3.Bölüm

12.5K 579 58
                                    

Bölüm düzenlenmiştir.

   Dakikalar saatleri kovalarken genç kız sonu gelmeyecekmiş gibi devam eden uzun yolculuklarını düşünüyordu. Büyük, siyah bir arabanın içinde uzun bir yolculuk yapıyorlardı ve bu durum onu tedirgin etmeye yetiyordu. Aynı zamanda geçtikleri yolların en azından bir kısmını ezberlemeye çalışmakla birlikte kaçmayı başardığı sırada ne tarafa doğru gideceğini de hesaplamaya çalışıyordu. Bu da o sonu gelmeyen yolları izlerken vaktin geçmesini sağlıyordu. Kafasında planlar kuruyordu kurmasına ama sonuçlarını düşünmekten de kendini alamıyordu. İki ihtimal vardı; ya bu tutsak halden kurtulup, özgürlüğün o güvenli kollarına koşacaktı ya da katil onu yakalayıp yaptığının bedelini canıyla ödetecekti. Genç kız birinci seçeneği düşünmek istiyordu ama biliyordu ki böylesine görkemli bir eve ve arabaya sahip bir adamdan koşarak kaçamazdı. Kaçmayı başarsa bile elbet bulunurdu. Zengin ve güçlü biri olduğu kanaatine vardığı o katil onu cehennemin en kuytu köşesine girse bile hiç zorlanmadan bulabilirdi, bunu biliyordu. Yinede belki birini görür, ona yaşadıklarını kısaca anlatır ve kurtulmayı beklerdi. Korkuyla dolu küçük zihni bunu umut ediyordu. Onu bu iki haftadır canlı tutan umudundan vazgeçmeyi ise reddediyordu. Genç kız umut denizinin serin sularında zihnini dinlendirirken içinde bulundukları araba büyük bir deponun önünde durdu. Önce Jordan'ın kapısı açıldı. Ardından genç kızın kapısı açıldı ve iri yapılı bir adam onu kolundan tutup arabadan çıkardı. Jordan önde o ve yanındaki adam arkada karşılarındaki depoya doğru ilerliyorlardı. Elena orada ne aradıklarını düşünüyordu. Aklında senaryolar dönüp dururken genç adam büyük, paslı demir kapının açılması için adamlarına işaret vermişti. Kapı açıldı. Jordan içeriye doğru adım attı; Elena'da yanındaki iri yapılı adam tarafından deponun içine sürüklendi. Elena burada ne yapacaklarını düşünmekten deliye dönmektense nasıl kaçacağını düşünmeye odaklanmıştı. Fakat yanındaki onu sürükleyen adam bunu imkansız hale getirmekle kalmıyor genç kızın içindeki umut ışığını da yok ediyordu. Bu detaya takılı bir halde sürüklenmeye devam ederken deponun içinde bir çığlık sesi yankılandı. Genç kız olduğu yerde durup gözlerini etrafta gezdirdi. Hiçbir şey yoktu, bomboştu. Fakat önlerinde bir kapı daha vardı. Sesin oradan geldiğini düşündü. İçeri girdiklerinde ise tahmini doğru çıktı. Karşısında yüzü kanlar içinde olan, sandalyeye bağlı o adamı görünce küçük kalbi olanlara dayanamadı. Önce bir korku nidası yükseldi dudaklarının arasından. Başka bir kurbanına doğru yürüyen katil ise o acıdan zevk aldığını ifade eden gülümsemesini yüzünden eksik etmiyordu. Katil başka bir kurbanına yaklaştı ve önündeki sandalyeye oturup, kurbanının gözlerinin içine baktı. Çünkü biliyordu ki onlara hükmetmenin tek yolu gözlerinin içine korkusuzca bakıp, itaat etmesini sağlamaktı. İtaat etmeyen ise ölürdü. Kurallar bu kadar açık ve netti.
   Genç adam kurbanının gözlerinin içine bakmaya devam ederken genç kıza sözlerini yöneltti: ''İtaat etmeyeceğini söylemiştin ya bu karşımdaki adam da öyle dedi.'' Sözlerinin ardından başını Elena'ya doğru çevirdi. Tek kaşını kaldırıp kızın tepkisini izledi. Korkunun bedenini hatta ruhunu ele geçirdiğini düşünen genç kız ise tek kelime etmeden katili izliyordu ve artık biliyordu; o merhamet duygusundan yoksun biriydi. Bunu düşünen zihni Jordan'ın sözlerine karşılık veremeden yenik düştü. Önce zihni bu acımasızlık karşısında diz çöktü. Ardından genç kızın minik bedeni deponun soğuk yerine doğru usulca düştü. Jordan ise bu manzaraya bakıp sadece ''Aptal'' demekle yetindi.

   Saatler süren derin bir uykunun ardından kendine gelen Elena korkuyla gözlerini açtı. Başlangıçta nerede olduğunu yadırgasa da gördüğü o güzel rüyanın içinde olmadığını anlaması uzun zamanını almadı. Annesinin, babasının ve küçük kardeşi Tommy'nin içinde bulunduğu huzur, mutluluk dolu bir rüya... Fakat artık o hayal âleminden çok uzakta, gerçeğin içindeydi. Hiç olmak istemediği o kâbusa tekrar dönmüştü. Gözlerini açar açmaz gördüğü ilk kişi de kâbusunun esas sahibiydi. Korkuyla geri çekilmesi katili olacak olanın hoşuna gitmişti. Bu yüzden genç kızın korkusunu arttırmak adına ona doğru bir adım daha attı. Düşündüğü gibi genç kız küçük yatakta gidebileceği en uç noktaya gitti ve korkuyla katilin gözlerinin içine baktı. Tek kelime etmeden baktığı o gözler onun cehennemi, azap vereni ve korkularının sahibiydi. Yeryüzündeki cehennemi yaşatan o gözlerin sahibi ise ürkütücü ses tonuyla konuşup genç kızın yüreğine biraz daha korku salmakta kararlıydı. ''İstediklerimi yapmayacağını söylemiştin ve ben de sana olacakları gösterdim. Senin üstünde uygulamadığım o acı dolu yöntemlerin sonucunu görmek bile yere yığılmana sebep olduysa ya üstünde denemeye kalkarsam neler olur küçük kız?'' Bu sorunun cevabını bilmek dahi istemedi Elena. Üstelik cevap da vermek istemedi. Aklında dönüp duran bir soruyu yöneltti katile. Cevabını bildiği halde o soruyu sorup, emin olmak istedi. Alacağı cevap ölümünün başlangıcı olacaktı. ''Sen... Sadist misin?'' Bu soru Jordan'ı güldürdü. Ama cevap vermekten geri durmadı: ''Evet, küçük kız. Ben insanların acısından zevk alan, onlara bu dünyadaki gerçek acıyı yaşatırken izlemekten hoşlanan bir sadistim ve sen bu sadiste karşı ufak cesaret kırıntılarıyla karşı geldin. Dikkatli olmalısın.'' Genç kız aldığı cevap karşısında korkuyla bakmaktan çekinmedi. Zaten o telaş, korku ve üzüntü karışımı duygu gözlerine yansımaktan hiç geri durmamıştı. Katilin gözlerinde ise bir ateş vardı. Koru yüksek bu ateş tüm şehri alev aldırabilecek kadar büyük, içine çektiği insanı acılar karmasına sürükleyecek kadar yoğundu ve genç kız o gözlerin derinliğine girmeye başladığı andan itibaren orada can vereceğini biliyordu.

*Eğer bu yazıyı Wattpad harici bir yerde okuyorsan kötü amaçlı yazılım saldırısı riskinde olabilirsin. Eğer hikayeyi orijinal halinde ve güvenli bir şekilde okumak istiyorsan Wattpad'de @tansutzl isimli profilden ücretsiz okuyabilirsin. Teşekkür ederim. 

TUTSAK (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin