Dündar ve Deniz oldukça iyi anlaşmıştı, rahat bir şekilde sohbet ediyorlardı. Barbie Deniz'in ayaklarının önünde oturmuş, en ufak ilgide deli gibi kuyruk sallıyordu.
"Peki köpeğin adı neden Barbie?" Dündar büyük bir kahkaha attı.
"Aslında hiperaktif bir köpek olsa da, ne zaman bir Barbie filmi olsa hiç kıpırdamadan filmi izliyor. Bende ismini Barbie koydum kızımın, ismini çok seviyor." Deniz gülerek köpeği yavaşça okşamaya başladı.
"Peki bakımı zor mu?" Hepimiz köpeği ilgiyle izliyorduk ama onun gözleri benim bebeğimdeydi.
"Satın mı aldın, sahiplendin mi?" İlgisi hoşuma gitmişti.
"Sahiplendim tabi ki, para ile hayvan almak bana iğrenç geliyor. Sonuçta o bir canlı, satılması mide bulandırıcı." Deniz onu başıyla onaylarken dudaklarını kemiriyordu.
"İnsan çocuğunu başka birisine satabilir mi mesela, hayvan olunca ne değişiyor? Sessiz diye, üstüne böyle bir muamele görmek onlar için çok zordur eminim." Deniz'in dolan gözlerinden yaşlar akarken artık konunun köpek olmadığı belliydi.
"İnsanların ne kadar acımasız olduğunu çok iyi biliyorum, Timur beni kanatlarının arasına alana kadar en acımasız olanlarıyla karşı karşıyaydım. İyi olanlar da vardı tabi ama çok çok az." Gözleri köpekteyken sözleri Dündar'a yönelikti.
"Bazı insanlar kendisinden daha güçsüz olanlara şiddet göstermeyi hak sanıyorlar. Bu dilsiz dostların, özellikle Barbie gibi iyi huylu olanların daha çok şiddete uğradığını bir çok araştırma doğruluyor." Deniz kafasını hızla kaldırıp Dündar'a sonra bana çevirdi.
"Barbie dayak mı yemiş, eski sahibinden?" Tekrar ağlarken kollarını köpeğe sarmıştı.
"Hem dayak, hem cinsel şiddet. Neyse ki o pislik şimdi parmaklıklar ardında, komşusu kızımın ağlayışlarına kayıtsız kalamamış." Bunu bir hayvana bile yapacak kadar pislik bir insan, insan sıfatını taşımaya nasıl layık görülebilirdi?
"Be- benim gibi..." Deniz köpeğin başının üstüne bir öpücük kondurduğunda neşeli bir havlama kazandı.
Yüzü hem hüzün hem gülümsemeyi aynı anda barındırıyordu. Mutlu ifadesi gözlerindeki bulutlara rağmen ışıl ışıldı.
"Onu ara sıra görmeye gelebilir miyim?" Deniz hevesle Dündar'a dönünce bir baş sallaması kazandı.
"Tabi ki, zaten seni çok sevdi kızım. Haline baksana.." Deniz kuyruk sallayan köpeğe gülerek bakarken Dündar yanıma geldi, kulağıma eğilip fısıldadı.
"Yakınlarda bir barınak var, bir köpek sahiplenmesine izin ver. Hayvanlar koşulsuz sever ve onun şu an buna ihtiyacı var. Hem de çok..." onu başımla onaylayıp burukça gülümsedim.
Barbie ve Dündar sayesinde bebeğim daha mutlu görünüyordu. Navigasyona barınağın bilgilerini girdim ve yola çıkmadan önce arkadaşımla vedalaştım.
"Barbie çok güzel bir köpek, çok neşeli."
"Seni çok sevdiği için bu kadar hoşuna gitti, benimle hiç oynamadı." Oyuncu sesimle göz devirip bana bıkkınca baktı.
"Kusura bakma sevgilim ama, bütün gün garip bir gülüşle bana bakarsan hayvan sana yanaşmaz. Korkmadı ama tedirgin davrandı sana karşı, tüyleri de yumuşacık..." parlayan gözlerine bakıp yola döndüm.
Kıvrılan dudaklarımla kocaman 'Hayvan Barınağı' yazan tabelaya baktım, Deniz hep bana baktığı için fark etmemişti geldiğimiz yeri. Gözlerini etrafta gezdirip neden durduğumuzu anlamaya çalışırken, tabelayı fark ettiği anı zihnime kaydettim.
Önce dudakları şaşkınlıkla aralandı, sonra hafifçe titredi ama gülümsemeyle sonlandı bu titreyiş. Gözleri dolu dolu bir halde hızla kucağıma çıktı, kollarını boynuma sarınca vücuduma bir rahatlama dalgası yayıldı.
Bir kaç saat olmuştu sadece sarılmayalı ama kokusu bile iyi gelmişti, onu iyice kendime çektim ve mis gibi kokan boynunu sıkıca öptüm.
"Seni öyle seviyorum ki Timur..." sesi hafifçe titriyordu.
"Seni sevmek o kadar bağımlılık yapıyor ki Deniz..." içime kokusunu bir kez daha çekerken kıkırdadı.
"Bu seksi bağımlılıktan hiç kurtulamayacaksın o zaman, bunu garanti ediyorum." Dudaklarımı sakince öperken bunun gerçek olması için sessiz bir dua yolladım göklere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Knockout
RandomLakabı Ex olan bir psikopat boksör feminen bir gence aşık olur ve hayatının en zor sınavını verir