scene sixteen: teklif

904 88 33
                                    

KAYIT:SAHNE AŞK!

skapova, neden bu kadar güzelsin

Kestiğim pastanın bir dilimini yiyip bitirişimin ardından ikinci bir dilimi de tabağıma bırakmıştım. O esnada gözlerimi çok kısa bir an Asil'in tabağına kaydırdım, pastasını yemediğini görerek kaşlarımı çattığımda elimdeki tabağı bıraktım ve yavaşça ona yaklaştım.

Tabağındaki çatalı elime alıp pastaya batırmamla Asil'in dikkati üzerime çevrildi. "Sevmedin mi?" diye sorarken çatalı dudaklarına yaklaştırdım. Asil'in dudaklarını aralaması yeterli bir cevap oldu. "Benim yedirmemi mi bekliyordun? Bebek misin sen?"

"Dalmışım," diye mırıldandı. "Annemle konuştum ya, aklım biraz onda kaldı. Ablam da endişeli, endişesi bana geçiyor anında."

Tam olarak ne olduğunu anlayamasam da annesinin küçük bir rahatsızlığı vardı ve Asil annesiyle ilgilenebilmek için uzun bir süredir şehirden ayrılmıştı. Geri dönmüş olsa bile aklı hâlâ annesindeydi. Ablası vardı bir de, eşi uzakta olduğundan çocuğuyla günlerini geçiriyordu. O gidememişti annesinin yanına, bu yüzden Asil yalnız başına gitmişti.

"Ciddi bir sorun yok demiştin. Kendinizi korkutup kötü çağırmayın."

"Kötü bir şey olmaması iyi bir şey olduğunu da göstermiyor maalesef," dedi mırıltıyla. "Babamla da konuştum. O da bir sorun yok diyor ama aklım kalıyor yine de."

"Anlıyorum seni. Sonuçta annen, canının yanmasına bile üzülüyorsun." Başını salladı. "Ama sen yine de iyi şeyleri düşün ki iyi şeyler gerçekleşsin. Senin yanındayım ben ama ablanın yanında kimse yok, sen de onun yanında olmuş ol."

Gülümsedi ve yavaşça bana doğru yaklaşıp dudaklarını yanağıma bastırdı. "İyi ki de yanımdasın, güzelim." Gülümsedim.

O da benim yanımda olmuştu sonuçta birkaç saat önce. Sözlerinde haklıydı, garip olan şu ki bunları kendime çok söylesem de yapamıyordum. Ama onun söylemesiyle farklıydı sanki.

"Anneni ziyarete gidecek misin tekrardan?"

Başını salladı. "Babam işlerini hallet öyle gel dedi, ne zaman olur bilmiyorum."

"Seninle gelmemi istersen gelirim." Bir anda dudaklarımın arasından firar eden kelimelerim ona ulaştığında Asil afalladı, o sormadan, "Gelirim seninle," diye devam ettim. "İstersen yani. Yalnız olmak istemezsen."

"İsterim gelmeni," dedi şaşkınlığından hâlâ kurtulmamışken. "Ama yalnız olmamak için değil, yanımda olman için isterim. Yanımda olmanı istiyorum hep, Dera. Çok özlüyorum senden uzak kalınca. Nasıl senelerdir uzak yaşıyorum, aklım almıyor."

İnsan birine alışmaya başladığında artık bu alışkanlık korkutucu olmaya başlıyordu. Alışkanlık bağlılığa dönüşürdü, bağlılıksa korkutucuydu. Ama korkmamayı seçtim bu defa. Birine bağlanacaksam eğer bu kişinin Asil olmasını istedim.

"Her an yanındayım çünkü, alıştın," dedim mırıldanarak. Asil güldü keyifle. "Biraz uzaklaşsak mı acaba?" Tamamen ona sataşmak için kurduğum cümle karşısında Asil kaşlarını çatarak, "Ne uzaklaşması?" diye yükseldi. "Yeni kavuştum ya ne uzaklaşması? Saçmalama."

"Alışkanlığın sınırını oluşturmamız gerek yoksa bir saat yanında olmasam özlersin beni." Gülmemek ve ciddiyetimi korumak için büyük bir çaba sarf ediyordum.

"Zaten özlüyorum?"

Güldüm, çabam boşuna çıktı. "İki dakika ciddiye al beni, ciddi söylüyorum. Her gün her gün beni görürsen alışırsın, bir gün göremesen delirirsin. O yüzden her gün görmemelisin."

KAYIT: SAHNE AŞK!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin