8. bölüm

7.9K 416 57
                                    

Ailesi öldükten sonra onu yanına alan kuzeninin ona yaşattıkları, yeni ergen olacak bir gencin kendini keşfetmesi gereken yaşta, yanlış bir şekilde yönlendirilmesinden fazlasıydı.

Erkeklik organından utanması gerektiği, asla dokunmaması, onun kirli ve gereksiz bir organ olduğu konusunda şartlanarak büyütülmesi belli bir sebebe bağlıydı. Adam onu kız gibi giydirip taciz ederek gerçek kimliğinin bu olduğu konusunda baskılamıştı.

Kendisi yetmiyormuş gibi arkadaşları ve hatta yeni tanıştığı insanlara bile sunar olmuştu. Deniz tüm bunlara nasıl katlanabildi bilmiyorum ama ben dinlerken bile sinir krizinin eşiğinden dönmüştüm.

Şimdiden onu elli farklı şekilde öldürme planı kurmuştum, kafamdaki tüm planlara ek olarak Deniz ve benim yaşayacağımız bir hayal de filizleniyordu.

Adı ve soyadı elimdeydi, yaşadığı yer, çalıştığı yer, Deniz'e tüm bunları yaşattığı o sikik daire, hepsi kafama kazınmıştı. Deniz'i güvenli bir yere yerleştirip hepsiyle hesabımı görecektim, elimden çok çekeceklerdi.

Özellikle kuzeni olan o piç, Selim....

Onu kafese götürecektim ve her hafta düzenli olarak sikecektim kafeste. Herkesin gözü önünde onu yere serip üstünden geçecektim. Bu yaşattıkları yanına kar kalamazdı, onunla bizzat ilgilenecektim.

Kucağımda uyuyan bebeği yatağa yatırıp üstünü örttüm, dinlediğim her an nefret ettiğim adamı bulmak için aracıma atladım. Otel odasını süresize çevirip, saat sabah sekizde kahvaltı yollamalarını söyledim.

Yolda Cengiz'i arayıp iki adam yollamasını söyledim, onaylayıp kapattıktan sonra hedefime doğru yola çıktım. Sabırsızdım, onu elime almak istiyordum.

Kapıyı açan adama bakıp sırıttığımda, bana soran gözlerle baktı. Ona doğru yaklaşıp göz kırptım, gerginliği artmıştı.

"Deniz için gelmiştim, biri önerdi. Gecesi kaça veriyorsun, tüm gece?" Dudakları pis bir sırıtışla bükülürken dudağını yaladı.

"Saatlik 500, tüm gece istiyorsan en az 10.000.." ona gülümsedim ve kolumu omzuna atıp dışarı çektim. Sırıtarak benimle yürürken, onu arabama doğru savurup sertçe yumruğumu boğazıyla buluşturdum.

Anında bayıldığı için yere yığıldı, onu orada bırakıp yanaşan araçtaki adamlara paketlemelerini işaret ettim. Onlar onu götürürken kapısı açık kalan evden içeri girdim, tarif ettiği odasına giderken sinirden ellerim titriyordu.

Beyaz mobilyalarla kaplı, düzenli odaya girdiğimde odaya sinen kokusunu içime çektim. Bebek ve çiçek kokusu karışımı kokusu tüm odaya sinmişti.

Beyaz dolapların üstündeki büyük valizleri indirip açtım, tüm giysilerini, bana sevdiğini söylediği herşeyi valizlere doldurdum. Üç büyük ve bir küçük valiz ağzına kadar doluydu. Odada ona ait kişisel hiçbir şey kalmamıştı, yatağın altına eğilip baktığımda bir kutu olduğunu gördüm.

Bir çok fotoğraf vardı kutuda, büyük çoğunluğu bana aitti. Yıllar öncesine ait  bile fotoğraflarım vardı, arkalarını çevirdiğimde tarihler ve bir kaç cümle olduğunu gördüm.

En eski fotoğrafımda, o güzel yazısıyla şöyle yazıyordu....

'Psikopat bir boksör, keşke gözlerine yakından bakabilsem...'

Yutkunarak bir başka fotoğrafımın arkasına baktım, yine beni istediğiyle ilgiliydi.

'Ona dokunmak isteyen ellerimdeki kiri hangi sabun temizleyebilir, onu kendim gibi kirletmeye hakkım var mı?'

Mürekkepteki dağılmalar ağladığını gösterirken kutunun dibinde bir banka cüzdanı buldum, ona aitti. Bomboş hesap yüzünden kaşlarım çatıldı, çantamda hala dolarlar duruyordu.

Derin bir nefes alarak kutuyu açık olan valize ters çevirip boşalttım, o sırada bir fotoğraf yatağın altına doğru süzüldü. Onu almak için uzandığımda ufak bir parıltı gördüm, elimi uzatıp almaya çalışsam da kolum yetmiyordu.

Yere sırt üstü yatıp yatağın altına kaydım ve gördüklerimle şok oldum. Küçük şeffaf poşetler vardı, kilitli poşetlerde gördüklerimi sorgulamadan toparlayıp açık olan çantanın dibine sokuşturdum.

Bu minik gencin aklını küçümseyen kuzeninden nasıl intikam alacağımı düşünerek, keyifle valizleri aracıma yerleştirdim ve kendi evime götürmek üzere yola çıktım.

Knockout Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin