1.BÖLÜM

43.9K 1.3K 162
                                    

GİRİFTAR

1. BÖLÜM

"Dear passengers! The train goes to Bağcılar. Zeytinburnu is the interchange station to Aksaray Airport metro line"

Tramvaydaki anonsun son demlerinde, sağdan açılacak olan kapıya ilerledim. İş başı saati olduğundan, genel bir telaşla yürüyenler yanımdan hızla geçiyorlardı.

Zeytinburnu'ndan Laleli istikametine yayan yürümeye başladığım vakit, dükkanlarına yeni gelen esnaf, kepenklerini kaldırıyordu. Sabahın ayaz yeli eserken, meltemin tam tersi istikametinde, Zeytinburnu sahili arkamda kalmış Laleli'ye doğru tırmanıyordum.

Gitgide artan cafcaflı abiyelerin olduğu mağazaların parlak vitrinleri fazlasıyla göz alıyordu.
Laleli Aksaray arasındaki yemekten giyime neredeyse her mağazanın tabelalarındaki yazılar Arapça'ydı ve anlayamıyordum.

Eskiden kebapçılarıyla meşhur olan Aksaray'da şimdi yoğun baharat kokusunun hakim olduğu dükkanlada felafel revaçtaydı. Arz talep meselesiydi...

İşe yetişmeye çalışanlar kadar olmasa da adımlarım seri ve hızlıydı. Erkenden Önder'in yanına varmak istiyordum.

Sabah ezanıyla, alalacele kapı önünde ayağıma geçirdiğim normalde bakkala giderken giydiğim babetlerimle iki saattir yoldaydım. Sabahın çok erken vakitleri olduğu için ayaklarım da üşüyordu.
Dün Önder'le facebooktan konuşurken çok ufak tartışmıştık. Hafta sonu akşam benimle dışarı çıkmak istemesine, annem ve babamın izin vermeyeceğini öne sürerek hayır demiştim.
Hiç beklemediğim ve anlamadığım bir şekilde, bana kızmış ve facebooktan da telefondan da beni engellemişti.

Neredeyse sekiz aydır birlikteydik ve ilk defa böyle bir şey yaşanmıştı ve bana bunu yapmıştı. Hem de çok ufak bir mevzudan sebep...
Önder, benim annemle babamın nasıl insanlar olduğunu biliyordu, gece geç saatlerde eve gelmeme izin vermezlerdi. Zaten ben buna cesaret bile edemezdim.

Üniversitede yurtta kalmama dahi izin vermemişlerdi, her gün iki saat gidiş iki saat dönüş dört saatim otobüslerde geçiyordu.
Ama dün Önder beni engelleyince canıma tak etmişti, geniş bir kol çantasına pijamalarımı, önemli bir kaç eşyamı da sığdırmış, sabah ezanıyla yola koyulmuştum.

Sabahın daha 7'siydi ve annemler de Önder de daha uyanmamış olmalıydılar.
Önder'in üniversiteye yakın Lale'lide tuttuğu ufak öğrenci evinin önüne geldiğimde apartmanın kapısından çıkan kapıcıyla rastlaştım. Daha önceden bir kaç kez, gündüz vakti arkadaşlarla Önder'in evine geldiğimiz hatta fazlaca ses yaptığımız için kapıcı beni görür görmez tanımıştı.

"Günaydın..." dedim sabah mahmuru da olsa kibar sesimle.

Sert olan bakışları selamımla birlikte biraz yumuşayınca "Günaydın." diye cevapladı ve sol eliyle kapıyı içeri geçmem için tuttu.

Hafif bir baş selamıyla teşekkür edip, içeri doğru süzüldüm. Paslanmış eski apartman aynasından kahverengi kareli paltomun artık üzerime fazlaca bol geldiğini fark ettim. Gülten abladan aldığımda zaten bir beden büyük gelmişti de bu aralar kilo da verdiğim için artık üzerimden dökülüp gidecekmiş gibi bollaşmıştı.

Gülten abla benden biraz daha balık etli olduğundan genelde kıyafetleri bana bol gelirdi. Ama bazen bel lastiğine, bazen kol altlarına ufak ilmekler atarak, üzerime uydururdum.

Ben dokuz yaşındayken, annem Gülten ablaların evinde çalışmaya başladığından beridir, hep Gülten ablanın eskilerini giyerdim. Gerçi onun eskileri bile çok güzeldi. Çoğu arkadaşım marka ve güzel giyindiğimi söylerdi, oysa hepsi Gülten ablanındı.

GİRİFTARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin