Bu gece ki rakibim eski kickboks hocamdı, Cengiz ve adamlar onu biraz ısınmayla kafese sokmuşlardı. Minik bebeğim yine yanındaki korumalarla kafese bakıyordu ama yüzü bembeyazdı.
Bu piçin bebeğimi ne kadar korkuttuğunu tahmin edebiliyordum, eli ağır bir şerefsizdi. Öğrencilerini bile ilk günden ringe sokacak kadar sadistti, beni eğitirken ise ter dökmüştü. İlk haftamda herkesin üstünden geçtiğim için benimle bire bir ilgilenmek zorunda kalmıştı.
Alt dudağımı ısırıp gülümserken yumruklarımı birbirine vurdum, kızarmış gözlerini kısmış her adımımı izliyordu ve fazla sakindi. Yüzüme insanları tedirgin eden o sırıtışı yerleştirip ona doğru bir adım attım, hızla kollarını kaldırıp savunmaya geçti.
O yumruk beklerken, karnına ayak tabanımla bir tekme atıp onu zincirlere doğru gerilettim. Bu sefer saldırmak için kaldırdığı yumruklarıyla ileri atıldı, her yerde çığlıklar ve tezahüratlar yankılanıyordu.
İki başarısız yumruk girişiminden sonra sol dizi boşluğuma indi, acı beni ateşlerken çenesinin altından savurduğum yumruğumla başı geriye gitti. Toparlamak için kafasını sallarken deli bir kahkaha attım, tüm depo sesten yıkılacak gibiydi.
Hızlı bir atakla üstüne atılıp tüm savunmasını sikip atarak yumruklarımı vücuduyla buluşturdum. O kadar hızlı ve sert yumrukluyordum ki ilk kez kendi bileğim ağrımıştı.
Geri çekilip bir süre nefes almasına izin verdim, ağzı balık gibi açılıp kapanıyordu. Ayakta zor dursa da gözleri o sadistçe parlayan haline gelmişti, o gözleri iyi bilirdim. İlk kemik kıran yumruğu bu bakıştan sonra yemiştim, nasıl unutabilirim.
Beni bu bakışıyla korkutabileceği yaşta değildim artık, o Timur çok geride kalmıştı. Karşısındaki adam Ex'di...
Kafesteki panter... acıyı içine çekip ondan güç alan bir canavardı karşısındaki adam....
Duruşunu düzeltip doğru pozisyonu aldı, öndeki dizini hafifçe kırıp atak yaptığında hızla yumruğuna kendi yumruğumu vurdum ve bileğindeki kemiğin kırıldığını o anda hissettim.
Yüzü acıyla kasılırken boğazından acı bir haykırış koptu, bir adım geri gidip iki kez yerimde zıpladım. Etraftaki seslere kulaklarımı tıkayıp onu nakavt edecek olan tekmemi savururken yüzümde aynı gülümseme sabitti.
'Ex, Ex, Ex....' tüm mekan inlerken korkmuş bir ifadeyle zincirlere tutunan bebeğime ilerledim. Minik parmaklarını sırayla öpüp gözlerine baktım, yaşlar gözlerinde parlıyordu.
Dolu dolu bal gözleri bir an bile benden ayrılmıyordu, bir saniyelik göz kırpışında yanaklarına süzülen yaşları içime kor olup yağdı sanki.
"Teşekkürler sevgilim." Ağlarken gülen bebek yüzüne kitaplıklar dolusu şiirler yazılmalıydı, güneşli havada yağan yağmur gibiydi. Ardından gelecek gökkuşağı hayatımı renklendirecek tek şey olacak kadar mükemmeldi.
Arkamdaki pisliği alıp götürürlerken bile dönüp bakmadım, gözlerimi yaşlarla parlayan bal gözlerden çekemiyordum. Utangaçca dudağını ısırıp bana erimeme sebep olan bir bakış attığında, dudağımın bir tarafı tembelce yukarı kıvrıldı.
"Sevgilim, gidip paramızı alalım ve evimize gidelim. Sana çok uzak kaldım, değil mi?" Onu sadece başımla onaylayıp kafesten çıktım, kucağıma gelmek için kollarını kaldıran bebeğimi kucaklayıp soyunma odama ilerledim.
Kısa bir duş sonrası ptronun odasına çıktık, bebeğim hala kucağımdaydı ve bu patronu biraz gülümsetmişti. Bana fazla para verdiğini düşünecekken iki balya daha ekledi, tek kaşım havaya kalktığında yutkunup kucağımda uyumak üzere olan miniğimi gösterdi.
"Ne kadar aramızda anlaşmazlıklar olmuş olsa da, sana iyi gelen birini bulmana sevindim Ex. Düğün hediyesi olarak düşün.." Patrondan beklemediğim harekete bir baş sallamayla cevap verdim.
"Bu akşam ki haşereyi tedavi ettirip Neco'ya sat patron, iyi pazarlık yap haaa.... parası neyse de sende kalsın."
Kafasını iki yana sallayıp gülen patrona sırıtıp, yumruğumu uzattım. Yumuşak yumruğunu hafifçe yumruğuma dokundurduğunda paraları çantama atıp minik bebeğimle dışarı yürüdüm.
"Abi, bunu patron yolladı." Bardaki genç eski bir şişeyi bana uzattığında gülümseyerek aldım ve çocuğa yüz dolarlık banknot uzattım. Hevesle paraya uzandığında geri çekip gözlerine baktım.
"Bunu al ve içki yada kadın harici bir şeye harca. Okuluna ,beslenmene veya giyimine ve bunu da ailene harca." Bir tomar ikiyüzlük eline tutuşturup arkamı döndüm.
"Çok teşekkürler abi, okuluma harcayacağım... söz veriyorum." Kollarımdaki bebekle çıkışa yürürken ilk kez bu mekandan bu kadar mutlu ve huzurlu ayrıldığımı fark ettim.
Kucağımdaki mükemmellik ve masumluk timsali bebek olmasaydı bunları yaşamayı hayal bile edemezdim. Kokusunu içime çekip yolcu koltuğuna oturmasını sağlayıp, emniyet kemerini taktım.
Sol gözünün üstüne minik bir öpücük kondurup gülümsedim, umarım uzun ve Deniz'le dolu bir ömür geçirirdim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Knockout
RandomLakabı Ex olan bir psikopat boksör feminen bir gence aşık olur ve hayatının en zor sınavını verir