15.Bölüm

4.5K 242 22
                                    

Bölüm düzenlenmiştir.

   Jordan, karşısındaki adama baktı. Onu yetiştiren, eğiten ve belki de bugünlere gelebilmesini sağlayan o adama uzun uzun baktı. O adamın son cümlesinden sonra oda ölüm sessizliğine bürünmüştü; ikisi de tek kelime etmeden birbirlerine bakıyorlardı. Şeytan ondan ruhunu istediğini söylemişti ve öyle de yapacaktı. Belki kolay bir şekilde olmayacaktı ama işin sonunda istediğini alacaktı. Çünkü o, sonucu ne olursa olsun istediğini alırdı.

   Şeytan için Jordan'ın ruhu demek onun her şeyi geride bırakması ve tekrardan kendine itaat etmesi demekti. Jordan da o cümlenin ne anlama geldiğini çok iyi biliyordu; Samuel'ın yanında yer aldığı sıralarda bu cümleleri birkaç kişiye daha söylediğine şahit olmuştu ve sonunda o kişilerin hepsi Şeytan'a itaat etmiş, günü geldiğinde artık bu yükü kaldıramayıp intihar etmişlerdi. O, böyle biriydi. Bir insanın ruhunu isterse o kişiye kendi hayatına son verene kadar acımasızca görevler verir, onu delirtir ve çökmüş psikolojisiyle hayatını sonlandırmasını izlerdi. Jordan bunları düşündükçe tedirgin oldu. Bir daha asla onun emrinde çalışmayacağına dair kendine söz vermişti. Üstelik şartlar şimdi oldukça farklıydı. Jordan artık onun kölesi olamayacak kadar güçlüydü. Hükmedilen değil, hükmedendi. Bu gerçekle o sözlere bir karşılık vermesi gerektiğini düşünüp, konuştu. ''Bu isteğin asla gerçekleşmeyecek. Karşında artık bir sözünle titreyen bir Jordan değil, yer altı dünyasının efendisi var. Sana bir daha asla itaat etmeyeceğim, bunu bilmen gerekirdi.'' Samuel duyduğu cümleler karşısında yüzüne alaycı bir ifade yerleştirdi. Elbette ki karşısındaki adamın kendi eğittiği adamdan çok farklı biri olduğunu biliyordu ama bu, onu yer altı dünyasındaki egemenliğini tekrar kazanmaya çalışmasından alıkoyamayacaktı. Gerekirse savaşacak, kan dökecek, eskisinden daha acımasız olacaktı ama yeniden herkesin korktuğu, çekindiği o adam olacaktı. Bu sözlerini dile getirmekten de çekinmedi. ''Bu sözlerinle benimle savaşmayı kabul ettiğini anlıyorum. İşin sonunda kan dökülecek Garcia, senin de bunu bilmen gerekirdi.'' Jordan güldü ve cevap verdi. ''Ben başından beri savaşıyor ve kan dökmekten çekinmiyorum.'' Samuel yaslandığı yerden öne doğru eğildi ve Jordan'ın gözlerinin tam içine, en derinine baktı. Karşısındaki insana korku vermek istediğinde yaptığı hareketlerden biriydi bu ve Jordan bu hareketini de bildiği için bakışlarından etkilenmemişti. ''Yenileceksin.'' Dedi Samuel. Tek bir kelimeyi söylerken bile ses tonunda insanın kanını donduracak bir soğukluk vardı ama bu Jordan'ı etkilememişti bile. Sözlerine çok geçmeden cevap verdi: ''O kelimeyi geride bırakalı uzun zaman oldu.'' Samuel sözlerine böylesine cesur bir karşılık beklemiyordu. Etrafındaki herkesin onun karşısında korkudan titremesine alışkın biri olarak afallamıştı ama bunu belli etmeden sözlerine devam etti: ''Sözlerin cesaret dolu fakat ruhun öyle demiyor Garcia. Gözlerinin içine baktığımda acılı, öfkeli ve hırslı bir ruh görüyorum. Seni yakan, kavuran ama asla öldürmeyen, acı veren bir ruh... Bunun bir sonu gelmediğini de görebiliyorum. Unutma, etrafındaki hiçbir insana benzemiyorum. Çünkü hiçbiri sadece gözlerine bakarak tüm ruhunu okuyup, seni alt edemez.'' Jordan onun bu numarasını da biliyordu. Samuel insanların yüzlerine dikkatlice baktığında onlar hakkında birçok şeyi hisseder, görürdü. Bunu ise yine düşmanlarının üzerinde dener ve onları korkuturdu. Fakat Jordan'da işe yaramamıştı çünkü Jordan Samuel'ın bütün numaralarını biliyordu. Bu yüzden o sözlerine karşılık tek yaptığı şey göz devirmek olmuştu. ''Süslü cümlelerinle aklımı karıştırıp, beni korkutamazsın. Her numaranı biliyorum ve bunların hiçbiri artık ben de işe yaramıyor. Söylediğim gibi karşında eski Jordan yok.'' Samuel onun sözlerine aldırış etmeden sözlerine devam etti. ''Bu acına son vereceğim Garcia. Bu işin sonunda seni diri diri yakacağım ve ruhunu huzura kavuşturacağım.'' Jordan bu sözler üzerine güldü. Biliyordu ki kendisinin bir ruhu yoktu, o gün Mia onu terk ettiğinde ruhunu da alıp götürmüştü. Bu düşüncesini sözlerine yansıttı. ''Benim o gün ruhumun öldüğünü unutuyorsun.'' Samuel usulca başını iki yana sallayarak bu sözleri onaylamadığını belirtti ve ekledi: ''Ölen şey ruhun değil, kalbindi. Ruhun ise intikam ateşiyle alev almış bir durumda. Sönmesi ise mümkün değil.'' Jordan sözlerine karşılık vermekte gecikmedi.''Bu ateşin seni de yakacağından şüphen olmasın o halde. Çünkü intikam alınması gereken bir tek sen kaldın Morin, bir tek sen.'' Samuel bu sözlerden sonra keyiflenmişti. En sevdiği şeylerden biri de rakibiyle böyle iddialı cümleler kullanarak konuşmaktı. Genelde sonrasında hep yenen taraf kendisi oluyordu ve söylenen sözleri karşısındakine hatırlatıyordu. Bunun keyfi ise paha biçilemezdi. Sözlerine keyifle devam etti Samuel: ''Hiçbir ateşin beni yakamayacağını biliyorsun Garcia.'' Jordan çok geçmeden bu sözlere karşılık verdi: ''Bu ateş ikimizi birden öyle bir yakacak ki Samuel küllerimizi dahi bulamayacaklar. Her şeyi ve herkesi içine katıp yükselecek, alevlenecek ve bu işin sonunda bu ülkeden iki kişi de gidecek.'' Samuel bu sözleri birkaç saniye tarttı. Daha önce kimseye karşı yenilmemiş olması yine yenilmeyeceği düşüncesini beraberinde getiriyordu. Bu düşünceyle söylenen sözlere karşılık verdi: ''Sadece bir kişi Garcia, sadece bir kişi...'' Jordan onaylamazca başını salladı ve ekledi: ''Giden kişinin yanında diğerini de götüreceğini çok iyi biliyorsun.'' Samuel onaylarcasına başını salladıktan sonra ekledi: ''Biliyorum ama ölü olan birini bir daha öldürmen mümkün değil, bunu da sen biliyorsun.'' Samuel bu sözlerinden sonra usulca oturduğu yerden kalktı. Jordan'ın yanından geçerken gözlerinin içine baktı. Bakışları kor bir alevi andırıyordu. Kısa süreli bakışmanın ardından Samuel evden çıkmadan önce konuştu: ''Yakında tekrardan görüşeceğiz Jordan.'' Dedikten sonra evi terk etti. Jordan ise bu sözlerin doğru olduğunu biliyordu. Samuel o kapıdan çıktığı an aralarındaki savaş başlamıştı ve ikisi yakında yine görüşeceklerdi.

TUTSAK (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin