri ile işretler yaparak haklı olduğunu belirtti ama ondan sakin kalmasını istedi. Her zamanki Bora'ydı karşılarındaki. Onun öfkesinde mantık aramanın anlamı yoktu.

- 18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin