Sabah kalktığımda Haru uyanıktı ve elbiselerini giyiyordu."Günaydın" kanepeden kalktım.
"Sana da günaydın kral bey"
"Bu gün şehir meydanına gideceğiz. Amcam ile kral olduğumu açıklayacağız sen de bizimle geleceksin. Hadi hazırlan"
"Haru ben melek olduğum için sorun yaşamaz mısın?" Eğer benim yüzümden sorun yaşarsa...
"Merak etme Amaris ilk başta yargılanabilir ama sonradan alışacaklar... Sende giyin ben dışarıya çıkıyorum." Dışarıya çıktı. Giyinmeye başladım,giyindikten sonra kapı çaldı. Kapıyı açtım.
Karşımda Lucy vardı."Haru seni aşağıda bekliyor." Neden bunu söylemek için Lucy gelmişti? Evde hizmetliler var.
"Sen Haru'nun hizmetlisi misin?" Sinirlendi.
"Ne hizmetlisi be ne diyorsun?"
"Bir de benimle dalga geçiyordun " iyice sinirlenmişti.
"Ayağımın altına alırım seni kızım beni sinirlendirme"
Köşeden Haru çıktı. "Yapamazsın" , "Bir türlü gelemediniz... Hadi Amaris halk bizi bekliyor."
Şehir meydanına gittik. Etraf gerçekten farklı görünüyordu. Cennette her yer mavi ve yeşil iken burada her yer kırmızı ve siyahtı. Cehennem adeta sıcak bir volkanın içi gibiydi.
Tüm konuşma işini Haru ve Chesto üstlendi. Haru halka beni tanıtınca büyük bir gerginlik hüküm sürdü. Bazıları bağırıyor, isyan ediyordu bazıları bana düşmanmışım gibi bakıyordu.
Haru tekrar kontrolü ele geçirdi."Ne düşündüğünüzü biliyorum. Onun bir melek benim ise şeytan olmam evliliğimizi engellemeli ama engelliyemedi.Bana güvenin sevgili halkım"
Kalabalıktan bir ses haykırdı."Bir melek ile evlenmek kabul edilemez.Büyük bir sorumsuzluk... Böyle sorumsuz biri bizim kralımız olamaz"
"Ben sizin evleneceğiniz kişilere karışıyor muyum?Siz de benim evlendiğim kişiye karışamazsınız. Hem bu sorumsuzluk değil aşk"
Şaşkınlıkla ona baktım. O da bakışını bana çevirdi. Elini bana uzattı.Elini tutarak bir adım öne gittim."Biz evliyiz Amaris ister melek olsun ister şeytan bu hiç bir şeyi değiştirmez" kalabalıktan bir ses daha yükseldi.
"Bu dokunulmazlık yasasını çiğnemek demek"
Dokunulmazlık yasası melekler ve şeytanlar arasındaki bir yasadır. Bir melek bir şeytanla evlenemez, bir şeytan bir melekle evlenemez. Bu karar savaş yıllarında alınan bir karardı.
"Evet çok haklısınız dokunulmazlık yasasını çiğnedik. Kral olunca dokunulmazlık yasasını anayasadan kaldırmayı düşüneceğim." Tekrar bir kargaşa çıktı.
Bu sefer kontrolü Chesto amca üstlendi. "Ben kral Chesto olarak tahtımı yeğenim Haruya veriyorum. Beni bu karardan kimse vazgeçiremez... Yeni kral Haruyu selamlayın"Kalabalık içinden Haruya destek çıkanlar oldu, çıkmayanlarda.
Şaroya döndük. Artık kral Haru'ydu.
Chesto odasına gitti, eşyalarını topladı ve aşağı indi.Bizimle vedalaşarak gitti.Haru "Amaris sana kütüphanemi göstermemi ister misin?" Diye sordu.
"Çok isterim" beraber kütüphaneye gittik. Kütüphane çok tatlıydı fakat fazla büyük değildi.
"İstersen buradan kitap seçelim ve bu gece kitap gecesi yapalım"
"Tamam kral hazretleri nasıl isterseniz" şaşkınlıkla bana baktı.
"Ne kadar itaatkârız" gülümsedim.
"Cezanız işe yaramışa benziyor." Kitaplarımızı seçtik ve Haru'nun odasına gittik. Haru yatağa oturdu ben de yanına oturdum.
"Evet haydi başlayalım" kitaplarımızı açtık, okumaya başladık. Kitabım Gökler Savaşı ile ilgiliydi. Okurken bunlar yaşandığı için çok rahatsız oldum.
Gökler savaşı melekler ve şeytanlar arasında oldu. Çok büyük bir savaştı, yıllar boyunca sürdü. Savaş benden babamı Harudan ise hem annesini hem babasını aldı. Gökler savaşı sırasında ben annemin karnındaydım. Haru ise yaklaşık 4 yaşındaydı.
Kendimi kitaba öyle bir kaptırdım ki savaş resmen gözümün önünde canlandı. Babamın nasıl öldüğünü tahmin etmeye çalışırken yakaladım kendimi. Kitabı bıraktım. "Haru senin kitabının konusu ne?" Kitabımı kapattım.
"Aşk ... İlk görüşte aşık olduğu kişiyle bir türlü kavuşamayan bir gencin hikayesi" Haru'nun omzuna yaslandım ve başımı omzuna koydum.
"Ben de seninle okumak istiyorum." İlk sayfayı okumaya başladım.
"Tamam prenses beraber okuruz." Dedi Haru.
Büyük bir sessizlik ve dikkatle kitabı okuduk.Kitap gerçekten çok güzeldi. Genç ilk goruşte aşık olduğu kızla yanyana ama ona sevgisini gösteremiyor, kız ise kendi duygularının ne olduğunu anlayamıyor ve gencin duygularını da... Bir süre sonra gence üzülmeye başladığımı fark ettim. Bir kızı seviyorsun ama o sana aynı sevgiyi yansıtmıyor. Belki seviyordur ama belli değil çünkü eğer seviyorsa kız bile bunun farkında değil...
Kafamı kaldırıp Haru'ya baktım, çok büyük bir dikketle kitabı okuyordu. Simsiyah gözleri satırlar arasında dolaşıyordu, adeta büyülüyordu.
Ona baktığımı fark edince gözleri bana kaydı. "Ne oldu prenses sıkıldın mı?" Kitabını yavaşça kapatarak yatağa bıraktı. "Yoksa kitabımı beğenmedin mi?"
"Haru kitap gerçekten çok güzel ama bu genç adama üzüldüm." Gözlerimi gözlerinden ayırmadan konuştum. "Kız daha kendi duygularını fark etmemiş ve ne zaman fark edeceği belli değil ama genç adam kenarda sessiz sessiz aşkından yanıyor."
"Evet genç adam gerçekten yanıyor ama kızı da düşünmeliyiz. Bir anda hayatına giren bir adama anında sevgisini veremez hem eğer gerçekte seviyorsa bir gün bunu fark eder. Belki de genç adam onun hislerini fark etmesini zevkle bekleyecektir."
"Evet ama kendini gencin yerine koy bu sana ağır gelmez miydi? Sevdiğin kişinin seni sevip sevmediğini bilmiyorsun ve sana yanaşmıyor bile"
"Sen de kendini kızın yerine koy daha kendi duyguların hakkında bir fikrin yokken birini seviyormuş gibi yapabilir misin? Ona yanaşabilir misin?" Gözlerime derin bir anlam ile bakıyordu.
"O zaman ne yapmalılar? Kız duygularını anlamayı nasıl öğrenecek? Genç beklemeyi nasıl öğrenecek?"
"Zamanla" dudaklarından dökülen bu sözlerin bir ağırlığı vardı. "Zamanla..." Zaman her şeyin ilacıdır derler gerçekten öyle mi?
"Göreceğiz... Zamanla göreceğiz."
Kapı çalındı ve içeriye hizmetli girerek bizi yemeğe çağırdı.
Haru ile aşağıya indik, sandalyelerimize oturduk ve yemeğimizi yedikten sonra odaya hikayemizi okumaya döndük.
Kitabı bir süre daha okuduktan sonra uyuya kalmışım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Melezim
FantasíaAmaris krallığında annesi ile beraber mutlu mutlu yaşarlar ama bir gün annesinin aldığı bir kararla birlikte Amaris'in tüm hayatı değişir.