17+8

21 3 29
                                    

"Bu çok bariz değil mi?" diye sordu İdil alayla. Bora'nın ve Sîma'nın başlarına gelen sorunu kendi başlarına çözemeyip ondan yardım istemelerinin keyfini çıkartmak istiyordu.

"Aklına gelen her ne ise söyle hemen!" Yaratıkların üçü de aynı anda konuşmuştu ve üçünden çıkan ses de Bora'ya aitti. Bunu da ilk kez başarmıştı ve yine öfkelendiği için olduğunu düşünüyordu. Köpeğin sırtına yerleştirdiği diğer iki yaratık ve hareketsiz bedeni ile bir dakikadan kısa sürede kendi binalarının önüne varabilmişti. Sîma da onu uçan atı ile takip etmişti.  Evin önüne geldikleri anda, hem Asya, Eymen ve Ayfer hem de Ayça ve İdil karşılıklı iki binanın kapısını açmışlardı. Karşılarına çıkan manzaraya inanamayan gözlerle bakarken, Bora'nın sesi ile içleri rahatlamıştı. Başlarına gelen şeyleri hızla anlatan Bora, bir an önce içinde bulunduğu durumdan kurtulmanın yolunu öğrenmek istiyordu. İdil'in alaylı sözleri ise iyice delirmesine neden oluyordu. "Senin keyfini bekleyemem!"

"Hey hey hey!" diye bağırarak karşı çıktı İdil. "Bana kükreme bakalım yaratıkların efendisi! Ben sokmadın seni bu hale."

Sîma atından aşağı atlayarak binanın önüne geldi ve İdil'in tam karşısına geçti. "Neymiş şu kolay çözüm? Söyle artık. Evet ikimizin de aklına gelmedi bu durumdan Bora'yı nasıl kurtaracağımız." Yüzünü buruştup İdil'in keyifli suratını izleyerek devam etti. "Bunu duymak seni bir süre mutlu eder bence."

İdil gülümsedi. Sîma'nın gücünün hâlâ dorukta olduğunu görebiliyordu ama yine de kendisine ihtiyaç duymuştu. Yeni dünya düzenininde kahinlik yapabilen tek kişi hâlâ kendisiydi. " Çok basit." diye söze başladı alayla. "Tabii ki bu yaratıkların kaynağını bir yapının içine sokarak." dedi sırıtarak. "Bu kadar basit bir şeyi nasıl düşünemediniz aklım almıyor?"

"Nazif'i bir eve mi sokmalıyız yani?" diye sordu Bora. Haklıydı İdil. Bu kadar basit bir şeyi nasıl düşünememişlerdi. Binaların içindeki yetişkinlerden gri duman sızmıyordu. Yaratıkların kaynağı sadece dışarıdakilerdi. Nazif'i bir eve sokarak ondan sızan yaratıkları yok edebilirlerdi.

"Peki sence bu Bora'ya hiç zarar vermez mi?" diye sordu Sîma. Cevabı kendisi de biliyordu. Vermezdi. Yaratıkları yok etmeyeceklerdi aslında. Onları hiç var olmamış hale getireceklerdi.

İdil sadece gülümsemekle yetinirken, Bora bir soru daha sorma ihtiyacı hissetti. "Onun yerine ben binadan içeri girsem. Bu da aramızdaki bağı yok etmez mi?"

"Dene istersen." dedi İdil kollarını göğsünde kavuştururken. "Bakalım canavarlardan mı kurtulacaksın, yoksa kendini karanlığın içinde mi bulacaksın?"

"Bedenim orada kalacak ama yaratıklarla olan bağım devam edecek." dedi Bora. Bu kez sadece köpeğin ağzından konuşmuştu. Onlar üzerindeki kontrolünü nasıl arttırdığını çok daha iyi anlıyordu artık. Duyguları sayesinde başarıyordu. Daha önce öfkesi sayesinde kontrol kurabilmişken şimdi de hayal kırıklığı işine yarıyordu. Öğretmen ve korkunç kızı sabit tutarken, köpeğin ağzından konuştu. "İşe yaramayacak."

"Aslına bakarsan senin yerine bu köpek ile yola devam etmeyi daha çok isterim sanırım Bora." diyerek kikirdedi İdil.

"Senin yanına da ancak böyle bir it yakışır zaten!" diye karşılık verdi Bora. İdil kendisine sırıtarak bakmaya devam ederken, Bora da onun dikkatini çekeceğini düşündüğü diğer şeylere geçti. "Gelirken yolda başka çocuklarla karşılaştım. Bizden çok daha fazla şey biliyor gibi görünüyorlardı."

İdil aniden ciddileşti ve "Ne gibi?" diye sordu. Sîma, Ayça ve hatta karşı binada duran Asya, Eymen ve Ayfer de dikkatle Bora ve yaratıkların söyleyeceklerini dinliyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 01 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

- 18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin