11. bölüm

7K 424 32
                                    

Telefonumun rahatsız edici sesiyle uyandığımda koynumda uyuyan minik mıkırdanarak yan dönüp benden uzaklaştı. Arayan patrondu, hemen açtım telefonunu.

"Ex, eğer uygunsan bu gece yeni adamla maç ayarlayalım diye aramıştım. Bugün cumartesi olduğu için çok talep var." Sırıtıp yatakta doğruldum, çıkarcı piç. En yoğun güne yarı fiyatlı maçı koymak tam ondan beklenecek bir hareketti.

"Bilirim ben o talepleri patron... neyse keyfim yerinde. Saat altı gibi orada olurum." Onaylayan konuşmasını dinlemeden telefonu kapattım.

Mis kokulu miniğimin omzuna bir öpücük kondurup duşa girdim. Bir kaç dakika sonra aralanan kapıdan içeri girdiğinde dudaklarım kıvrıldı. Minik bedenini önüme kaydırıp akan suyun altına girdi.

Elimi ince beline götürüp kalçasına doğru yavaşça okşadım, şampuana uzanan eli bir süre öylece kalsa da işine devam etti. Tombul sayılabilecek kalçasını titretecek bir şaplak attığımda sadece başını bana döndürüp dudaklarını ısırdı.

Onu her düşündüğümde olduğu gibi yine sertleşen aletimi ıslak tenine sürtmeye başladım. Ellerini fayanslara dayamış öylece bekliyordu, başını yan çevirip dudaklarına yapıştım.

Suyu kapattığımda çıkarttığı o güzel sesleri duymak daha da kolaylaşmıştı. Aletimi bacaklarının arasına sokup git gel yapmaya başladım, elimle de onu çekiyordum.

Dudaklarımızı ayırıp yüzünü fayansa dayadı, bir elimi fayansa dayadığı eline atıp sımsıkı tuttum. Nefesi çok hızlanmıştı miniğimin, elimin altındaki aleti bile titriyordu sanki.

Bir kaç dakika sonra büyük bir inlemeyle elime geldiğinde bende vücutlarımızı birleştirip yere doğru boşaldım. Nefes nefese kalan minik sevgilimi bebek gibi yıkayıp duruladım, kendi duşumu da alıp çıktım.

Ona bornoz giydirirken kendime sadece havlu sarmıştım. Çantamdan temiz kıyafet alıp giyinirken Deniz de valizinden bir kaç elbise bakıyordu.

"Bu akşam kafeste o piç olacak, intikamını alırken beni izlemek ister misin?" Hızla bana döndüğünde derin bir nefes aldığını fark ettim.

"Gelebilir miyim yani?" Kaşlarımı çatıp ona baktığımda tedirgin duruyordu.

"İstediğin yere gidebilirsin, ne sandın ki seni esir falan tutacağımı mı?" Bozuk çıkan sesimle bana sarıldığında ona geri sarılmadım.

"Hayır sevgilim, belki de beni onunla aynı ortamda görmek istemezsin diye düşündüm." Onu iyice sarıp derin bir nefes aldım.

"Bunu istemesem sormazdım, senin çocukluğunu çalan şerefsizi dümdüz ettiğimi görmeni istiyorum. Ondan korkmana gerek kalmadığını bil, ben istemedikçe oradan çıkamaz artık. Hayatı kafes ve hücre arasında gidip gelmek olacak."

Gövdeme sarılan kollarını çözüp dolu gözleriyle bana baktı, alt dudağını ısırıp duruyordu. Bornozunun ipiyle oynuyordu bir yandan da, gergin gibiydi.

"Ne zamana kadar?" Kararan gözlerimi gözlerine diktim.

"Ölmesini istediğim güne kadar..." aramızdaki hava onun düşen göz yaşıyla ısınırken onu kucaklayıp sımsıkı sarıldım.

"Sayende bir daha onun için çöp olmayacağım, sana öyle minnettarım ki..."

"Asıl ben sana minnettarım miniğim, benim bile sevebileceğimi gösterdin." Boynumu ardı ardına öperken bende saçlarını öpüyordum.

"Hadi bakalım, giyin de çıkalım. İlk kez bir maçın benim için bu kadar büyük bir anlamı var." Deniz giyinip süslenirken onu izlemek bile beni mutlu ediyordu.

"Parfümlerim de burada olsaydı keşke, onları orada bırakmadın değil mi?" Kafamı iki yana salladım.

"Orada sana ait bir fotoğraf bile bırakmadım, tüm evi aradım ve sana ait olan şeyleri kendi evime taşıdım."

"Senin evine mi? Tamam o zaman, sorun değil. Senin evindeyse sorun yok." Onu koluma takıp otelden çıkarken arkamızdan bakan insanlar umurumda bile değildi.

Sevdiğim minik kollarımdaydı ve onun geçmişini mahvedeni, tam anlamıyla mahvetmeye gidiyordum. Yüzümde yine herkesi geren o gülümseme büyürken araca binip gaza bastım ve mekanın önüne çektim.

Korumaya anahtarları atıp Deniz'i kolumun altına çektim, Cengiz kapının yanında beni bekliyordu.

"Cengiz, miniğimin yanına sağlam iki kişi ver. Tırnağı kırılırsa kollarını yerinden sökerim ona göre." Cengiz başıyla onaylayıp Deniz'e eşlik ederken soyunma odasına girdim ve maç için giyindim.

Yumruklarımı birbirine vurup kafese yürürken lakabım şimdiden mekanı inletiyordu. Bende kafesteki şerefsizi inletecektim, hemde büyük bir zevkle..

Knockout Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin