Yazar'ın anlatımı
Koşarken otoyola kadar geldiğini fark etmeyen tavşan otoyola çıktığında fark eder. Etrafıma bir iki saniye bakar nerede olduğunu anlamaya çalışır ama en ufak bir fikri bile yoktur. En sonunda kaplandan kurtulmuştu, ondan da o iğrenç kafesten de kaçmayı başarmıştı. Ayağının ağrısı şiddetlenen tavşan acıyla yere uzandı.
Jk: Siktir yaa şimdi sırası mıydı bunun? Ne yapacağım şimdi jimin ve jin hyung'umun yanına gitmem gerekiyor.
Kendi kendine konuşan tavşan oturduğu yerden doğruldu, tavşan otoyola kuzeyden gelmişti demek ki güneye gitmek onu kaplandan koruyacaktı. İç güdülerine güvenerek güney yönüne giden tavşan gecenin verdiği yorgunlukla karşısına çıkan ilk kulübeye girdi. Kulübe eskiydi bir yatak bir dolap ve bir masa vardı. Tavşan çok yorgundu dolaba ve çekmeceye baktı dolap boştu ama çekmeceden kendini tedavi edebilecek şeyler çıktı, makas sargı bezi bir iki tane de hap vardı. Tavşan tabi ki hapları kullanmayacaktı ne olduğunu bilmediği şeyi kullanamazdı. Sargı bezini aldı ve ayağına sardı başka bişey yapamayacaktı. Kendini yatağa atan tavşan yorgunlukla uyumaya başladı.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.Sabah uyandığında ayağının ağrısı bir nebze geçmiş olan tavşan ayağa kalktı küçük kulubenin etrafını aradı bir çukur vardı çukurun yanına gitmeye başladı çukuru kaldıran tavşan gördüğü şeyle şaşırdı. Bir adet tabanca bula tavşan ona dokunmadan arkasını döndü gideceği sırada arkasında silah patlama sesi duydu az önce elinden bıraktığı silah patlamıştı, kesinlikle bu kaplanın bir planıydı tavşanını yakalamak içij yapıyordu. Az önce silah patlamasına şahit olan tavşan korkuyla kulübeye baktı emindi ki kulübede de birşeyler vardı. Arkasına bakmadan tekrar yürümeye başladı. Güneş yeni yeni doğmaya başlıyordu, güneşin doğarken saçtığı ışıklar tavşanın gözlerini kamaştırıyordu. Hayattan ümidini kesmiş olan tavşan özgürlüğüne kavuşunca yeniden doğmuş gibi oldu. Yol kenarına oturdu biraz dinlenmek için. Çok acıkan tavşan etrafına bakındı açlık başına vurmuştu kendini halsiz hissetmeye başlamıştı, gözleri kararıyordu biraz daha dayanması gerekiyordu yoksa yine kaplanın o iğrenç pençelerine düşecekti yine kaplana yem olamazdı. Tavşanın şansına yoldan geçen bir arabayı fark eden tavşan ayağa son gücüyle kalktı onu fark eden araba sanki onu bekliyormuşcasına yavaşca durdu. Tavşan şoförün yanına gitti.
Jk: lütfen bana yardı-m edin lütfen.
Şoför: ne oldu sana?
Jk: peş-imde mafya peşimde
Şoför: kim bu mafya? Geç arabaya sen iyi misin?
Jk: kim taehyung yer altı mafyası peş-imde.
Şoför: demek tae senin peşinde ha
Jk: sen kimsin? Onu nerden tanıyorsun?
Şoför: aah kendimi tanıtmadım ben jung hoseok, tae'nın ezeli düşmanı.
Jk: nereye gideceğiz?
Jhope: benim evime gideceğiz.
Jk: beni polis merkezine bırakabilir misin?
Jhope: merak etme sana zarar vermeyeceğim sen haberlerdeki rehine jeon jungkook musun şu baş rehine olan?
Jk: maalesef evet benim.
Jhope: çok güzel.
Jk: ne yapacaksın bana?
Jhope: elime altın yumurtlayan tavuk geçmiş hiç ona zarar verir miyim ben? Tabiki vermem yani sen benim kıymetlimsin tae senin için dünyayı yakabilir ve sen de benim elimdesin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HOCAM
Fantasyokula yeni gelen üniversitesi öğrencisi JEON JUNGKOOK ve onu ilk gördüğü günden beri aşık olan kimya öğretmeni görünümlü yer altı mafyası KİM TAEHYUNG (semetae) (ukekook) (konu: okul+mafya karışık)