3.BÖLÜM

22.1K 1.1K 196
                                    

Yatağımda ellerimi dizlerime sarmış sessizce beklerken, mutfaktan gelen babamın gür, annemin ise mıy mıy gelen sesine kulak kabartmıştım.

Babam, muhtemelen okuyamadığı telefonumu anneme vermiş, ona mesajlarımı eşelettiriyordu. Annem inşallah mesajlarımı görse de babama sesli okumaz, diye içimden dua ediyordum.

Babamın; "Ne yazıyor orada oku!" diye anneme emreden sesinden sonra derin bir sessizlik oldu. Hiç kimseden ses gelmiyordu.

Annem okusa sesini duyardım. O an annemin sessizliğinden babamın gözlüğünü alıp, okumaya başladığını düşündüm.

Bu sefer dudaklarımı kemirmeye başladım. Babamın sesi bu sefer cellalli yükseldi.

"Ne diyor bu?! Görüyorsun di mi Ayfer? Sen onca sene okut, kızın oralara diye meğer sürtmeye gidiyormuş!" dedi.

Gözlerim umutsuzlukla kapanırken, gene makus talihimi beklemeye başladım.
Kapım sertçe açıldığında babam içeri daldı.

"Kim lan bu şerefsiz?!" diye bağırdı yine.

Ama babama o şerefsiz için bir iyelik eki kullanamayacak haldeydim.

Babam iki elini de açmış üzerime doğru yürürken;
"Karım diyor lan sana karım diyor!" diye bağırdı.

Babamın üzerime doğru gelen şamarından yüzümü irkerken, 'karım' demesini anlayamadığım için kaşlarımı çatmıştım. Karım dememişti ki hiç bana Önder...

Babam saçlarımı çekerken;
"Lan benim ekmeğimi yiyip, başkalarıyla mı sürttün lan kaltak!" diye bağırıyordu. Ben hala kim niye bana karım desin diye düşünüyordum.

Göz ucuyla telefonda hipermetrop babamın okumak için büyüttüğü ekrandan, Önder'den gelen "Aşkım gördüğün şeyi açıklaması var, benim bir tek kadınım var o da sensin!" mesajını görmemle babamın neyden bahsettiğini anlamıştım. Kadınım demesini kast ediyordu...

Peşimden gelmeye tenezzül etmeyen adam, oturduğu yerden attığı mesajla beni zan altında bırakmış ve beni geri dönülmez bir yola sokmuştu.

Babam sinirle Afra'ya döndüğünde Afra şaşırmış gözlerle bana bakıyordu.

"Afraa! Al şu numarayı ara hemen!" diye bağırdı.

Afra'nın babamı ikiletmeyen elleri telefonu kavradığında çalan telefondan gelen ses babamın sinirli soluklarına karışıyordu.

Karşı tarafın telefonu direk;
"Aşkım!" diye açmasıyla yumruk yemişcesine midemin bulandığını hissettim.

Babam yüksek sesle; "Şerefsiz! Lan nerede bu kızı karın yaptın lan! Mahkemeye verecem seni!" diye bağırdığında, yok olmak istedim.

Karşı taraftan Önder'in kibar tutmaya çalıştığı sesi;
"Ne mahkemesi beyfendi? Kızınız da reşit ben de, düzgün konuşun," diye ikaz etmesiyle babam daha da köpürmüştü.

O an, tek dileğim kendime her şeyden uzak bir yer bulmaktı. Önder bile, yanlış anlamışsınız diye babamı düzeltmiyor, babamın ona hitabına takılıyordu.

Şaşırılacak bir şey değildi, babası içinde yara olmuş hiç bir kız çocuğu doğru erkeği seçemezdi.

Eğer hayatına düzgün biri girerse, bu sadece hasbelkader olurdu.

Babam;
"Lan pezevenk! Orospu çocuğu elalimin karısından kızından uzak dur bende sana verecek orospu yok!" diye bağırdığında gözlerimi yummuştum.

Telefon kapandığında, elimde kalan ufak kırıntılardan oluşan gururum da yok olup gitmişti. Babam ise yüzüme bakmadan anneme dönüp;
"Yok buna okul mokul ! Gitmesin kalsın bir sene evde de okumanın kıymetini anlasın !" derken ellerini iki yana açarak gerisin geri kapıya ilerledi.

GİRİFTARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin