Kafamda herhangi bir plan yapmadan ana yola varmıştım bile. Yürüyordum. Herhangi bir arabayı alarak konumumu ifşa etme riskine giremezdim.
Ekiple geçirdiğim vakitten çok keyif aldığımı kendime inkar edemiyordum. Bundan sonra kendine dürüst olma zamanıydı zaten. Arkadaşlarımın yanımızda olmasından ve evden çıkmama günlerinde olsak bile eğlenceli bir ekiple olmaktan çok mutluydum. Beste'nin varlığı bile beni oyalamıştı.
Kendime itiraf etmem gereken son bir şey daha vardı ve yola çıkma cesaretini gösteren bir Miray bunu da inkar etmemeliydi. Güney'den hoşlanıyordum. Onu görünce vücudum hem ısınıyor hem buz kesiyordu. Güney hayal gibi biriydi. Koyu kumral dağınık saçlarından ellerimi geçirmemek ve yapılı omuzlarının arasına kıvrılıp uyumamak için kendimi çok zor tutmuştum. Yanımdan her geçişinde kokusu tüm hücrelerimi hipnotize etmişti. Onun hakkında daha fazla şey bilmek istemiştim. Ama olmadı.
Yaşadığım ani farkındalığın etkisiyle gözlerim doldu ama elimin tersiyle nemlenen gözlerimi siliverdim. Artık yola çıkmıştım, düşünmenin alemi yoktu. Hem bunu zaten bir yandan da Güney'in iyiliği için yapıyordum. Ben hayatından çıkarsam Onurcan ona kafayı daha az takardı. Benim konumum da belli olmayacağı için Onurcan benim için daha az risk oluştururdu.
Gitmek benim için sorun değildi. Zaten kök salmaya hazır olmadığımı biliyordum. Aklımın bir köşesinde hep imkanım ve vaktim varken gitmek vardı. Zaten üniversiteyi neden Türkiye'de okuyordum ki...
Telaşımın zirvesinde o evden uzaklaşmaya çalışırken telefonum titredi. Arayan Güney'di.
"Miray, Neredesin? Seni hiçbir yerde bulamıyorum."
"Gidiyorum Güney."
"Ne demek gidiyorum, ne saçmalıyorsun Miray? Olduğun yeri söyle hemen seni almaya geliyorum."
"Hayır! Artık benim kurallarım geçerli. Bana kendi kurallarını dayatmaya çalışma Güney. Gidiyorum! Buradan uzaklaşmam lazım. Senden, Onurcan'dan ve tüm bu sorunlardan uzaklaşmam lazım!"
"Miray, lütfen beni dinle. Birlikte bir çözüm bulacağız. Nereye gideceksin Allah aşkına olduğun yeri söyler misin bana?"
"Güney! Lütfen beni dinler misin? Onurcan sorununu şimdi çözsek bile hayatlarımız zehir olacak. Özellikle senin hayatın daha da mahvolacak. Bunu hak etmiyorsun. Bana gelince... Onurcan sorunu çözülse de beni burada bekleyen hiç bir şey yok. Lütfen, beni artık arama. Bırak yoluma gideyim ve kendime yeniden bir hayat inşa edeyim."
Son cümlelerimden sonra telefonun ucunda gergin bir sessizlik oldu. Güney sinirlenmişti. Her şeyi kontrol etmeye ve isteklerini dayatmaya alışkın bir alfa erkeği gibi davranmasının önündeki tek engel bendim. Sinirlenmesi tabii ki normaldi.
"Her şeyi düzeltecektim. Sen mutlu olana kadar, senin gülümsemeni görene kadar çabalayacaktım." dedi yılmış bir ses tonuyla.
"Güney, neden bu kadar umursuyorsun ki? Kendini abim gibi falan gördüğünün farkındayım ama ben seni öyle görmüyorum. Artık vazgeç bu kontrol manyaklığından. Ben kendi başımın çaresine bakabilirim." dedim.
"Miray, sen hiç bir şeyin farkında değilsin. Eğer istediğin gitmekse tamam o zaman git. Seni rahat bırakacağım. Sadece şunu bilmeni istiyorum, benim için çok özelsin. Her zaman öyleydin."
"Biliyorum Güney... Sen de benim için çok özelsin ama sanırım aynı şeyden bahsetmiyoruz. Ben... Sana karşı hissetmemem gereken şeyler hissediyorum ve bu durum beni daha çok utandırıyor ve daha çok korkutuyor."
"Miray, lütfe..."
Söyleyeceklerinin devamını dinlemeden telefonumu tamamen kapattım. Yeterince utanmıştım. Hoşlandığım adamın bana biraz daha abilik taslamasına dayanamayacaktım. Yeterince küçük düşmüştüm. Güney, benim için ulaşılmaz birisiydi. Bu duygularımdan kurtulana kadar gidecektim. Daha uzağa, ve daha uzun bir araya ihtiyacım vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güney'in Misafiri
Literatura FemininaGüney'le Miray... Hayatları boyunca beraberlerdi, büyüyüp daha da yan yana gelmek zorunda kalana kadar başlarına geleceklerin farkında değillerdi. ....... "Lütfen durur musun rahatsız ediyorsun," derken kalçalarımın iki yanını saran rahatsız edici e...