13. bölüm

6.7K 422 52
                                        

Günler sonra ilk kez evimde uyumak istiyordum, miniğimle birlikte, sarmaş dolaş yatacaktım rahat yatağıma. Girişteki büyük vestiyere hayretle baktı, pahalı bir kürk duruyordu. Zengin bir hayranım hediye etmişti ama benlik değildi.

Bir an miniğimi o kürkün üstünde hayal ettim, pürüzsüz teni harika dururdu kürkle. Yutkunup onu geniş, açık mutfaklı salona ilerlettim. Her yerde lüks eşyalar görmeyi beklemiyordu herhalde, kocaman gözlerle bakıyordu.

Kendime ait barıma ilerleyip patrondan çarptığım pahalı viskiyi yerleştirdim. Buradaki bir tek alkole bile para vermemiştim, hepsi ya hediyeydi yada mekandan aldığım şişelerdi.

Deniz geniş koltuğa nazikçe otururken güzel bacaklarını izledim, her noktası harika olsa da bacaklarının yeri ayrıydı. Öpmek ve belime sarmak istiyordum, belki de boynuma...

"Sevgilim benim eşyalarım nerede?" Ona doğru yürüyüp hızla kucağıma aldım, yatak odama giren ilk kişiydi. Kalbime de öyle...

Odamdaki giyinme odasında duran valizleri görmesi için kapıyı açtım, iki büyük valiz ve bir de çöp poşeti vardı. O piçin odasındaki zulasını da patlatmış ve sevdiğimin üstünden kazandığı parayı ondan geri almıştım.

Hesabındaki tüm parayı da miniğimin hesabına aktarmıştım, telefon bankacılığının şifresini defterine yazacak kadar salak bir herifti. Şifresiz telefon, çekmecede şifre dolu bir defter... tüm mallıkları başarıyla tamamlamıştı.

O odada fazla durmadık, kollarımdaki mükemmellikle yatağa uzandım. Koynuma yatırdığım minik gençle huzurla gözlerimi kapattım, dakikalar içinde uykuya dalmıştık ikimizde.

Uyandığımda kollarım boştu, Deniz yatakta değildi. Hatta odada da yoktu. Korkuyla banyoya baktım, boştu, giyinme odası da boştu.

Salona girerken kalbim kulaklarımı patlatacak kadar hızlı atıyordu, mutfakta onu gördüm ve tüm korkum uçup gitti.

Ustalıkla kullandığı bıçakla tavukları doğruyordu, ocakta mis gibi kokan bir şey pişiyordu ve dudaklarında çikolata lekesiyle, ağzı dolu yemek yapan Deniz ömrümde görmediğim güzellikteydi.

Beni gördüğü an hafifçe gülümseyip elindeki bıçakla el salladı, tavukları ocaktaki tencereye atıp karıştırdı ve ocağın altını kıstı. Yanına doğru yürürken kalbim yine hızlanmıştı ama bu sefer korku değildi sebebi, aşktı...

Onu kollarıma alıp boynuna gömüldüm, mis gibi kokuyordu. Dudaklarımı tenine bastırıp kokusunu içine çekmek dünyanın en normal şeyiydi sanki, teninin mis kokusu tüm kokulardan güzeldi.

Beni kalçasıyla geriye itip gülümsedi, buzdolabına yürüyüp bir şeyler çıkarttı ve lavabodaki süzgecin içine döktü. Benim için yemek yapıyor olması, bu ışık saçan gülümsemesi ve cilveli hareketleri içimi eritiyordu.

Telefonumun sesini duyduğumda yatak odasına ilerledim, Cengiz arıyordu. Yatak odasının kapısından miniğimi izlerken aramayı cevapladım.

"Abi müsait misin?" Sesi biraz telaşlı geliyordu.

"Söyle, dinliyorum." Sert sesimle kesik bir nefes aldı.

"Abi, bu kuduz bir boklar yedi. Bir şeye bağımlıymış heralde, krize girdi. Bırakalım mı, verelim mi istediğini?"

Keş miymiş yani bu it, elimi enseme attım ve sertçe sıkıp bir karar vermeye çalıştım. Görmem gerekiyordu iti, ne kullanıyor, ne kadar kötü bilmeliydim.

"Bir saate geliyorum, öbür it yaşıyor mu?" Burnundan kısa bir nefes verip konuştuğunda güldüm.

"Duvarlarla konuşup, küfredip ağlıyor."

"Hadi yaa, bak içim parçalandı. Şimdi bu üzüntüyle nasıl yaşayacağım ben." Cengiz boğazını temizledi ve arkada birisine bir şey söyledi.

"Abi, bir de şey var..." devam etmesini beklerken miniğimin dans eder gibi hareketlerini izliyordum. "Bu Selim denen herifin müşterileri onu aratıyorlarmış."

"Aratanları bulup bana getirin." Tek cümle yetmişti, telefonu kapatıp mutfaktaki bebeğimin yanına ilerledim.

Makarnayı süzerken ağzına bir şeyler atıyordu, tenceredeki yemeğin tadına bakmam için bir kaşıkla ufak bir parça uzattı. Elleriyle yaptığı yemeği, elleriyle tattırıyordu bana. Daha ne isterdim ki...

Kucağıma aldığım miniğimle yemeğimizi yerken, onun hayatındaki tüm pislikleri temizleyeceğime söz verdim. Selim piçini arayacak kadar, miniğimin onlarla olmasını isteyecek kadar korkusuzlarsa onlara korkacak bir şey verecektim.

Onları Kafes Panteri Ex ile tanıştıracaktım....

Knockout Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin