"Onlar!" diye bağırdı Asya. Sürekli arkasına dönüp annesi ile babasına bakıyordu. "Onlar hareket ettiler! Gözleri açık değildi ama etrafta koşturarak bağırıyorlardı."
Sîma Esila'yı evin içine bıraktıktan sonra Asya'nın karşısına geçti ve önünde eğilerek küçük kızı omuzlarından tuttu. "Size zarar vermeye kalktılar mı?" diye sordu merakla. Asıl önemli olan buydu. Yaşadıkları onca çılgınlık varken, donup kalan yetişkinlerin tekrar hareketlenmesi umurunda bile değildi.
O sırada Ayfer de karşısına gelmişti ve 'hayır' anlamında başını sallıyordu. Yaşadıkları şeyleri anlatabilmek için etrafında yazı yazabileceği aletler aradı ama korkuyla her şeyi üst katlarda bırakmıştı. Çaresizlik içinde dudaklarını oynatarak anlamsız sesler çıkardı.
Araya giren Asya da olumsuz anlamda başını salladı. Heyecandan sürekli nefesi kesiliyordu ama yine de olan biten her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatmaya çalışıyordu.
Her şey aniden olmuştu. Pencereden dışarıdaki yaratık yığınını ve Sîmaları izlerken, onların eve geldiklerini görmüşlerdi. İçeri girmek istediklerini anlayınca apartman boşluğuna çıkarak hızla merdivenlerden aşağı koşmuşlardı. Aniden tüm katlarda çığlıklar ve gür sesli bağırışlar duymaya başlamışlardı. Ayfer Asya'yı kucağına alarak merdivenlerde birkaç saniye beklemişti ve zihninde sürekli konuşmaya başlamıştı. Asya'ya sürekli onları duyup duymadığını sormuştu. Binadaki herkes, tüm yetişkinler, bir şeye yalvarıyordu. Onlardan uzak durmasını istiyorlardı. Kendilerine zarar vermemesini istiyor, daha fazla dayanamayacaklarını haykırıyorlardı.
"Benim duyduğum sadece bağırışlarıydı!" dedi Asya karşısındaki genç kızın gözlerinin içine bakarak. "Sonra annemi ve babamı gördüm. Evimizden dışarı çıkmışlardı ama ikisi de acı içinde kıvranıyorlardı. Çığlık atarak bazen ayağa kalkıp koşuyor bazen de yerde kendi kendilerine sürünüyorlardı."
Sîma küçük kızın gözlerinden akan yaşları sildi ve ona sıkıca sarıldı. Bakışlarını etraftaki hareketsiz yetişkin bedenlerine çevirdi. O haykırışları kendisi de duymuştu. Kapıyı açıp içeri adımını attığı anda tüm apartman haykırışlarla dolmuştu. Sebebi kendisi olabilir miydi? Belki de yanında getirdiği küçük çocuktu sorun. Hiçbir şeyden emin değildi. Tek bildiği; kapı içerden açılınca her şey sona ermişti.
"Aniden tekrar durdular!" diye devam etti Asya. "Neden hareket ettiklerini de, neden durduklarını da anlamadık!"
"Benim bir tahminim var tatlım." dedi Sîma ve hem Asya'yı hem de Esila'yı elinden tutarak üst katlara götürdü. Cam kenarına geçip dışarıdaki çılgınlığa baktı. Tüm sokak yaratıklarla doluydu. Bora ve diğerleri kendilerine bir yol oluşturmuşlardı ve emin adımlarla otomobil içerisinde mahsur kalan çocuğa doğru gidiyorlardı.
"Seni artık neden duyamıyorum Sîma abla?" diye sordu Asya o sırada. "Ayfer ablayı rahatlıkla duyabiliyorum." Eli ile kulaklarını işaret ediyordu. Bir süredir Sîma ile olan bağlantıları kopmuştu ve ilk başta onun öldüğünü sanıp dehşete düşmüşlerdi. Sokakta, daha doğrusu havada onu gördüklerinde sevinçten havaya uçmuşlardı.
"Sanırım başka bir binaya girdiğim için oldu." dedi Sîma. Göz ucu ile tekrar pencereden dışarı baktı ve Boralar için endişe etmeye başladı. Eskisine göre çok yavaş ilerliyorlardı. Üstelik İdil denen o kız da artık yerde duruyordu. Kanatları yerli yerindeydi ama uçmasını engelleyen bir sorunu olduğuna emindi Sîma. Dört genç de yan yana durarak birbirinden destek alıyordu. Yaratıklar yanlarına yaklaşamıyordu ama çok yakında içlerinden bazılarının bir delilik yaparak saldıraya geçeceği anlaşılabiliyordu.
Ayfer'i iki küçük kızla beraber bırakma fikri aklından geçmeye başladı Sîma'nın ama onlara bir şey söyleyemiyordu. Yine de hiçbir şey yapmadan oradan sadece izlemek istemiyordu. Aniden omzuna değen el ile irkildi ve Ayfer'in başını olumlu anlamda salladığını gördü. Genç kız bir şeyler söylemeye çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
- 18
FantasyAniden değişti her şey! Dünya büyükler için durdu ve çocukların kendi başlarının çaresine bakmaları gerekti! Tehlike ise içlerindeydi! Korkularında! Korktukları ne varsa... Başlarına gelecekti!