Haru ile beraber aşağıya, yemek salonuna indik ve sandalyelerimize oturduk. Haru baş köşede oturuyordu bende onun yakınında oturuyordum. Geldiğimizden beri kimse çıt çıkarmamıştı. Haru oturduğundan beri göz ucuyla beni izliyordu. Haru ayağını nazikçe ayağıma değdirdi, ona baktığımda ise bana göz kırptı. Bende ayağımı onun ayağına değdirdim. Yüzüne baktığımda ise tatlı bir şekilde bana gülümsediğini gördüm. Bu anı elbette ki biri bozdu. "Haru yemekten sonra dışarıya çıkacağım gelecek misin?"
"Hayır Lucy bence sen gitmek için yeni arkadaşlar bul. Artık o tarz yerlere gelmeyeceğim."
"İyi neden gelmek istemediğini anladım." Bana baktı ve gözlerini devirdi.
Yemekler bittikten sonra Haru ile yukarıya çıktık. Odaya girdiğimizde Haruya sordum.
"Lucy seni nereye çağırdı? Neden şifreli konuşuyordunuz?" Haru bana sıkıca sarıldı."Neden merak ediyorsun ki?""Çünkü merak etmem gerekiyor."
"Lucy beni bara çağırdı. Şifreli konuşmamızın sebebi Lucy'nin babası. Oğlulun taht icin çabalamasını istiyor."
"Sen ona artık o tarz yerlere gelmeyeceğini söyledin. Önceden gidiyor muydun?"
"Evet gidiyordum ama artık gitmeyeceğim."
"Neden?"
"Önceden Lucy beni zorla götürürdü. Geçen gün tekrar sorduğunda ona artık evli olduğumu ve böyle yerlere gelmek istemediğimi söyledim"
"Sen evli olduğun için mi gitmedin?"
"Evet benim eşim sensin senden başkasına bakmam."
"Yani daha önceden bakıyordun"
"Sen... Kıskandın mı?"
"Kim ben mi?"
"Sen sanki hiç erkeklere bakmadın"
"Ben bir tek okula gidip geliyordum okulda da bakmıyordum çünkü hiç biri benlik değildi." Haru alnımı öptü. "Şimdi rahatladım. Üstelik dediğim gibi ben o tarz yerlere Lucy yüzünden gidiyordum içki konusunda sadece bir kere içtim o da sarhoş olamayacak kadar azdı ayrıca sadece bir masada oturarak kitap okuyordum."
"İyi yoksa seni bu gece 50 farklı kitapla döverdim."
"Biraz fazla mı kıskançsın?"
"Hayır seni kıskanmıyorum."
"Tüh keşke bende Lucy ile gitseydim."
"Nerede benim kitaplarım!" Haru'nun elinden kurtulmaya çalıştım, beni daha sıkı tutarak
"Sakin ol prenses sadece şakaydı. Bu kadar kıskanmanı beklemezdim." Dedi."Yaramaz"
"Sen daha yaramazlık görmemişsin. Biraz daha yaramazlığa ne dersin?"
"Hayır derim"
"Neden ki sadece ufak bir haylazlık"
"Hayır"
Haru elimi öptü."Madem istemiyorsun seni zorlayamam... İyi ki benimlesin. İyi ki amcam cennete gideceği zaman onunla gitmeyi kabul ettim yoksa... Yoksa... Seninle ben değil Lucy evlenecekti."
"Ne?"
"Amcam bu evlilik olmadan tahta geçememe kuralını ben ve Lucy taht üzerine kavga etmemizden dolayı koydu. İkimizde evlenmeyi taht için istiyorduk ama ben doğru kişiyi bulamadığım, Lucy ise sadece bir kadına bağlı kalmayı istemediğinden evlenmedik.Cennete ikimizden birini seninle evlendirerek hem cennet ile ilişkileri hem de taht kavgasının sonunu getirmek için ikimizden birini götürecekti. İkimizede sormuştu Lucy o gece yine bara gitmişti o yüzden o sabah cennete gitmeyi reddetmişti. Amcam bana sorduğunda cenneti çok merak ettiğim için kabul ettim böylece cennete ben gelerek seninle evlendim."
"İyi ki cennete sen gelmişsin Lucy ile evlenmek istemem,iyi ki onunla evlenmemişim." Ben artık kendi içimde savaş vermeyi bıraktım. İlk ses zaten her şeyi hemen söylüyor.
"Benimle evlendiğine mutlusun yani... Eğer sana Lucy ile evlenmen ya da benimle evlenmen için iki seçenek verilseydi..." Lafını böldüm ve Haruya uzanarak Haru'nun yüzünü avuclarımın içine aldım.Haru benim için azıcık eğilmişti."Sen benim için bir seçenek değilsin. Elbette seninle evlenirdim... Evlenmek istemememin seninle bir ilgisi yoktu. Annemin beni satması, yaşım, evlilik gibi büyük bir sorumluluktan korkmam ve daha önce hiç görmediğim şeytanların arasına girme korkusu evlenmeyi istememem için sebeplerdi." "Daha önce bir şeytana çok yakın olacağımı ve onunla evleneceğimi söyleseler asla inanmazdım."
"Sen bu göklerde başıma gelmiş en güzel şeysin" "Gel bakalım biraz da uzanalım" Haru beni tutmaya devam ediyordu.
"Bırakda yatağa gideyim"
"Ben seni götürürüm"
"Ben de gidebilirim"
"Ben bırakmazsam gidemezsin" diyerek beni kucağına aldı.
"Ne yapıyorsun?"
"Seni kucağıma alıyorum"
"Haru..." Hemen yanağıma şefkatli bir öpücük kondurdu.
"Haru demek ve mızmızlanmak yasaktı." Beni yavaşça uzattı.
"Bu yasak ne zamana kadar sürecek?"
"Bilmem ki ? Ben bu yasağı çok sevdim." Haru da yanıma uzandı ve ona sordum.
"En sevdiğin renk ne?"
"Mavi"
"Neden?"
"Çünkü bana gökyüzünü , denizi ve gözlerini hatırlatıyor."
"Sen çok şekersin... Cehennemdeyken bana cenneti yaşatıyorsun."
"Öyle mi melek hanım? Neden öyleyse benimle uyumuyorsun ve oyun bozanlık yapıyorsun?"
Bu gün herhalde çok cesur biriyim. "Sana bir şey söyleyeceğim. Bizim bu evliliğimiz çok sıradışı ve çok tuhaf"
"Evet öyle meleğim."
"Haru ben sana yakınlaşamam."
"Neden?"
"Haru çünkü ben olacaklardan korkuyorum... Melezler hayatta kalamıyor içlerindeki güç çok büyük, şu an tüm melekler ve şeytanlar benim gibi bu yüzden korkuyor eminim."
"Yani bir çocuğumuz olmasından korktuğun için mi bana yanaşmak istemiyorsun?"
"Haru lütfen beni de anla burada duygularımdan daha ağır basan bir durum var."
"Sen beni seviyor musun ki duygularımdan diyorsun."
"Dediğim gibi bu durumda duygularımın bir önemi yok."
"Benim duygularımında mı önemi yok? Seni çok seviyorum Amaris"
"Haru... Ben sana karşı belli bir sınır koyamıyorum ki sen çok tatlısın."
"Madem öyle meleğim seninle bir oyun oynayalım. Sen bana yanaşma, benden uzak dur. Ben tam tersi sana yakınlaşır ve duygularıma göre davranırım. Eğer sen kazanırsan ben bir daha sana yanaşmam ama eğer ben kazanırsam boşuna korkmayacaksın ve sana yanaşabileceğim ne dersin?"
"Tamam derim. Sana göstereceğim Haru"
"Hayır asıl ben sana göstereceğim meleğim beni yenemezsin."
![](https://img.wattpad.com/cover/359637278-288-k674057.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Melezim
FantasiAmaris krallığında annesi ile beraber mutlu mutlu yaşarlar ama bir gün annesinin aldığı bir kararla birlikte Amaris'in tüm hayatı değişir.