4. bölüm

9.2K 469 15
                                    

Kuduz kafeste benden köşe bucak kaçıyordu, en sonunda sağ kroşemi yiyip kafesin zincirlerine çarpıp yere serildi. Bana korkuyla bakıyordu şimdi, hakemi hiçe sayıp onu kolundan tutup ayağa kaldırdım.

Yok öyle bir yumrukla yatıp kalkmamak, onun daha yiyecek çok yumruğu vardı bu gece. İki yumruk da kaburgalarına salladım, ben gülümsedikçe o daha çok korkuyordu.

İlk yumruğunu salladığında kolunun iç tarafını sertçe yumrukladım, bu kadar hızlı olduğumu bilmedikleri için şaşırmıştı. Hızını alamayıp kafesin zincirlerine çarptı, yumruklarımı indirip ona sertçe yürüdüm.

İzleyiciler ıslık ve tezahüratla ortamı inletiyordu. Zincirlere tutunan Kuduz'u peş peşe yumruklamaya başladım, kollarını yüzüne siper etmişti ve karnı boştaydı.

Sol yumruğumla kırılan kaburgasını hissettim, acıyla inleyerek yere çöktü. O an izleyicilerin arasında o genci gördüm, siyah bol bir elbise giyiyordu. Dantellerle kaplı elbisesi harikaydı, dudakları kıvrıldı ve arkasını döndü.

Kuduz'a en sert yumruğumu yollayıp nakavt ettiğim gibi kafesten fırladım. İnsanlar benim önümden yol açarak çekilirken gözlerim deli gibi onu arıyordu.

Bir anda kaybolmuştu sanki, heryere baksam da yoktu. Nereye kaybolmuştu bu, ona dokunamamıştım bile. Etraftaki insanlar korkuyla sağa sola kaçışırken sinirle oflayıp kafese geri döndüm.

Kuduz hala baygın yerde yatıyordu, saçlarından tutup kaldırdığımda ayıldı. Kulağına eĝilip fısıldarken hiç kıpırdamıyordu.

"Bundan sonra her salı seni bu kafeste sikeceğim Kuduz, hem de aynı bu sertlikte. Beni şişlemeye çalışmak neymiş, benden saklanmak ne demekmiş göreceksin. Kaburgan bir haftada iyileşsin diye dua et."

Yutkunup yenilgiyle başını salladı, onu yere doğru fırlattığımda hakem nakavt olduğunu duyurdu ve millet alkışlamaya başladı. Duşa girip patronun odasına yürüdüm, aynı şekilde dolarlarımı alıp çantama koydum.

"Her salı Kuduz'u yaz, elinde tut onu. Yoksa kafese seni sokarım, adamların ve silahların sikimde olmaz." Kafasıyla onaylayıp ayağa kalktı, o kafese yürürken kapıya yöneldim ve korumaya avcumu uzattım.

Bana dokunmadan anahtarı avcuma bıraktı, arabaya binince Cengiz'i aradım. Yine ilk çalışta açmıştı.

"O genç buradaydı, kim olduğunu bulamadın mı?" Sinirli sesimle bir süre sessizce durdu ve hafif bir sesle cevap verdi.

"Abi, bütün kameraları kontrol ettim. Hiç birinde net bir görüntüsü yok, her seferinde birisinin arkasında kalmış. Yüzünü tarayamadığımız için bulamıyoruz." Sinirle küfrettim, onu istiyordum işte.

"Daha sıkı ara, her anı kontrol et. En kısa sürede bul onu."

"Tamam abi." Dediği gibi telefonu kapattım.

İlk kez bir maçtan sonra daha da sinirli hale gelmiştim. Takıntılı bir insan olduğumu biliyordum ama bunu hiç bir zaman bir insanı takıntı yapacak kadar büyütmemiştim.

Belki de onun bana dokunması hoşuma gittiği için yapıyorumdur bunu, onu bu yüzden mi takıntı haline getiriyordum?

Normalde şuan otelde bir fahişeyi altıma almış olurdum ama notu aklıma geldikçe vazgeçiyordum. Ya gerçekten birisiyle olduğum için bir daha onu göremezsem?

Bunu göze alamazdım, özellikle bu kadar sinirliyken ve o hissi yeniden tatmak için can atarken olmazdı.

Beni neden bu kadar zorladığını bilmiyordum ama her saniye daha da psikopatlaşıyordum. Aklıma onu yatağa bağlayıp, gitmesine asla izin vermediğim görüntüler doluyordu.

Bu görüntülerde, bağlı olmasına rağmen beni delirten yine o oluyordu. Yatağıma uzanmış onu hayal ederken sertleşen uzvuma sinirli bir bakış yolladım.

Elime tükürüp sertçe kavrarken bal gözleri gözümün önüne geldi. Yüzümde oluşan tembel gülümsemeyle kendimi çekmeye başladım, otuz yaşımda ilk kez kendimi çektiğime kimse inanmasa da bu ilkti.

Her zaman beni tatmin etmeye hevesli birileri olduğu için hiç elime gerek duymamıştım. Birisini düşünerek kendimi çekmek saçma gelse de şuan sanki onun ellerindeymiş gibi zevk alıyordum. Diğer elimi toplarıma atıp onun yaptığı gibi yavaşça sağdım ve adını bile bilmediğim gencin hayaliyle kendi ellerime boşaldım....

Knockout Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin