Haru ile beraber aşağıya indik, masaya oturduk. Alcott dalmış, uzakları izliyordu. Dikkatini bize çevirdi. "Haru hizmetlilerden öğrendim. Lucy dün gece bara gitmiş, sarhoş olmuş ve sabah sizin odaya gelmiş..."
"Evet amca Lucy ile aramızdaki taht kavgası bittiğine göre Lucy artık istediği gibi takılabilir."
"Henüz değil Haru henüz değil... Taht sallantıda , her an şeytanlar yeni bir ayaklanma başlatabilir. Sorumsuz birisin."
"Sorumsuz demişken bana yapmam gereken bir sorumsuzluğu hatırlattın, benim daha dokunulmazlık yasasını yürürlükten kaldırmak için çalışmalara başlamam lazım"
"Haru sen bu sorumluluğu kaldıramazsın. Sen benim Lauram gibisin. Laura daha genç ama sen..." son cümleyi tamamlamadan korkuyla bana baktı. "... Yani... her neyse işte cehennemi yönetemezsin." Haru'yu neden Laura'ya benzetti? Ya da daha doğrusu hangi yönü ile benzetti?
"Amca babam yıllar önce bu konu hakkında konuşmayı yasakladı. Neden bu gün bunu gündeme getiriyorsun?" Haru Alcott'un neyden bahsettiğini anladı. Şaşkınlıkla Haru'ya baktım, Sanki bu konu ile ilgili bir ip ucu bulmak umuduyla
"Haru bu konu elbet ki kaçınılmaz. Amaris'e bu konuyu anlatman gerekirdi. Bu yasayı boşuna kaldırma" Haru'nun bana neyi açıklaması gerekiyor? Yüzüne tekrar baktığımda ne cevap vereceğini bilmediğini ve kapana kırıldığını hissettim.
"Alcott amca Haru'nun herhangi bir şeyi bana açıklayıp açıklamayacağı bizi ilgilendiriyor. Lütfen bu tür konularla tadımızı kaçırmayalım." Haru'nun yüzüne bir rahatlama kondu, bana minnettar bir şekilde baktı.
Odaya çıktığımızda Haru "Teşekkür ederim." Diyerek bana sarıldı.
"Rica ederim... O konuyu bana ne zaman anlatacaksın çok merak ettim."
"Beni seviyor musun?" Keşke ben de bu sorunun cevabını bilsem. "Bana güveniyor musun?" başımı salladım.Evet sana güveniyorum. " Kimseye söylemezsin değil mi? Aramızda kalır."
"Söz veriyorum aramızda kalacak" benden bir adım uzaklaştı.
"Ne olursa olsun beni sevmeye devam edecek misin?"
"Haru ben daha kendi duygularımın..."
"Lütfen sadece evet ya da hayır de."
"Evet" Ona bir adım yaklaştım. "Ne olursa olsun seni seveceğim."
"Benim babam cennete gittiği sırada orada bir kadına aşık olmuş. Kadın hizmetçiymiş, kadın da babama aşık olmuş. Babam cehenneme geleceğinde o zamanki krala 'Şatonuzdaki hizmetliler işlerini çok iyi yapıyorlar. Cehennemdekiler çok tembeller. Sizinle bir kaç hizmetçiyi cehenneme götürmem karşılığında aile yadigârı kıvılcım adındaki yüzüğümü vermeme ne dersiniz?" Diye sormuş. Kral çok şaşırmış ama kurcalamamış, böylece babam gizlice o kadını cehenneme getirebilmiş. Kadın ile gizlice evlenmiş ve kadın için kendi odasına gizli bir oda yaptırmış. Kadın o odada kalıyormuş. Bir gün kadın hamile olduğunu öğrenmiş. Babam bebeği öldürmeyi reddetmiş, bebek büyümüş ve 4 yaşına geldiğinde çok büyük bir savaş başlamış. Bu savaşta çocuğun babası ve annesi beraber ölmüş. "
"O çocuk..." Şaşkınlıkla Haru'ya baktım.
"Evet Amaris o çocuk benim. Ben bir melezim."Yüzüme bakarak devam etti. "Ben o lanetli çocuklardan biriyim. Yarı melek yarı şeytan"
"Lanet mi? Hayır sen lanetli değilsin"
"Annem ve babam benim lanetimin yüzünden öldü... Her melez çocuk doğduktan kısa süre sonra öldü ama ben ölmedim, içimdeki güç buna izim vermedi."
Haru'ya sıkıca sarıldım. "İyi ki ölmedin. Sen lanetli değilsin."
"Ne yani melez olmamı umursamıyor musun?"
"Saçmalama melez olman umrumda bile değil. Sen çok güçlüsün, yaşaman gerekiyormuş, benim için" ellerini belime koydu.
"Sen başıma gelen en güzel şeysin. Seninleyken lanetli olduğumu unutuyorum."
Haru'nun omzuna hafifçe vurdum. "Sen lanetli değilsin. Eğer bir daha lanetli olduğunu söylersen fena olur."
"Kızma prensesim ama bunu değiştiremeyiz."
"Değiştirmemize gerek yok. Sen lanetli değilsin ki"
"Beni her halimle mi kabul ediyorsun?"
"Evet, seni her halinle kabul ediyorum."
"Yani sende bana aşıksın" Galiba sanırım evet çünkü Haru yanimdayken kalbim elden gidiyor
"E-evet öyleyim." Haru beni hemen kucağına aldı. "Ne yapıyorsun Haru? Bırak beni."
Beni havada döndürdü ve yavaşça yatağa uzatarak yanıma uzandı. "Seni çok seviyorum... Artık sana aşk meleğim diyeceğim." Haru'nun yanağını hafifçe öptüm ve yüzünü avuçlarımın içine aldım.
" O zaman ben de sana aşk melezim diyeceğim."
"Melez kelimesi bir tek senin ağzına yakıştı. Diğer herkes melez kelimesini aşağılama, küçümseme ifadesi olarak kullanırken sen aşk anlamında kullanıyorsun."
"Çünkü sen melezsin ve benim için aşksın. Benim aşkım."
"Böylece oyunu ben kazandım."
"Hayır oyunun şartlarında sana yanaşmayacaktım sana aşık olmam oyunu kazandığın anlamına gelmez."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Melezim
FantasiAmaris krallığında annesi ile beraber mutlu mutlu yaşarlar ama bir gün annesinin aldığı bir kararla birlikte Amaris'in tüm hayatı değişir.