18. bölüm

3.8K 325 43
                                    

Mekandaki kalabalığa bakarak içkimi yudumladım, bebeğimi evde bırakıp gelmek çok zor gelmişti. Onun daha da kötü hissetmesini engellemek için evde kalmasını sağlamış, işim bittiği gibi kollarına koşacağıma söz vermiştim.

Bugünkü rakibim ünlü bir iş adamının sınırsızca yaşayan oğluydu, vücudu oldukça iriydi. Ayrıca bir çok dövüş sporunda eğitimi vardı, bebeğime yaşattığı acıları duymamış olsam iyi bir rakip olarak görürdüm.

Gözüme perde inmesine sebep olacak kadar öfkeliydim, sinirden derin nefesler alıyordum. Cengiz yanıma gelip maçın yaklaştığını haber verdi, hızla üstümü değiştirmek için aşağıya indim.

Giyinip kafese yürürken önümdeki bedenler kızıldeniz gibi ikiye ayrılıyordu. Kadının birisi açlıkla elini vücuduma uzatınca başka bir kadın engel oldu.

"Sakın dokunma, sakın. Karşındaki adam evcil bir yırtıcı değil, tamamen vahşi." Konuşmayı duymazdan gelip kafese girdim, adam ondan kısa olan boyuma gülümseyerek baktı.

Maçın sonunda da böyle gülecek hali kalmayacağından emindim, onun canını gerçekten yakacaktım. Patron bile maçı izlemek için özel masasına inmiş, irice açılmış gözlerle kafese bakıyordu.

Başımla selam verip rakibime döndüm, piç gülüşü sinirimi bozmuştu. Onun gibi gülerek gözünün içine bakmaya başladım, bir süre sonra gülüşü solmuştu. İnip çıkan iri adem elmasından yutkunduğu belli oluyordu.

Hakem maçı başlattığı gibi sağa doğru iki adım attım, o da kendi sağına gitmişti. Onun elleri kendini korumak için yukarıdayken, benim ellerim aşağı sallanmıştı. Rahatlığım ve sırıtışım onu korkutmuş olmalı ki, ilk hamlemde geriye kaçtı.

Gülerek onun üstüne gitmeye başladım, her yumruğumda savunmaya geçiyordu. Savunmasını aşan sert yumruğumla derin bir nefes aldı, sesli bir kahkaha atıp ayak tabanımla karnına sert bir tekme attım. Zincirlere çarpan bedeni savunmaya geçemeden, tıpkı yumruk torbasıyla çalışır gibi hızla yumruk ve tekme atmaya başladım.

Bir süre sonra ağzından gelen kan bile durmamı sağlayamazdı, dibine kadar girip onun kan kusuşuna yakından şahit oldum. Gözbebekleri büyümüştü ve bayılacak gibi duruyordu.

"Deniz selam söyledi, ona yaptıkların için hafif bir ceza olsa da bundan sonraki hayatını onun yerinde olarak yaşayacaksın.... tabi iyileşince." Son kelimemden sonra onu sert bir yumrukla nakavt ettim ve kafesten çıktım.

Patron bile ayağa kalkmış, büyük bir coşkuyla maçı izlemişti. Elimi patrona doğru kaldırıp gülümsedim, başıyla selam verip kadehini kaldırdı.

Duşumu alıp günün hasılatı ile mekandan ayrılıp bebeğimin kollarına doğru yola çıktım. Onun sevdiği gibi bol çikolatalı bir tatlı aldım, eve girerken bütün ışıkların yandığını fark ettim.

"Deniz... bebeğim?" Mutfaktan gelen seslerle oraya yöneldim, yerde oturan minik bedene koşarken tüm vücudum korkuyla gerilmişti.

"Aşkım?" Elinden düşen bardak ve şişeye bakıp derin nefes aldım. Aklımda bin farklı korku dolu senaryo oluşmuştu bir saniye içinde.

"Deniz'im yerde ne yapıyorsun?" Nefes nefese çıkan sesimle gülümsedi.

"Senin benden gidişini kutluyorum, artık bensiz daha iyi oldun değil mi? Beni bırakıp gidecek kadar iyisin, bana hiç ihtiyacın yok." Son kelimeleriyle ağlamaya başlaması bir olmuştu.

"Bebeğim asla öyle bir şey yok, sadece kötü etkilendiğin için götürmedim seni. Kabuslar görüyorsun ve benim her gözyaşında içim parçalanıyor. Sana her saniye ihtiyacım var, bu sadece bedenine olan ihtiyaç da değil. Benim senin ruhuna, kalbine ve tüm duyguları yansıtan mimiklerine bile ihtiyacım var. Buraya gel."

Titreyen bedenini kucağıma çekip sımsıkı sarıldım, alkol kokusu yüzünden silikleşen kokusunu içime çekip yutkundum. Güçlü duran kabuğun altından kırılgan bir bebek çıkıyordu.

"Bir daha asla kendini önemsiz görme, sen benim için dünyadaki herkesten daha önemlisin. Tamam mı bebeğim?" Kafa sallarken bile iç çekmeye devam ediyordu.

"Bir daha beni bırakma, ben hep yanında olmak istiyorum." Boynunu derince öpüp onu onayladım.

"Sen öyle istiyorsan, emin ol bundan sonra her an yanımda olacaksın." Boynuma sokulup uyuyan bebeği kaldırıp yatağımıza ilerledim, onu bırakmadan yatağa uzanıp uykuya daldım.

Knockout Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin