17.BÖLÜM

19.6K 1K 36
                                    

Bölüme İthaf Şarkısı

Tuğkan - Elfida

"Şımartılmamış aşkın sessizliğe yakın
Kim bilir kaç yüzyıldır sarılmamış kolların
Sisliydi kirpiklerin ve gözlerin yağmurlu
Yorulmuşsun... Hakkını almış yılların."

LEYLA

"Bunu giy bence!" dedi elindeki siyah dar kotu üzerime monteler gibi tutan Meltem.

"Çok spor değil mi? Hani ne bileyim evlilik görüşmesi gibi bir şey ya? Resmi bir durum sanki..." dedim zerre fikrim olmasa da akıl yürütmeye çalışarak.

Kafasını da gözleriyle bir deviren kuzenim, yani aslen kuşak olarak kuzenimin kızı olan ama en nihayetinde en yakın arkadaşım diyebileceğim her şeyimi bilen Meltem; "Rahat olmalısın Leyla. Millet Esra Erol'a şalvarla filan çıkıyor. Siyah kot bu, hem yaşına da uygun hem de..." daha da yaklaşarak kaşlarını muzurca yaylandırarak fısıldadı.

"Dar..."

"Dar?"

"Yani fiziğini belli eder akıllım!" dedi kum saati çizer gibi beni çizerken.

"Fiziğimi belli eder derken?" dedim ne ima ettiğini anlasam da bunu ima etmeye emin olup olmadığına karar versin diye.

"Yapma Leyla... Her erkek ilk olarak fiziğe bakar. Tamam uzun bacakların ve muhteşem göğüslerin yok," dedi göğüslerimi tartarcasına süzüp, "Ama kıvrımların çok iyi bebişim. Vurursak oradan vururuz be Leyla!" dedi kolunu zafere koşar gibi bükmüş nida atıyorken.

Arkamı dönüp gardrobun aynasından umutsuzca bedenime bakmaya başladım.

"Leyla bak, ilk görüşte fiziğe ama sonra el ele diz dizeyken yüze bakarlar bir tanem... Ve senin yüzün efsane güzel... Bir de gözlerinin rengini vurgulayan siyah bir eye liner çekerim ben!" dedi umut verircesine.

"Çok dar giyersem babam kızar..." dedim. Bu görüşmede problem oluşturup diğer alternatif olan kişiye verilmek istemiyordum.

Ben aslında kimseye verilmek istemiyordum ama en azından polis olanın annesi zorla alamayız dediğine göre bir müddet sonra vazgeçmeme rıza gösterirler gibi duruyordu.

"Yok be! Dayım nereden görecek zaten seni? Gizleriz... O iş bende merak etme," dedi göz kırpıp omuzlarımdan sararken.

Koyu mavi kayık yaka bir bluzla siyah dar kotu giymiş yüzümü de Meltem'in ellerine emanet etmiştim.

Bb kremle hepten pürüzsüzleşmiş yuvarlak yanaklarıma toplu saçımdan hafif perçemler indirdim.
Makyajlı halim memnun ederken beni, gülümsememi gizledim.

Kimsenin kendimi çok beğendiğimi düşünmesini istemiyordum, en yakın arkadaşımın dahil...

Çantamı toparlamaya başladığımda Meltem'in telefonu çaldı ve nişanlısıyla konuşmaya başladı. Evde nişanlısıyla hiç çekinmeden konuşabiliyordu ki normal olan buydu. Benim bir nişanlım olamazdı çünkü babamın, benimle kimseyi nişanlı bekletmeyeceğini biliyordum.

Annem Feride Hanım'ın oğluyla görüşmeye gideceğimi babama söylediğinde; "Ne görüşmesiymiş?! Gelsin benden istesin!" diye terslenmeye başladığı vakit annem babamı zor ikna etmişti. Çünkü kimsenin daha görüşmeden kimsenin evine gidip kız istemeyeceğini biliyordu. En azından Feride Hanımların...

Tartışırken duyduğum kadarıyla 'Söz, evlilik. O kadar arası yok. Ben sözü verilmiş kızı bekletmem evde!" diyerek nişan diye bir şey tanımadığını da tekerrür edip durmuştu.

GİRİFTARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin