scene fifteen: son çekim

898 87 28
                                    

KAYIT: SAHNE AŞK!

♪ yalın, cumhuriyet

Arabanın içerisini saran sessizliği bozan radyoda açtığım şarkılardan biri olmuşken bir de bitirmiş olmama rağmen hâlâ inatla içmeye çalıştığım çilekli sütün kutusunun ezilme sesiydi.

Artık kemirmekten beter olan pipeti dişlerimin arasından çıkardığımda, "Asil," diye mırıldanıp, onun yoldaki dikkatini iki parçaya bölerek birini bana vermesini sağlamıştım.

"Ne oldu?" Sesim istemsizce durgun çıkmıştı, bunu fark etmiş olmalıydı ki, kaşları çatılmıştı.

"Çok sıkıldım. Niye konuşmuyorsun bir şey?"

"Çünkü sus dedin?"

Ofladım. Evet, tam olarak bunu yapmıştım. Çünkü sütlerden birini içtiği için ona yalandan trip atmaya başlamıştım, kendini açıklamaya çalıştığındaysa sus konuşma hiç diyerek konuşmamasını söylemiştim.

"Her dediğimi yapacaksan oho," dedim son harfi uzatarak. "Konuş. Sohbet et, sıkılıyorum."

"Saçlarını ne yapacaksın? Sarı çok yakışıyordu. Neden değişiyorsun?" Saçlarımın rengi aslında açık kahverengi tonlarında bir renkti, sık sık saç rengimi değişir olmuşken uzun bir süredir sarı saçlarla takılıyordum.

"Çakma sarışın diyorlardı," diye dalga geçtiğimde Asil bunu ciddiye almıştı. Kaşlarını çatması bunu anlamam için yeterliydi. "Sıkıldım sarı saçlarımdan, o yüzden. Mavili morlu bir şeyler yapmak istiyorum."

"Çilek yemekten çileğe döneceksin, uyumlu olsun diye kırmızı yap."

Göz devirdim. "Aman ne komik! Çok seviyorum. Niye anlamıyorsunuz?"

"Bu kadar çok mu bağlısın sevdiğin şeylere?"

Başımı salladım hızlıca. "Sen değil misin?" Asil'in yol üzerinde olan dikkati o an bana doğru kaydığında aralanan dudakları arasından birkaç kelime firar etti.

"Bağlıyımdır," dedi gözlerini tekrar yola çevirirken. "Çok fazla hem de."

O an içimden bir ses benden bahsediyor olduğunu söylüyor, kalbimin ayarlarını bozmaya başlıyordu.

Derin bir nefes aldım, başka bir şey diyemedim. Aklımın ucundan herhangi bir kelimenin geçmemesi suskunluğuma neden olduğundan Asil'in bir konu açmasını bekledim ancak onun da bir süre sessiz kalmasıyla üzerine gitmemiştim.

Çekimin olduğu eve ulaşmıştık. Asil arabasını kırmızı bir arabanın yanına park ettiği sırada camdan dışarıya bakıyor, set çalışanlarını görebiliyordum. O an bir gerçeğin farkına varmamla gerginlik usulca kanıma karışıp bedenime yayılmıştı.

Asil'le magazinleri süslüyorduk.

"Bize garip garip bakmazlar değil mi?" Ona bundan rahatsız olduğumu ve olacağımı belli etmek istemiyordum ama sesimden ve surat ifademden Asil'in bunu anlamaması için aptal olması gerekirdi.

Kaşlarını sertçe çatarken, "Niye garip garip bakacaklarmış?" diye sordu. Cevabını zaten biliyor olduğundan hiçbir şey demedim. "Dera, bizim aramızdakiler bizden başka kimseyi ilgilendirmez. Hiç kimsenin düşüncesini önemsememeyi öğrenmelisin. Senin hayatın bu, sadece seni ilgilendirir. Bizim ilişkimiz de sadece bizi ilgilendirir."

Göğüs kafesimin koruduğu kalbime dert diye koyduğum şey, derin bir iç çekmeme neden olurken gözlerimi onun gözlerinde tutamadığımdan bakışlarımı kaçırmış, tırnaklarımdaki mavi renk ojelere düşürmüştüm.

KAYIT: SAHNE AŞK!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin