17. bölüm

4.2K 373 32
                                    

Kucağımdaki minik bebeğimi soyup yatağa yatırdım ve üstünü örttüm. Çantadaki paraları çıkarttığımda yüzümde yarım bir tebessüm oluşmuş ve ilk kez kendimi bu kadar şanslı hissetmiştim.

Yatağımdaki minik adam, benim bile mutlu olmaya muktedir bir insan olduğumu ortaya çıkarmıştı. Sayesinde artık durup dururken gülümsemeye başlamıştım.

Balyaları kasaya dizip kapattım ve soyunup bebeğimin koynuna sokuldum. Normalde hep o bana sokulurdu ama bugün benim onun göğsüne sokulmaya ihtiyacım vardı. Teninden yayılan mis kokusu beni sakinleştirirken gözlerim kapandı, ne kadar uyudum bilmiyorum ama bir hıçkırık sesiyle uyandım.

"Bebeğim... ne oldu, sakin ol buradayım..." Onu sakinleştirmek için kollarıma çekip sarıldığımda kuş gibi titrediğini fark ettim.

"Beni döverdi, hep vururdu bana.... zevk veremediğimi söyleyip yumruklardı beni. Ondan gerçekten nefret ediyorum, Timur, bir daha onu asla görmek istemiyorum. Lütfen, ne olur...." Dişlerimi sıkmaktan kırmak üzereydim, kollarımı daha çok sardım narin bedenine.

"Onu öldürmeliydim, daha beterlerini yaşamasını sağlayacağımdan emin ol bebeğim. Bir daha o pislik herifin adını bile duymayacaksın, emin ol." Kafasını sallayıp hafifçe gevşedi, vücudunun titremesi dakikalar sonra tamamen durmuştu.

Tekrar uyuduğunu fark ettiğimde kaşlarım çatıldı, bu kadar uyuması normal değildi sanki. İçimde garip bir sıkıntı vardı, psikolog olan bir tanıdığı aramaya karar verdim.

Deniz'i yatağa yatırıp üstünü örttüm ve telefonumu alıp salona geçtim. Bir kadeh viski doldurup balkona bakan koltuğa oturdum. Telefon ikinci çalışta açıldı ve o sakin sesiyle cevapladı.

"Alo, Timur?" Derin bir nefes alıp verdim.

"Benim Dündar, nasılsın?" Sıkıntılı çıkan sesimle karşıda bir sessizlik oldu ve kapı kapanma sesi geldi.

"Ben iyiyim de, sen iyi misin? Sesin sıkkın gibi, neler oluyor?" Ona Deniz'in yaşadıklarını üstü kapalı anlattığımda sert bir nefes verdiğini duydum.

"Yaşadığı şeyler çok zor, uyku bir tür zihninin kaçış yolu. Onu korumak için uykuya çekiyordur, bir çeşit pasif depresyon. Onu yalnız bırakma, yanında olduğunu ve onu yargılamadığını bilmesi gerek. Sakın geçmişiyle ilgili bir şey sorma, anlatırsa da sakince dinle." Kafamı sallayıp onaylarken gülme sesini duydum.

"Ben de panter Timur'a sakin olmasını söylüyorum, adamların kaç kemiği kırıldı acaba? Gerçi onlar gibi pislikler daha beterini hak ediyorlar ama..."

"Hak ettiklerinden daha az kemikleri kırıldı emin ol kardeşim, bebeğim izlemiyor olsa gebertirdim hepsini." Bir ıslık sesinden sonra gülüşünü duydum.

"Vay be, yabani bir panteri bile evcilleştiren bu genci tanımak isterdim." Lakayıt tavrına dönen Dündar'a gülerek içimi kavuran sırrımı söyledim.

"Bana dokunmasına izin veriyorum, hatta bana dokunmazsa eksik hissediyorum Dündar." Ses soluk çıkmayan telefona bakıp tekrar kulağıma dayadım.

"Ciddi misin? Nasıl oldu bu peki?" Yutkunup kapıya baktım, hala uyuyordu bebeğim.

"Bana dokundu ve ben nefret etmedim. Sinirlenmedim, tamamlanmış hissettim. Sanki tenim tenini tanıyor gibi, sanki tenime dokunma hakkı olan tek insan oymuş gibi hissediyorum. Anlatamıyorum..."

"Hayır, anlıyorum. Kestirip atma sakın, tenin onun dokunuşlarıyla rahatsızlık hissettirmiyor. Peki sakinleşiyor musun, başka bir şey hissediyor musun?" Bir süre düşündüm, başka ne hissediyordum?

"Sakinleşiyorum, azıyorum ve mutlu hissediyorum. Hayatımda ilk kez gerçekten mutlu hissediyorum ve bu his çok farklı geliyor. Aptal bir romantik filmin başrolü gibi hissediyorum." Kahkahası telefondan bana ulaşan adama kısık sesli bir küfür yolladım.

"Biz buna aşk diyoruz birader, hayırlı olsun. Muhtemelen ilk görüşte aşk, haa bu benim profesyonel görüşüm değil tabi ki." Gülerek kafamı iki yana sallarken sözleriyle yutkundum.

"Tekrar güldüğünü duymak güzel, umarım birbiriniz sayesinde ömür boyu mutlu olursunuz." Kafamı yatak odasına çevirdiğimde beni izleyen Deniz'i gördüm.

"Umarım öyle olur Dündar, şimdi uykudan uyanan bir bebekle ilgilenmem lazım izin verirsen. Bir ara görüşelim." Telefonu kapatıp Deniz'i kucağıma almak için yanına yaklaştım.

"Kiminle konuşuyordun benim koynumdan kalkıp?" Kıskanç bebeğimi kollarıma alıp koltuğa geri oturdum, kaşlarını çatsa da güzelliği iç yakıyordu.

"Sana olan aşkımı dinleyecek kadar kafası basan tek adamla konuşuyordum bebeğim, kendisi deli doktoru. Tam bize uygun bir arkadaş değil mi?" Küçük kıkırtısını dinleyip gelecekle ilgili hayal kurmaya başladım.

Knockout Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin