scene nineteen: ansızın

724 76 17
                                    

KAYIT: SAHNE AŞK!


sena şener, teni tenime

Ödül töreni sonrasında kendimizi her ne kadar karşı çıksak da, Asil benimle vakit geçirmek istediğinden karşı çıkmıştı, kendimizi şimdi bir masa arkasında ikizim Pera'yla Burak'ın atışmasını izlerken bulmuştuk.

Asil'in artık sabırsızlıktan bayılmasına birkaç dakika kalmıştı. Yeterince morali bozulmuşken bir de üzerine en nefret ettiği şey yaşanıyor, başkalarının atışmalarına şahitlik ediyordu. İki yakın arkadaşının kavga etmesi ayrı sorunken kavgalarının saçmalığı ayrı bir şeydi.

"Burak Pera'dan mı hoşlanıyor?"

Asil kulağına nefesimi vererek sorduğum soruyla beraber irkildiğinde yorgun bakan kahverengi gözleri ağır bir şekilde üzerime çevrildi.

Attığı garip bakışlarla bile sesini duyurmadan ne alaka diye sormuş olduğunda omuz silktim. "Ne ya? Niye bu kadar rahatsız oldu yan masadaki adamın Pera'ya bakıp durmasından o zaman?" Asil'in gözleri kısa bir an yan masaya kaymış, daha sonraysa kaşları sertçe çatılmıştı.

"Pera bekar bir kız, sen bakma o tarafa."

Afalladım. Gerçekten takıldığı nokta yan masadaki o adama bakmış olmam mıydı? "Şu an konumuz bu mu?" Başını sallamasıyla göz devirdim. "Evli değilim ben de, bekarım. Hatırlatırım."

Asil kaşlarını biraz daha çok çattığında sol elini gözlerimin hizasında tutmuş, dört parmağını avuçlarına doğru indirerek serçe parmağını göstermişti. Parmaklarım incecik olduğundan yüzük onun sadece serçe parmağına uygundu.

"Nişanladım ya bizi yavrum?"

Bakışlarım kısılırken, "He canım he," diye homurdanmadan edememiştim. "Sence bu nişanlanmak mı oluyor? Geçirmişsin parmağına yüzüğümü. Nişanladımmış! Olmuyor o işler öyle."

"Valla çok erken düşüncelerine girmeyeceğini bilsem direkt tektaş alırdım ya da alyans falan. O zamana kadar bununla idare edeceğim."

Kalbimden yayılan bir his beni dumura uğrattığında birkaç saniye suratına alık alık baktım. "İlla bir yüzük taşımak zorundasın yani?" diye sordum merakla.

"Yüzük, bileklik, kolye. Hiçbiri fark etmez. Bizi hatırlatacak her şeye tamamım." Dudaklarıma yayılan tebessüm Asil'in de gülümsemesine neden oldu.

"Sana ne?" Pera'nın bağırışıyla irkildiğimde bakışlarım Asil'in üzerinden onlara doğru kaydı. Pera elinde tuttuğu bıçağı Burak'a doğru yöneltmişti, gördüğüm bu manzara karşısında şaşıp kalırken, "Allah belanı vermesin senin," dedi Asil sabır dilenircesine nefesini verirken. Kime dediğini anlayamamıştım.

Sakince ayağa kalktı ve eli onlara doğru uzandı. Pera'nın elinden bıçağı aldığı gibi Pera'nın gözleri onu buldu. "Şu arkadaşına söyle de defolsun gitsin, sinirlerimi bozuyor," diye homurdandı.

Burak alayla güldü. "En azından hislerimiz karşılıklı."

"Allah aşkına olmasın," diye sızlandı Pera. Kaşlarım çatıldı. "Seninle nefret konusunda bile aynı hisler içerisinde olmak istemiyorum." Ne ara Pera'nın bu kadar nefretini kazanmıştı bilmiyorum. Gariplerdi.

"Ölmüyorum sana, Pera. Çok bekleme."

"Ne bekleyeceğim seni ya?" Dudakları arasından sertçe nefesini verirken gözlerini onun üzerinden çekti. "Zehir zıkkım ettin yediğim yemeği de gerçekten!"

KAYIT: SAHNE AŞK!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin