Selamlar herkese. Yeni bölümle ve bir o kadar bittkin, hasta ve yorgun halimle karşınızdayım. Bir haftadır hasta olduğumdan dolayı bu bölümü yazmak için çok savaş verdim. Ve bu bölümün de en az diğer bölümler kadar güzel olduğuna tüm kalbimle eminim. Rahatsız olduğundan dolayı yazım yanlışlarıma bakacak fırsat bulamadım. Bu yüzden sizden özül dilerim yazım yanlışlarım için. İnşallah bu bölümü beğenirsiniz.🥰
Ha bide! Hayalet okuyucular olmaktan bir vazgeçin. Sonuçta burda hasta halimizle bu bölümü yazıyoruz. Biraz insaflı olun. Oy verenleri ve her dayım oy vermesede kitabımı severek okuyanlar üzerine alınmasın. Tabikide ilahi Bana oy vermek zorundasınız diye bir şey demiyorum. Sadece yaptığımız çabaları görün ve azda olsa bize bir destekten bulunun demek istedim. Okuyucularımın beni yanlış anlaması isteyeceğim son şey bille değil. Sizler benim için çok kıymetlisiniz . Neyse daha fazla sizi tutmayayım canlarım iyi okumalar. ❤️❤️❤️
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
O benim gülerken ağladığım, ağlarken güldüğüm tek romanım.
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
Evet benim de yüzleşemediğim korkularım var. Evet bende yeri geldiği zaman ağlayıp avazım çıkmasın diye kendimi bir odaya haps ederim. Bazende fiziksel şiddete maruz kalırım. Bunu bana yapan benliğim eğer bir suçlu arıyorsanız geçmişime gidin işte orda tozlu raflarda beyaz kağıdın üstünde durmaktan helak olmuş yazılar göreceksiniz. Mürekkebin içine bulanmış kederli gözyaşları görmeniz olası bir durum. Her satırında benim ölüm kokan ruhumun izini taşırken kim cezaret edipte o kağıda parmaklarını uzatabilir ki. Ben bile o toz raflarda kaçarken yabancı bir kişide yardım istemem ne kadar bu üzüntüme yangın olacak. En büyük yangınımı kendi ellerimle büyütüm. Eğer bunu yapmasaydim geçmişim beni o alevlerin içinde ruhumu öldürdüğü gibi bedenimde ki nefesi keserdi. En büyük kırgınlığım ne geçmişim nede geleceğim olacak. En büyük kırgınlığım kendime verdiğim sözleri tutamiyacak kadar kendimde faydalanmaktı. Acımasız biri olabilirim ama bu beni bir kalbim olmadığı anlamına getirmez. Eğer ki kalbimde bir kişinin ruhunu taşırken bencillik yapacak kişiliğim yok. Şuan burada eğer tüm benliğimle duruyorsam bunun tek sebebi onun varlığı. O sadece bana bir sevgi vaad etmedi. senin derdin benim derdim deyip benim sırtımdaki tüm yükü kendi sırtına aldı. Bir gün çıkıp ta pişman olmadı, geriye baktığında keşke demedi. Çünkü biliyor ki onun tek nefesi benim benimde tek dayanağım o. O bende ben ondan ruhumu geri kalanı buldum. O benim gülerken ağladığım, ağlarken güldüğüm tek romanım.
Kızgındım, aklım almayacak kadar onu çok seviyorum. Ama neden demek istiyorum. Neden beni kurtarmaya gelmedin demek istiyor kalbim ama dilime zincir vuluruyor. Anaktar ellimde fakat ben ağzımdaki zinciri koparmak için hiç bir kurtuluş çabasına yeltenmiyorum. Dilim hep doğruları söyler bellki bu yüzden kalbim söylediğim her söze öfkeleniyor.
Yarım saattir düşünmekte başıma soluksuz bir ağrı girdi. Ama düşünmeden de edemiyorum yiğit'in söylediği sözler hepsi beni kışkırtmak içinmiş. Bellkide öfkelenip kaderime boyun eğeceğimi sandı. Hem beni hemde kendi inandı atığı yalanlarına. Böylelikle kendini açığa vermedi. Ta ben bunu kabullenip ona itaat edene dek devam etti. Fakat hesaba katmadığı bir şey vardı ben adal erkindim bir yabancıya köle olmayacak kadar duygularıma yenik düşmem. O beni basit lokma olarak gördü. Yada Beni zayıf halka olmadığımı en başında biliyordur. Tamam dış görünüşüm asil ve güçlü görüne bilir ona diyecek lafım yok ama içimde naif ve kırılgan bir çocuk var onun için aynı şeyi söyleyemiyecem.
Odanın içinde oturmakta sıkılıp kendimi koridora atım. Onur'un ölmediğini öğrenir öğrenmez efe'den izin alıp evin aderesini verdim. Aslından onur'la dışarda buluşmak en mantıklısı ama yiğit vakası var. Tam olarak tehlike geçmedi. Onun eli kolu uzundur. Beni bulmak için köşe bucak her yeri kontul ediyordur. Açıkçası bu saatden sonra bulması pekte mümkün değil. Kaldığım ev ünlü bir profesöre aitmiş yani diyeceğim o ki Efe'nin babasının evi. Adam kocaman evi bırakıp Almanya'ya gitmiş. Böylece bu evde efe'ye kalmış. Efe ve babası arasında yıllarca bir savaş varmış. Savaş dedimse o bildiğimiz kılıçlı savaşlar değil bir birine karşı mesafelimiz. Babasında son derece nefret ediyor. Öyle ki bu zenginlikte ve şöhreten, onun parasından bıkmış olmalı ki kendini intar edecek kadar durumlar vahim. Kim bu zenginliği bırakıp cehheneme gitmek ister ki. Saçmalık. Merdivenin son basamağını da inerken sarı bir kafaya çarpmamla kalçamın üzerine düştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞMAN KIZI
Чиклит"Benim suçum ne?" diyerek elime gelen son vazoyuda kırdım. Yiğit gözlerini kısdı düşünceli bir şekilde "Benim kardeşimin suçuda yoktu! " deyip ürkütücü sesi yetmediği gibi bide üzerime bir adım yürüdü "Senin o piç abin kardeşimi bu, " deyip odanın...
