≈ İki Gün Sonra ≈
Sabah uyandım ve aşağıya indim, ana salona girdim.
Annemin Haruya verdiği krem sayesinde Haru'nun yüzü artık iyi durumdaydı. Neredeyse iyileşmişti. Annem çok mutluydu. Bir Haruya bakıyor bir bana en sonunda konuştu."Haru yüzün artık iyileşmiş... Düğünü yarın mı yapsak " ne yarını ya bu kadın şaka yapıyor olmalı.
"Anne ne düğünü ben düğün falan istemiyorum."Ama tabi ki beni dinlemedi.
"Amaris yeter sus yine başlama" İktidar için olan bir evlilik bana asla mutluluğu getirmeyecek. Ben gerçek aşkı bulmak istiyorum. Zorla biriyle evlenmek değil.
"Anne başlamama izin vermiyorsun ki hep beni susturuyorsun. Ben bu evliliği istemiyorum. Beni buna zorlayamazsın."
Annem bilindik 'Bu Gökler İçin Önemli' adlı konuşmasına başladı. "Amaris bu göklerin huzuru ve güvenliği için"
"Huzurmuş, güvenlikmiş... Kraliçe olan sen değil misin madem gökleri bu kadar düşünüyorsun sen evlen o zaman " Sanırım biraz sinirlenmişim.
"Bu ne hadsizlik Amaris... Ben Harudan ne kadar büyüğüm... Hem ben evlendim bir kere senin babanla" Annem yüzüme öfke kusuyordu.
"Sen büyüksün evlenemezsin. Evlilik için büyüksün... Bende küçüğüm evlenemem" Ben annemin oyuncağı değilim. Bu hayatta istediğim biri ile evlenmek istiyorum. Böyle dediğime bakmayın aklımda henüz kimse yok.
"Amaris kapa çeneni"
"Hayır anne ben evlenmeyeceğim... Eğer gerekirse bu evden ve senden kaçarım" Evet kaçarım. Annem beni dünyada saklanırsam bulamaz.
"Sen iyice sınırı aştın" Sertçe kolumu tuttu ve beni ana salondan dışarı çıkardı.
Beni şatonun aşağısındaki ceza odasına getirdi. Ceza odası annemin bana küçükken ceza verdiği bir odaydı. Bazen beni günlerce o odada bırakırdı, beni o odada döverdi.
Odaya girdik ve sonunda kolumu bıraktı. Bizim peşimizden ceza odasına Haru ve Haru'nun amcası geldi.
"Sen bana itaatsizlik edemezsin" bana vurmak için elini kaldırdı. Onun elini yüzüme bir kaç santim kala yakaladım.
"Üzgünüm anne ama artık beni susturamazsın" Bu kadarı da fazla kendi düşüncelerimi bile ifade edemiyorum.
"Demek öyle seni ben sursuramam... Gardiyanlar!" Bir kaç saniye sonra iri yapılı iki gardiyan ellerinde sopalarla kapıda belirdi. Annem gözlerime bakarak"Şu hanımefendiye dersini verme vakti geldi... Başlayın " gardiyanlar bana yaklaşmaya başladı.
O sırada Haru sinirle gardiyanların önüne geçti. "Ona yaklaşmayı bile aklınızdan geçirmeyin... Ona cezasını siz veremezsiniz." Haru beni koruyordu. Vay be
"Hayır Haru ben onun annesiyim o benim kızım ona ceza verebilirim" Annem tekrar gardiyanlara işaret verdi.
Haru gardiyanları durdurdu."Gökler anayasasının 1827. Kararnamesine göre bir bireye annesi , babası ve eşi ceza verme yetkisine sahiptir. Amaris evlenmek üzere olan bir kadın yakında benim müstakbel eşim olacak. Müstakbel eşime dokunamazsınız. Ona ben cezasını verebilirim." Haru'nun yüzünde çok sert bir ifade vardı. Onu ilk defa bu kadar sinirli gördüm.
"Müstakbel eş mi?" kısık bir sesle sordum.
"Haru sen bu işe karışma" dedi, Haru'nun amcası.
Haru amcasına dönerek "Nasıl karışmam amca diyelim ki birileri evlenmek üzere olduğun kişiye ceza vermeye kalkıyor sende bu işe karışmaz mıydın?"
Annem her ikisinin arasına girdi."Haru sen yorulma cezasını ben verebilirim" Bana soğuk bir ifade ile baktı.
"Hayır efendim veremezsiniz o artık yetişkin bir birey sonuçta yakında evlenecek onun cezasını kocası olarak ben de verebilirim." Bana ceza vermek için adeta yarış yapıyorlar.
"Umarım düzgün bir ceza verirsin" Annem gardiyanlara geri çekilmelerini emretti.
"Orası benim bileceğim iş " Haru sonunda bana döndü.
"Sen ne yaptın ne eşi kendi ağzınla bu evliliği kabul ettin" diye fısıldadım.
O da bana fısıldayarak cevap verdi."Adamları görmüyor musun kızım bunlar seni çiğ çiğ yer" kolumu tuttu ve beni ceza odasından çıkardı. Odama gittik. Haru kapıyı kapatarak bana döndü.
"Haru teşekkür ederim beni yine kurtardın... Gerek yoktu" Evet elbette gerek yoktu...
"Rica ederim ama gerek vardı. Amaris adamlar seni s..." Sustu. Gözü arkamda bir yere kaydı. Sonra tekrar bana baktı."Neyse sana ne ceza verebilirim?"
"Ceza mı? Ciddi misin?" Gerçekten bana ceza mı verecekti? Gerçi benim kabahatim onun şeytan olduğunu unutmuşum.
"Evet ciddiyim. İtaatsizliğin cezalandırılmalı"
Bana doğru yürümeye başladı. Geri geri gittim. Sırtım kitaplığa çarptı. Haru bana iyice yaklaşmıştı. İki elini de kitaplığa yasladı, böylece Haru ile kitaplık arasında kaldım. Benim üzerime eğildi."Galiba cezanı buldum."
Yutkunarak "Haru uzaklaş benden" diyebildim.
"Yoksa ne yaparsın?" Üzerime daha çok eğildi ve yüzü benim yüzüme daha da çok yaklaştı.
Elim bir kitabın üzerindeydi. Kitabı sıkıca tutarak aniden kitapla Haru'nun çenesine vurdum. Haru bunu hiç beklemiyordu bir kaç adım geri çekildi. "Amaris ne yaptın?
Kitaplıktan uzaklaştım. "Kitapla senin çenene vurdum."
Haru çenesini tutuyordu, sırıttı."Sen şimdi acayip kaşındın." Üzerime doğru gelmeye başladı. Geri geri gittim, bu seferde yatağa çarptım. Haru kemerini çıkardı.
"Ne yapıyorsun Haru?" Bana daha da çok yaklaştı."Yapmam gerekeni yapıyorum...ama dur camı kapatayım da dışarı ses gitmesin." Cama yöneldi, o cama yönelirken kapıya doğru hızlı adımlarla yöneldim.Camı kapattı ve perdeyi çekti. Benim kaçmakta olduğumu görünce inanılmaz bir hızla kapıya fırladı. Ben daha kapıyı açamadan bileğimden tuttu.
Çok korkmuştum. "Haru lütfen bırak" beni kendine çekerek kemeri tuttuğu eli ile diğer bileğimi yakaladı. "Benden kaçamazsın küçük meleğim... Geç şöyle" beni içeriye yatağa doğru çekti, direndim ama o benden daha güçlüydü. Onu itekledim, bileğimi kurtarmaya çalıştım, onun elini ısırdım ama fayda etmedi.
"Şimdi başlayabiliriz" hafifçe eğildi ve kulağıma fısıldadı."Annen bizi izlemesi için hizmetli göndermiş seninle konuşurken fark ettim. Şimdi sana kemerle vuruyormuşum gibi davran" Elindeki kemerle yatağa vurmaya başladı. Ne yani gerçekten bana zarar vermeyecek miydi? Beni tekrar kurtarmış oldu.
Onun bu oyununa katıldım ve sanki kemerle dayak yiyormuşum gibi yalvarmaya başladım."Ah Haru lütfen yapma... Canım yanıyor... Lütfen"
"Bir daha bana itaatsizlik edecek misin? Annene yaptığın itaatsizlik beni pek bağlamaz ama bana itaatsizlik edemezsin " tekrar kemeri ile yatağa vurdu.
"Çok özür dilerim... Söz bir daha itaatsizlik etmeyeceğim... Lütfen dur"
"İşte böyle yola gel... Bu gün iyi günündesin" pencereye yaklaştı, perdeyi açtı ve camıda açarak dışarı baktı. Bana dönerek "Gitmiş...Seni dayak yemiş gibi göstermeliyiz"
"Buldum makyaj yapabilirim" Haru biraz düşündükten sonra
"Hayır kendini boşuna yorma sadece kollu ve uzun bir şeyler giy" dedi, onaylayarak başımı salladım ve dolabımdan elbiselerimi seçtim. Haru hâlâ olduğu yerdeydi.
"Çıkmayacak mısın?" Alaylı bir sesle yanıtladı.
"Çıkmama gibi bir şansım var mı?"
Gözlerimi devirerek "Bir de soruyor musun? Elbette yok" dedim.
"Sakin ol prenses sadece şaka yapıyorum." Diyerek odamdan çıktı ve bende giyinerek aşağıya yemek salonuna indim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Melezim
FantasyAmaris krallığında annesi ile beraber mutlu mutlu yaşarlar ama bir gün annesinin aldığı bir kararla birlikte Amaris'in tüm hayatı değişir.