♣️4 . Bölüm ♣️

1.7K 77 2
                                    

Hello nasılsınız ?

Evet yeni bir bölümle karşınıza çıktım bu bölümü baya severek yazdım ve çok güzel bir bölüm olduğunu düşünüyorum.

Dayma yanımda olan kitabımı okuyan, destek olan herkese çok teşekkürler ederim ❤️😘

Bu yazdığım bölüme oy atmayı unutmayın ve yorumlarda nasıl bulduğunuzu belirtilerek beni çok mutlu edersiniz .

Rüzgarın saçıma vurmaşıyla düşmem kaçınılmaz oldu . Onur düştüğümü görünce yanıma diz çöktü " berbat görünüyor bacakların " diye derin bir iç çekti .

Ne kadar bacağım kanasada pek umursamıyorum şuan onunlayim onur' un yanındayım o varken bir bacağımın kanamasını lafı olmaz. O beni yaramı saran tek ilaç .

Ona gülümseyip " çok acımıyor" diye yalan söyledim yani pembe yalan .

Onur ne kadar inanmasada başını sallayıp parmaklarını ellerime kenetlendi. Tekrar koşmaya başladığımızda hava kararmıştı bu yüzden önümüzü görmek işimize taş koydu . Ormanda olduğumuz için her an dişi bir hayvanla karşılaşma korkusuyla onur' un elini daha sıkı tutum . Biz hızla koşmaya devam ederken ormanda aniden gelen silah sesiyle dudaklarımda çıkan çığlığa engel olamadım. Korkutuğum şey şuan gerçekleşiyor . Bizi görmemizi gerekiyor .

Onurda benim düşündüğüm şeyleri düşünüyor olmalı ki adımlarını hızlandırdı. Ormandan hızla ilerliyorken aniden önümdeki taşı görmeyerek tam yerde düşeceğim sırada Onur beni tutarak engel oldu düşmeme.

Her seferinde bana yardım etmesi ona her geçen gün daha da aşık olmamı sağlıyor. Kim bir kişi için canını feda edebilir ki ? ama Onur benim için canını ortaya koyuyor ve ben bu çocuğun güzel kalbine aşığım.

En son silah dışında hiç bir ses gelmemesi içime bir kurt düşürtü . Korkum nabzıma dokunurken içime işleyen kötü hissde kurtaramiyorum .

Onur adamları arkamızdan gelmediğine emin olarak elimi bırakıp bir kaç dakika sonra telefonda birisini aradı o sırada kaşlarımı çatmaya sebeb olan şeyi ilgimi çekerek ona odaklandım . Çatık kaşlarımı altında yere eğilerek parlak olan şeyi almak için toprağı kazdım. Toprağın altında hazine gibi parlayan her neyse daha önce görmediğim bir taş vardı  etrafında. Ellimi ne kadar koyarsam koyayım bir türlü çikartamadım. Uzun zaman önce düşmüş olmalı ki baya yerin altına gömülmüştü. Tırnaklarımla kazmam sayende sonunda ilgimi çeken o şeyi çıkarta bildim .Avucumda dolan bu güzel şey bir yüzüktü : ama o daha önceki hiç gördüğüm bir yüzüğe benzemiyordu. Özel tasarlanmıştı anlaşıran, etrafı küçük elmaslara çevirmişti ortasında küçük olan taş, zümrüt yeşili rengindeydi ona baktıkça gözlerimi alamıyorum. Kim niye bunu düşürür ki? Tamam diyerim düşürtün bari insan bir arar. Yüzüğü iyice çevirip Dikkat etiğimde yüzüğün altında bir yazı olduğunu gördüm yazıyı okumaya çalıştım ama yazı farklı dil olduğundan dolayı okuyamıyorum. pesetmiyerek devam etim. onur'un gelen gölgesini umursamayıp yüzükle uğraşmaya sanki yemin etmiştim. Neden bu kadar merak ettiğimi bilmeyerek öylece bilmediğim yazıyı okumakta benim delirliğim. Offlayarak Onur' a göstermek karalı aldım. Daha önce bu tür bir kaç farklı dil bildiğini duymuştum.

" Aşkım buradaki yazıyı okuyamıyorum sen farklı dil biliyorsun bunu okurmusun ? " diyerek başımı kaldırdığımda göz bebeklerim nerdeyse yerinde çıkacaktı.

Karşımdaki kişinin öfkeli gözlerinin eseri bendim. Sinirli olduğundan dolayı yüzündeki damarlar belirginleşmişti. Dudakları da çıkan dişler öfkeyle birbirinin üzerinde durmuştu ve bu görünüş beni korkutmaya yetmişti.

DÜŞMAN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin